Veda Çizgisi

70 8 1
                                    


Selamlaaarrr

"Hera kalksana be kızım , Heraa"
"Hemen kalkmazsan o güzel suratına su dökeceğim"
Ne bu sesler? Ne oluyor ?Gözlerimi hafifçe araladım ve sorarcasına baktım
"Noluyor be, ne bu tantana?"
"Sonunda ya kaç saattir seni uyandırmaya çalışıyorum."diyerek hayıflandı.
"Ne var?"
"Zena denen mekandan yine ihbar geldi oraya gidiyoruz sen de bir ihtimal gelirsin belki diye çağırayım dedim"

Zena mı? Bu mekan onların mekânı.Sadece bir mekan olmadığı konusunda hepimiz hemfikiriz değil mi?

Hızla doğruldum ve lavaboya doğru yöneldim.

"Tabi sen gelmezsin neys-"
"Hemen hazırlanıp geliyorum Yeşimciğim."
"Hera iyi misin kuzum ateşin yok değil mi?" Eli ile alnıma dokundu ve sanırım olmadığına kanaat getirerek kaşlarını çattı. Aslında olduğu zaman çatması gerekmiyor muydu?

"Aa yokmuş da kafanı bir yere falan çarpmadın değil mi?"
"Ne saçmalıyorsun Yeşim çarpmadım bir yere"
"Vay canına ilginç neyse dışarda bekliyorum seni"
"Tamam"

Lavaboya girip aynadaki yansımama baktım. Yüzüm çökmüş göz altlarım uykusuzluğumu belli edercesine kendine mor halkalar oluşturmuştu. Uzun gür saçlarım ise kendi içlerinde bir savaş vermişe benziyordu ne vardı sanki uyuduğumuz zaman saçlarımız aynı şekilde kalksaydık?

Hızlıca elimi yüzümü yıkadım. Çantama uzanıp göz altlarımı bir kapatıcı yardımıyla kapattım. Saçlarımı da gelişi güzel taradıktan sonra son kez aynaya yorgun gözlerimi yavaşca çevirdim.

Karşımdaki yansımada kendine güven dercesine  gülümseyen 16 yaşındaki küçük kız vardı. Adeta bakışlarıyla 'Bizi katlettiler bu yanlarına kalamaz dimdik durmalısın' diyordu. Bunu biliyordum. Bu yüzden geçmişten iz bırakan ruhumun sızıntısına tutunarak 24 yaşında olgun bir kadın olarak kapıya doğru ilerledim. Bu bir veda çizgisiydi ne aştığım ne aşabildiğim.

Bu gece ya herşey başlayacak ya da başlayacaktı. Maalesef hayat bana başka şeçenek sunmamıştı.

Issız yollardan geçiyorduk bu gibi yerlerde çok şey döndüğünün farkındaydım zaten bir polis olarak istemesem bile karşılaşmak zorundaydım.Bazen çok can sıkıcı olsa da alışıyordu insan ya da alışmak zorunda bırakılıyordu desek daha doğru olur.
Mekana yaklaşmıştık buraları çok iyi biliyordum. Daha önce de birçok kez uğramıştım.

2 Aralık 2012

İlk geldiğimde uzun bir süre ağladıktan sonra herşeyi unutmak için babamın öldüğü gece gelmiştim mezara en yakın mekan burasıydı ve görür görmez hemen içeri doğru ilerlemiştim.

Tabi o sıra denk gelen tesadüfün farkında değildim belki de bu tesadüf bile değil hayatın bana yaptığı bir çeşit cilveydi,zaten pek de umrumda olduğu söylenemezdi, içeri girdiğimde etrafı incelemeye başladım. Loş bir kırmızı ışık aydınlatıyordu çevreyi ve hafif tonda çalan gelişi güzel açılmışcasına bir şarkı ulaşıyordu kulaklarıma. Sağ ve sol duvar boyunca dizilmiş siyah deri koltuklar yer alıyordu ve tam karşıda da bir barmen masası. Mekanı incelemeyi bırakıp bir yere oturmuştum açıkçası nasıl bu kadar kolay girdiğimi sorguluyordum kendimce. Çünkü böyle yerlere 18 yaş altını almadıklarını biliyordum ve ben daha 16 yaşındaydım. Etrafımı incelediğimde çok az kişinin olduğunu farketmiştim. Garipti.

Sonrasında fazla aldırmadan, zaten çok kötüydüm bir de ona kafa yoramazdım,
Birşeyler içip dışarıya çıktım. Kapının önünde taksiyi beklerken mekanın köşesinde iki adamın konuştukları dikkatimi çekmişti çünkü konuşmalarının içinde babamın ismi geçiyordu neden çekmesindi?

"Yazık oldu adama niye durduk yere öldürdük anlamıyorum" diyordu sakallı adam
"Sikik sikik konuşup tepemin tasını attırma Mehmet en doğrusunu o bilir" diye cevapladı diğer suratsız adam
"En azından adamın bir suçu olmadığını biliyoruz ve bu yükün altına biz değil de başkası girseydi"
"Eğer biz yapmasaydık zaten başkası yapacaktı sonrasında olan bize olurdu anlamıyor musun? Agâh Kandemir bizi bitirirdi."

Günümüz

"Hera hangi dünyadasın? Heraa"
"Ne?"
"Geldik hadi!"

Silahlarımızı çıkartıp mekana doğru adımladık gardiyanların biri içeri doğru ilerledi yüksek ihtimal haber vermeye gitmişti diğeri ise yanımıza geliyordu.
Geldi geldi geldi ve yanımızda durdu.
"Bir sorun mu vardı komiserim?"
Semih polis yanıtladı
"İçeri girince göreceğiz sorun var mı yok mu"
Ve adama aldırmadan tanıdık duvarlardan içeriye doğru ilerledik. İlerledikçe hava daha da boğuklaşıyor ve sigara, alkol kokusu daha da keskinleşiyordu.

İçeri tamamen girince müzik sesi kapandı ve bazıları kaçışırken bazıları da dikkatlerini bizim üzerimize vermişti. Etrafı inceliyordum bir çift göz görme umuduyla.
Fakat o değil bir başkası yanımıza geldi ve
"Buyrun bir sorun mu var?"diyerek konuştu.

Niye herkes bu soruyu soruyordu?

"Bir ihbar aldık bu mekânın sahibi kim?" Dedim. Aslında kim olduğunu kendisinden daha iyi biliyordum ama bunu onun bilmesine gerek yoktu.

"Şuan buranın başında ben varım ve muhatabınız olacak kişi de benim benimle konuşun"
Hah şunun havalara bak kendini fazla kaptırmış rolüne belli ki.

"Hiç sanmıyorum merkezde konuşmaya devam etmek istemiyorsanız asıl konuşacak kişiyi çağır-"

"Evet , benim."

Bu o. Aysar Kandemir.

Bölümü nasıl buldunuz?

İntikam HükmüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin