Yazar Notları:Bu kurgu kısmen bts'lerden, kısmen söylentilerden, kısmen canon'lardan, kısmen de beyin fırtınası seansları ve destek için her zamanki gibi teşekkür ettiğim Snp ile paylaşılan kişisel headcanon'lardan ilham alıyor.
Kesin olan şey: Pekin'de ilk kar 18.11.2020 tarihinde düştü. 18/11/2020 tarihinde ikisi de Pekin'deydi.
Çevirmen Notu:
[Bu kurgu orijinal olarak İtalyanca yazılmıştır. Yine yazarın kendi İngilizce çevirisinden Türkçeye çevrilmiştir.]
─
Pekin, gri bulutların baskıcı kucaklamasına yakalanmıştı. Xiao Zhan alnını cama bastırarak gökyüzünü izledi. Uzaktaki binalar bulutlu görünüyordu, arabalar su damlaları gibi titriyordu. Her yeri ağır bir sessizlik sarmıştı. Hava, uçuş yapmak için kötüydü.
Cam ıslak bir iç çekişle buğulandı. Xiao Zhan alnını pencereye bir kez hafifçe vurdu ve ses, dairesinin duvarlarında yankılanıyor gibiydi. Çok boş hissettirdi.
Geri dönmek için sabırsızlanmıştı -geri dönmesi gerekiyordu, bir sonraki dizisinin çekimlerinde yorulmuştu ve zor bir dönemi atlatmıştı, (buna 'benim zor dönemim' dedi) Xiao Zhan ne kadar bu durumu omuzlarının arkasında bıraktığını söylese de yine de ona baskı yapıyor, hiç beklemediği anda boğazını sıkıyordu, bunu düşünmediğinde ve sette meslektaşlarıyla konuştuğunda, geceleri yanına dönüp aniden iki dağ arasına sıkışıp yerin dibine batmış gibi hissettiğinde, sanki yatağı ayaklarının altından kayıyormuş gibi olduğunda, olduğunda,
olduğunda, Pekin'deki dairesine dönmeyi bekliyordu ve şimdi oradaydı - şimdi oradaydı...Bu kesinlikle uçuş yapmak için ideal bir zaman değildi. Xiao Zhan telefonunu tekrar kontrol etti. Pekin için başka bir uçuş iptal edilmişti, o gün için bir uçuş daha.
Yibo, Yibo, Yibo gibi aynı ismin kendisini defalarca tekrarladığı son aramalar listesine göz gezdirdi. Onu tekrar aramanın anlamı neydi? Yibo cevap vermedi, mümkün olan en kısa sürede Xiao Zhan ile kesinlikle iletişime geçecekti - belki bir şey olduğu için yapamadı? Beklenmedik bir olay, plan değişikliği veya takip edilmişti, güvenliği tehdit edilmiş, programı değişmişti - yoksa havaalanında mıydı ve buna cevap verememiş miydi?
Xiao Zhan yorgun bir şekilde göz kapaklarını indirdi, sanki başından gözlerine kadar sıcak beton dökülmüş gibi bir ağırlık hissetti. Başka herhangi bir durum, herhangi bir değişiklik olup olmadığını ya da Yibo'nun menajeri ile iletişim hattının kesintiye uğrayıp uğramadığını öğrenmek için yöneticisini arayacaktı. Ama şimdi...
Pencereden uzaklaştı. Önceki aylarda ona pek çok kez eşlik eden ölümcül yorgunluğun yaklaştığını, sabah yeni uyanmış olmasına rağmen omuzlarını ve ayak bileklerini kavrayıp yataktan kalkmasına engel olacağını hissedebiliyordu. Bunu kaldıramazdı. Tekrar değil.
Neden şimdi? Neden? Yibo geç kaldı diye mi? Xiao Zhan, kendini sinirlendiren bu dalgalanmayı minnetle karşıladı. Bu onu daha uyanık ve canlı hissettirdi. Arada sırada onu gıdıklayan o cazibeden nefret ediyordu, onu arkadan yakalayan ve fısıldayan iki görünmez el'den. 'Neden bir süre burada, yerde, odanın ortasında oturmuyorsun ve hiçbir şey yapmıyorsun?'. Ama Xiao Zhan hiçbir şey yapmadığında bir kez zaten ölmüştü. Tekrar ölemezdi.
Ellerini kalçalarına dayadı.
"Şimdi ne yapacağız?" yükses sesle söyledi.
Yemek pişirme. Xiao Zhan pişirirdi, Xiao Zhan'ın yapmayı sevdiği bir şeydi, Yibo yerdi. Yibo'nun özellikle sevdiği bir şeyi hazır bulmasını isterdi. Yibo'nun mutlu yüzünü, tüm elmacık kemiklerinin dayanılmaz bir şekilde kalktığını ve bir oyuncak mağazasının penceresinden bakan bir çocuğunki gibi minnettar, dürüst ve her zaman şaşkın ifadesini gözünde canlandırdı, "Vay canına, Zhan Ge, harikasın, en iyisisin!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Give me love, lover ;; Yizhan
FanfictionYılın ilk karı Pekin'e düşmek üzere. Xiao Zhan bekledi. Wang Yibo ona geldi. |Bu hikayenin tüm hakları cicia3'e aittir.|