⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
"İçeri girelim mi?" diye sorduğumda beni başıyla onayladı. Parmaklarımı parmaklarının arasından geçirerek sıcacık elini tutup kapıyı açtım. Londra'nın kapalı havasının aksine içerisi oldukça aydınlıktı. Yine kasada o akşamki kadın vardı, hemen tanımıştım onu fakat onun da beni tanıyacağını düşünmemiştim hiç. Yanılmışım. Beni görür görmez aniden donup kaldı. Şaşkın bakışları sanki bir hayalet görmüş gibi kocaman kocaman olmuştu.
Asmin kısık bir sesle, "O kadın neden sana öyle bakıyor," diye sorduğunda "Tanıdı galiba beni," diye cevap verdim.
Kadının transtan çıkmasını beklemeyip kasaya doğru ilerledim."Merhaba." dedim kusursuz İngilizce ile. "Tanıdınız mı beni... Ben patlama gecesi..."
"Oh my God! İt's you... It's really you."
(Aman Tanrım! O sizsiniz... o gerçekten sizsiniz).Utangaç bir çekilde gülerek "Evet o benim, hani o patlama gecesi sizden gelinlik alan." diye karşılık verdim.
Kadın dolan gözlerini bir saniye bile üzerimden çekmeden kirpiklerini kırpıştırdı.
"Ben sizin öldüğünüzü düşünmüştüm, ertesi sabah size sattığım gelinliği parçalanmış bir şekilde kavşakta görünce... Çok üzülmüştüm," diye sayıkladığında canlı olduğumu ispatlarmışçasına oldukça neşeli bir ses tonuyla "Gördüğünüz gibi yaşıyorum, ölmedim," diye karşılık verdim. Asmin'in elini daha da sıkı kavrayarak yanıma iyice sokulmasını sağladım.
" O gece sizden aldığım gelinliği sevdiğim kadına veremedim, sizden aynı gelinliği almak için tekrar geldim."dedim bakışlarımı Asmin'in zümrüt yeşillerine temas ettirerek. Dağ Çiçeğim'in bakışlarında daha önce gelinlik konusunda bana inanmadığı için birazcık mahcubiyet vardı ama en çok da hayranlık. Onun gözlerinde bu duyguyu görmeyeli çok uzun zaman olmuştu.
Bize baygın baygın bakan kadın "Ohh how romantic (ah ne kadar romantik)!" diye iç geçirdikten sonra aniden canlanarak harekete geçti. Rafların arasında hararetli bir şekilde gelinlik aramaya başladı. Bir süre sonra elinde o gece aldığım gelinliğin aynısıyla yanımıza döndü.
"Bu gelinlikti galiba," dediğinde başımla onu onayladım. Ardından bakışlarını Asmin'e çevirip "Denemek ister misin?"diye sorduğunda Asmin "Evet ama onun beni görmemesi gerekiyor," diyerek parmağıyla beni gösterdi.
"Evet evet denesin ama benim onu görmemem gerekiyor, bu uğursuzluk getirir." diye eklediğimde kadın gülerek Asmin'i deneme odasına doğru yönlendirdi.
"Merak etmeyin deneme odalarımızın kilidi var, sizi ayrı odalara alacağım."
Asmin'i bir odaya beni de diğer odaya tıktıktan sonra elinde o gece aldığım damatlığın aynısıyla yanıma geldi. "Siz de bunu denemek ister misiniz?"
"Ben başka yerden aldım bile." dediğimde kadının yüzündeki hayal kırıklığını görünce "Ama bunu da almak isterim." diye cevap verdim. Minnettar bir şekilde gülümseyerek damatlığı duvardaki askıya asıp odadan çıktı. Aslında satıcı kadın güzel düşünmüştü. Benim o geceki damatlığı giyinmem daha manalı olurdu.
Bir süre sonra yan odadan Asmin'in kadına seslendiğini duydum. Gelinliğin fermuarını çekmesi için yardım istiyordu. Maşallah kısa sürede ne de güzel İngilizce öğrenmişti benim zeki karım. Akıllı kızdı vesselam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstikamet Londra (Töre Mecburiyetim kitabı)
PuisiBu kitapla bambaşka bir töre hikayesi okuyacaksınız. Bol kahkahalı kimi zaman gözyaşları içinde kimi zaman da öfkeleneceksiniz. Ama bir karakter var ki o sizden biri. Onu seveceğinize emimim. Ezman okumak için gittiği ve orada kalıp çalışmaya başl...