Tesadüf

32 6 1
                                    


"Evet , benim."

Bu o. Aysar Kandemir.

Geleceğini hiç sanmıyordum ama gelmişti.
Tam karşıda kırmızının tonlarını barındırdığı siyahlarıyla sorgularcasına bize dikmişti bakışlarını. Konuşmamız gerekiyordu hesap sormamız gerekiyordu ama duruşuyla cümlelerimize hükmetmişti sanki çünkü kimseden çıt çıkmıyordu.

Çölün ortasındaymışız da susuz kalmışım gibi kuruyan boğazımı temizledim. Kelimelere muhtaç kalmış gibiydi söylecek cümle bulamıyordu ya da takati yoktu bilemiyordum. Her zaman ilk konuşmamızı düşünüp planlamıştım ama bugün ki ortam planladığım bir şey değildi tamamen kendi gelip beni bulmuştu ve buna hazır olup olmadığımı bile düşünmeden kendimi burda bulmuştum.

Yeşim sessizliği bozmak ister gibi konuştu
"Burdan uyuşturucu ticareti yapıldığı ile ilgili ihbar aldık bizimle gelmeniz gerekiyor"

Dudaklarını araladı
"Elinizde bir kanıt var mı?" Diyerek sakince sordu.

Konuşmam gerekiyordu kafamda plan oluşturup bunun devamını getirmem lazımdı fırsatını bulmuştum kaçırmam aptallık olurdu.
Gözlerimi gözlerine diktim ve konuştum onu afallatmam lazımdı

"Bu soru ekipleri getirip burayı arattırmamız gerektiğini mi vurguluyor?"

Bunu sorarken gözlerini tarıyordum tepkisini ölçercesine.
Ve evet saliselik bile olsa bozguna uğradığını gördüm amacıma ulaşmıştım. İçimde ki intikam için yanıp tutuşan kız kötü kız kahkasını salmıştı çoktan.

Durdu ve bana baktı buz gibi sesiyle yanıtladı

"Bu yapıldıktan sonra sizi bozguna uğratmak zevkli olabilirdi ama zamanımı harcamak için değer olabilir misiniz pek sanmıyorum "

Böyle birşeyi bekliyordum.
Tam cevap vericektim ki Semih komiser bu durumdan sıkılmış gibi konuşmaya atladı

"Değerli zamanınızı şuan burda bekleyerek de harcıyorsunuz bizi uğraştırmadan emniyette ifadenizi verin ve gerekilen yapılsın"

Aysar'ın yüzü daha da ciddileşmiş kaşları mümkün olabilirmiş gibi daha da çatılmıştı Semih komiserin yüzüne sinirli bir şekilde gözlerini dikmişti

"İnan uğraşmak istemezsin komiser "
diyerek küçümseyici bir tavırla konuştu her an üzerimize atlayacak gibi duruyordu ama yapamazdı biliyordum babası bu işleri gizli kapaklı yapıyordu ve piyasada normal, saygıdeğer bir iş adamı olarak gözüküyorlardı bu ünvanı bozup adına leke getiremezdi.

Semih komiser tam ağzını açmıştı ki Aysar telefonu çıkardı ve mekanın köşesine doğru adımladı babasıyla konuşup durumu bildireceğini tahmin ediyordum.

Onu inceledim siyah kot pantolon deri bir bot ve siyah boğazlı kazak giymişti saçları taranmamış dağınık duruyordu zaten hiç taramazdı ki saçlarını hep öyle dururdu ve açıkçası fazlaca yakışıyordu. Yüzünde ürpertici bir soğukluk vardı. Zaten güldüğünü çok az görmüştüm.

Yanımdakilerin kendi arasında konuştuklarını duyabiliyordum ama pek ilgilenmedim.

Onu incelerken bir anda bana döndü gözleriyle niye baktığımı sorguluyordu sanki. Gözlerimi kaçırmadım aksine başımı kaldırıp daha da dik baktım. Siyah dik bakan gözlerini incelemeye başladım aslında tam da siyah değildiler üzerine kırmızılar serpiştirilmişti. İlginç duruyordu usta bir ressamın gelişi güzel çizimi ama diğerlerinden daha mükemmel olan eseri gibiydi.

Bir anda hareketlendi ve bize doğru yürümeye başladı. Yanımıza geldi ve konuştu

"Gidelim."
Kararını babası değiştirmiş olmalıydı işime gelirdi.

Bizde arkasından ilerledik ve çıkışa gelince Yeşim bize dönüp sordu
"Bizimle gelmeyecek mi?"
"Gerek yok"
"Ya kaçarsa?"
Cevapladım
"Kaçmaz"

Arabaya binip emniyete geldik saat gece 3 civarıydı yollar bomboş ve ıssızdı. Uyumama rağmen hâlâ gözlerimden uyku akıyordu ama direnmeliydim.

Semih komiser ifadesini almak için Aysar'ın yanına gidiyordu ki durdurdum

"Komiserim isterseniz ben alayım gerginlik yaşanmasın şimdi adam pek sakin bir tipe benzemiyor"

"Tamam Hera sen hallet"

Başımı hafifçe salladım ve ilerledim kalp atışlarım hızlanmıştı üzerinde iyi bir etki bırakmam lazımdı ve asıl sorun şu ki nasıl yapacağımı bilmiyordum.

Kapıyı açtım, yanına ilerledim ve konuştum

"Aysar Kandemir ünlü iş adamı Agâh Kandemirin tek varisi senin buralara düşmen ne şaşırtıcı"

"Lafı uzatmadan halledelim"

"Ya uzatırsak?"

"Yararına olmaz"

"Bir polisi mi tehdit ediyorsun?"

"Ediyorum"

"Yararına olmaz"

"Hadi ya tüh "
diyerek yarım bir gülüş sergiledi.

"Mekanın sahibi sen misin?"
"Benim"
"Kimin girip çıktığıyla her saat her dakika ilgilenilir mi?"
"Evet"
"Uyuşturucu kullanılması serbest mi?"
"Hayır eğer kullanan görülürse mekandan çıkarılır"

Ben ikna oldum

"Bak biz bir kaç kez de bununla alakalı ordan ihbar aldık doğruları anlat"

"Babam senin de belirttiğin gibi ünlü bir iş adamı ve piyasada düşmanı çok adımızı karalamak için yapabileceklerinden en basiti bu "

Önümde ki belgeleri inceledim

"Her defasında bunun arkasına sığınıyorsunuz sizce de artık başka bahane bulma zamanı gelmedi mi?"

"Böyle birşey yok ve sen olduğunu savunuyorsan avukatımla konuş ve hallolsun çünkü ben her sorduğunda 'hayır' cevabını vereceğim"

"Baban neden mekanla ilgilenmiyor?"

"Bu iş iyice uzadı mantıklı sorular sorun ve bitsin şu saçmalık"

"Bu saçmalığa neden olan sizsiniz"

"Sadece bir mekan alkol alıyorlar eğleniyorlar ve gidiyorlar uyuşturucu ticareti falan yok ortada benim diyeceklerim bu kadar bitirin artık"

"Sizden başka ilgilenen var mı mekanla?"

"Savaş, benden önce konuştuğunuz kişi"

O sıra kapı açıldı. Oğuz gelmişti içeriye girmeden konuştu

"Hera, başkomiser bu kadarının yeterli olduğunu söylüyor onu göndermeni emretti"

"Daha sorulacak şeyler vardı ve hiç birşey net değil neden salıyoruz?"

Neden saldıkları belliydi Agâh beyimiz duruma el atmıştı beklediğim birşeydi.

"Bilmiyorum ama kesin bir şekilde emretti bitirmen gerekiyor"

Aysar'a döndüm gayet rahat bir şekilde sandalyeye yayılmıştı ve ortamdan sıkılmış , her an kaçacak gibi duruyordu.

Konuştum
"Bitti gidebilirsin"

Ve önce ben çıktım Oğuz'la birlikte önden yürüyorduk.
Oğuz babamın en yakın arkadaşının oğluydu ve küçüklükten beri birlikteydik.
Kardeş gibiyiz diyemeyeceğim çünkü önceden öyle olsak bile Oğuz'un bana karşı olan duygularını açmasıyla bu ilişki bitmiş bambaşka bir boyuta ulaşmıştı.
Benim ona karşı duygularım karmaşıktı bu yüzden zaman istediğimi söylemiştim. Onunla birlikte olmak istesem bile bu iş bitmeden olmazdı.
Gerçi ister miydim onu da bilemiyorum. Ama şu sıralar kafamı bununla meşgul etmemem gerekiyordu zaman gelmişti.

Yıllarca düşüncelerle ve acıyla bilenen bıçak artık birilerinin ruhunu kana bulayacaktı. Bu bıçağı tutan bendim zamanı gelince bunu tereddütsüz yapacaktım, yapmalıydım.

Bölümü nasıl buldunuz?


İntikam HükmüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin