Hikayelerde melezler dönüşüp tam anlamıyla hayvan olabiliyorlar, medyadaki fotoğraf Calum'ın dönüştüğü köpek :3
<3<3<3<3<3<3<3<3<3<3<3
"Ne demek yapabileceğiniz bir şey yok!?"
"Bakın, evinizde beslediğiniz bir melez ormana kaçtı diye ortalığı ayağa kaldırmam sizce de yanlış olmaz m-"
"O BENİM ERKEK ARKADAŞIM! VE KAÇMADI, KAÇIRILDI! GÖZLERİMİN ÖNÜNDE! YARDIM ETMEYECEKSEN SİKTİĞİM ÇENENİ KAPAT!"
Herkes, Luke ve Michael da dahil, Ashton'ı ilk defa böyle görüyorlardı. Ela gözleri öfke saçıyordu. Polis memuru aptal aptal onu izlemeye devam edince daha da sinirlendi. Resmen devletin memuru melezleri toplumdan dışlıyordu. Sevdikleri insanların endişelerini, başlarına neler geldiğini umursamıyor ve aramaya tenezzül bile etmiyorlardı.
"Sizin umursamadığınız o çocuk, dün gece kendi evinden kaçırıldı. Bizim evimizden. Başına kötü bir şey gelmesinden ne kadar korktuğumu tahmin bile edemezsiniz. Ben, bunu kaldıramam, anlıyor musunuz? Bir yüzük takıyorsunuz Memur Jones. Eşinizi düşünün. Yıllarca işkence, şiddet, tacize maruz kalmış. Onu içinde yaşadığı cehennemden kurtarmışsınız. Uzun zaman sonra ilk defa gülümsemiş. Ama tam her şey yoluna girecek derken onu sizden almışlar. Birlikte kurduğunuz hayallerinizi, onun özgürlüğünü, mutluluğunu almışlar."
Sessizlik.
"Yanlış anlamayın, amacım kendimi acındırmak değil. Fakat hissettiklerim tam olarak bu. Onu insandan ayıran birkaç vücut parçası yüzünden özgürlüğünü, yaşamayı daha az hak ettiğini düşünmek delice değil mi? Görevi toplumu korumak olan polis bizleri sınıflandırıyorsa böyle devleti de emniyet müdürlüğünü de sikeyim."
Adam iç çekerek gözlerini ovuşturdu.
"Kim bu adamlar? Onu nereye götürmüş olabilirler?"
"Her yıl düzenlenen karnavalı biliyorsunuzdur. Orada, yapılan sirk. Sirkin sahipleri ya da çalışanları, bilmiyorum."
Ona bildiği tüm detayları, yaptıkları ve yapmış olabilecekleri her şeyi anlattı. Calum'ı bulmalarını sağlayabilecek ne varsa. Bir an önce bu kabusun sona ermesini istiyordu. Erkek arkadaşını kollarına almayı.
"Lütfen bana onu çok geç olmadan bulacağınızı söyleyin..."
.
.
."Uzun yol biraz sıkıcı oluyor, yarın seni masanın üstünde becermeme ne dersin?"
Çenesini kavrayan parmakları iktirdi.
"Siktir git derim. Ne kadar uğraşırsan uğraş bana dokunamayacaksın."
"Önceden cevap bile veremeyen sürtüğe bakın, böyle konuşmayı sana erkek arkadaşın mı öğretti?"
"Evet, nasıl tekme atılacağını da öğretti. Göstermemi ister misin?"
Calum sonrasında ona ne çeşit bir ceza vereceklerini umursamadan dizini sertçe adamın bacaklarının arasına geçirdi. O yüzündeki sırıtmanın kayboluşunu zevkle izledi. Bileğindeki kelepçe görüldüğü gibi minik yavru köpeği engellemeye yetmemişti. İnleyerek ve küfürler ederek yere düştüğünde ilk defa onlara karşı çıkabilmenin verdiği gurur onu az da olsa sevindirmişti. Yolda sürekli hareket halinde olmaları çok büyük bir artıydı. Karavanı süren diğer adamla birkaç saatte bir yer değiştiriyorlardı. Böylece ikisi birden onu sıkıştıramıyorlardı.
"İğrenç herif... "
Ashton'a ne kadar ihtiyaç duyduğunu ve aslında ne kadar güçsüz düştüğünü onlara belli edemezdi. Onu özlediği için ağlamayı keseli epey olmuştu. Zaten bulunduğu durumda ağlamak yorulmasından başka hiçbir işe yaramıyordu. Ayakta durmak zorundaydı. Arada bir parmak uçlarını boynundan hiç çıkarmadığı kolyesine kazınmış şarkı sözlerinde gezdiriyor, özlem duygusu dayanılmaz hale gelirse de bileğindeki bandananın üzerinde kalan kokuyu içine çekiyordu. Yeterli gelmese de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pup // Cashton
أدب الهواةCalum'ın masum kahverengi gözleri bir yavru köpeği andırıyordu.