19 Mart tarihine Madrid'e bilet aldım. Herşey anlamsız ve yetersizdi. Hergün "bugün son günümü mü yaşıyorum acaba" diye düşünmekten bıkmıştım. Bir şey aramaktaydım fakat neyi aradığımı bilmiyordum. Belkide sadece rahatlamak, nefes almak istiyorumdur. Bu şehiririn gürültüsünden, insanlarından, trafiğinden kaçmak istiyordum. Hayatın beni nasıl sürprizlerle karşılaştıracağı konusunda çok heyecanlıydım.
Tarih geldiği zaman elimde sadece valizimle çıkmıştım evimden. Kalbim çarpıntı yapıyordu her geçen saniye. Sanki hayatım boyunca hep bugünü beklemişim ve bugün hayatımın en anlamlı hareketini yaptığım günmüş gibi hissediyordum.
Uçağa bindim ve hostesler bana oturacağım koltuğu göstererek yardımcı oldular. Yanımda sarışın bir erkek oturuyordu. Ona kibarlıktan merhaba dedim ve hiç oralı olmadı. Bu durumu pek takmadım ve koltuğuma yerleştim. Daha sonradan adam merhaba dedi. Ben bunu söyleyeli 10 dakika olduğunu söylediğimde bana kulağındaki kulaklıkları göstermişti. Haliyle bence şok olmuştum ve birbirimizden kuru bir özür dileyerek nereli olduğumuzu, kim olduğumuzdan bahsettik. İsminin Luis olduğunu söyledi, New York'da eğitimini tamamlamıştı ve Madrid'e dönüyordu. Ona durumumu açmıştım hayatı aradığımı ve hayatın beni bulmasını istediğimi söylemiştim. Oda bunu iyi karşılayarak bana başarılar diledi.
Uçak Madrid'e iniş yapmıştı, ben toparlanıyordum o sırada tam gidecekken Luis; "Ellie, eğer Madrid'de konumlarımız yakın olursa sana elimden geldiği kadar arkadaşlık edebilirim" diyerek numarasını uzattı. Ben hayatımda bu belirsiz yola çıktığım zaman ilk arkadaşımı edinmek mutluluk uyandırmıştı. Artık daha özgüvenim yerine gelmişti ve sanki dünya ile tanışmaya hazır gibi hissediyordum kendimi.
Uçaktan indiğim zaman Madrid'e ilk adımımı atmıştım. Kendimi özgür ve hür hissediyordum. Esen rüzgarın kokusunu içime çekiyordum ve saçlarımın arasından savrulmasına izin veriyordum. Pasaport kontrollerini yaptırıp havalimanından çıkıp bir Taksiye bindim. Beni kafenin yanına bırakmasını istemiştim oda dediğimi yaptı ve bir kafede bıraktı. Parasını verip teşekkür etmiştim.
Kafe'nin bir kenarında oturup kahvemi yudumluyordum. Yanıma bir bayan yaklaşıp "oturabilir miyim?" dedi. Bende kabul ettim. Bana buralarda pek çevresi olmadığını ve yalnız hissettiğini söyledi. Tanrım daha havalimanından yeni adım atmama rağmen iki arkadaş edinmiştim. Gerçekten şanslı günümde olduğuma inanmaya başladım. Bu nazik teklifi kabul ederek birbirimizden bahsettik. Yaşlarımız çok yakındı o, 19 ben 18 yaşındaydım. İsminin Laura olduğu söyledi, bende adımın Ellie olduğunu söyledim. Konuştukça birbirimize ne kadar benzediğimizi ve eğlenceli kişiliklerimizin olduğunu fark ettik. Ona Madrid'e gelme sebebimi söyledim, olumlu karşıladı ve şöyle söyledi; "Herkes kaçmak ister, kim istemez ki herşeyden uzaklaşmak."
Bu sözü beni derinden etkilemişti. Sanki duygularımı tercüman ediyordu, beni bana anlatıyordu. Zamanın nasıl geçtiğini fark etmemiştim. Hava kararmıştı ve ben böyle bir kişiyle tanıştığım için çok mutlu olmuştum. Birbirimizle haberleşmek için numaralarımızı verdik. Bana kalacak bir yerin var mı demişti. Ben ona evet var demiştim ama kalacak yerim yoktu. Birbirimizden vedalaştıktan sonra bir Otel'e yerleştim. Yatağıma uzanarak konuştuğumuz şeyleri hayal ediyordum. İçim bir kıpır kıpır olmuştu ve uyumak nedir bilemedim. Uyuyamayınca kaldığım otel'in odasındaki balkona çıkmaya karar verdim. Şehri izledim ne kadar sakin ve bir o kadar canlı oluşunu.
Sabah kalkınca ilk iş elimi yüzümü yıkamamdı. Telefonumu elime aldığım zaman 2 cevapsız çağrı olduğunu fark ettim. Arayan uçakta tanıştığım arkadaşım Luis'di. Madrid'in neresinde olduğumu sordu, Alcorcón'da olduğumu söyledim. Yakın olduğumuzu ve istediği zaman görüşebileceğimizi söyledi. Daha sonra bana herşey'in yolunda olup olmadığını sordu, gayet iyi ve güzel dedim. Ben Luis ile konuşurken Laura'dan bir mesaj gelmişti. Luis ile aramayı bitirdik. Laura bana nerede olduğumu sordu. 'ibis Madrid Alcorcon Tresaguas' Otelinde olduğumu söyledim. Oda tamam dedi. Ben yatağımı toplamıştım ve hazırlanmıştım bir müddet sonra kapım çaldı, temizlik için gelindiğini düşünmüştüm. Ama karşımda Laura'yı gördüm. Şaşırmıştım ve bana kahvaltı yapmadığını düşünerek Pizza getirdim dedi. Beraber hem yiyor hemde dün kaldığımız yerden devam ederek konuşuyorduk. Ona bana bu sürprizi yaptığı için teşekkür etmiştim ve odamı nasıl bulduğunu sordum, bana girişteki personele; Laura García'nın oda numarasını sorduğunu ve 377 Numaralı odanın cevabını aldığını söylemişti.
Beraber dışarı çıktık. Bir alışveriş marketindeydik ve kıyafetler deniyorduk. Birbirimize sürekli herşeyin ne kadar çok yakıştığını söylüyorduk. (Bu en saçma şey olsa bile) Kafamıza şapkalar geçiriyorduk ve ne kadar çok eğlendiğimiz ve güldüğümüzü aynadaki yansımamıza bakarak anlıyorduk. Alışverişten kovulmadan oradan çıktık ve güzel şeyler almıştık. Laura bana dondurma sevip sevmediğimi sordu ve bende ona sen seviyorsan neden sevmeyeyim dedim. Aslında bunu içimden söylemem gerekiyordu ama bir anda söyleyivermiştim. Çok utanmıştım ama belli etmeye çalışmamak için elimden geleni yapıyordum, bana gülümseyerek o zaman burada bir dondurmacı var oraya gidelim dondurmasına hayran kalacaksın dedi, olur diyerek gülümsedim. Dondurmacıda bir yere oturduğumuzda garsona; Beş top vanilyalı dondurma alayım dedim, garson Laura'ya sorunca Laura'da banada aynısından demişti. Bana sanki karşılık verdiğini hissetmiştim. Dondurmalar gelince gerçektende güzel ve takdir edilesi bir tadının olduğunu söyledim. Laura güzel olmasaydı buraya getirmezdim dedi. Nerede olursam olayım burası özel bir yerdi artık benim için. Laura'ya buraya hergün gelme fırsatım olsa kesinlikle gelirdim dedi ve bende o zaman bunu sık yapalım dedim.
Onun evine gitmeye karar vermiştik, bana beslediği hayvanları gösterecekti. Ben onun bir apartmanda yaşadığını zannediyorum fakat beni büyük ölçüde yanılttı. Yaşadığı yer bahçeli bir villaydı. Görür görmez dikkatimi çeken ilk bina buydu ve ona "Aaa, acaba bu kimin binası" demiştim. Bana gülerek sanırım o bina benim olabilir dedi. Beraber eve girdik ve gerçekten ev hayvanlarla doluydu ne ararsan vardı her hayvan için ayrı bir bölme, ayrı bir oda bu delilik seviyesindeydi ve hayvanlara bu kadar değer vermesi ve hayatında bulundurması benide mutlu etmişti çünkü bende eski evimde bir köpek besliyordum ve çok değer veriyordum. Hayvanlarla bu kadar yakın temas halinde olması aklımda "acaba çok mu yalnız?" merakını uyandırdı. Evin mutfak kısmı çok güzeldi, amerikan mutfağıydı. Laura kahve yapıyordu ve bende oturup köpekleri seviyordum. Bana nasıl içeceğimi sordu bende sen nasıl içersen banada öyle koy fark etmez dedim. İkimize güzel desenli bir bardağa kahveleri koymuş ve yine güzel desenli bir tepsiyle getiriyordu. Masanın üstüne koydu ve "bak bakalım tadını sevecek misin?" dedi. Tadına baktım ve içtiğim en iyi kahvelerden birisi bu dedim. damağının zevkini gerçektende biliyordu yada ikimizin damak zevki birdi :).
Onunla beraber haftasonu açılacak olan karnavaldan konuşuyorduk. Karnaval her yıl şehre ilk baharda geliyor ve geldiği her yılda büyük bir kitleyle açılış yapıyormuş. Bu kulağa hoş geliyordu ve bu yıl sen gidecek misin dedim, sen olumlu bakıyorsan beraber gidelim dedi. Kararlaştırdık ve olası bütün senaryoları düşündük artık karar vermiştik, karnavala bomba gibi gidiyorduk ve eğlencenin dibine vuracaktık. Karnavaldan bahsetmekten ve neler yapacağımızı düşünmekten gardolabında giysi denemekten zaman çok çabuk geçmişti ve hava kararmıştı. Laura geç oldu artık gitmem lazım dedim. "Gitme ya, bugün burada kal sabahlarız n'olur" dedi. Başta çok naz yaptım ama sonunda beni ikna etmeyi başardı.
"Değerli okuyucular, emeğimin karşılığını vermek için lütfen oylayınız ve görüşlerinizi benimle yorumlarda paylaşınız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kusursuz Sevgi
RomanceBen senin her zaman yanında olurum çünkü olunabilecek daha güzel bir yer yok. Girl x Girl 🏳️🌈