Baby 🍼

1K 134 109
                                    

3. Kişi Ağzından:

"Dönmeyi düşünmüyor." Dedi Abel oğluna uzaktan bakarak. Buraya geleli iki hafta olmuştu ve Magnus dönmekten söz etmeyi bırakın Alec'in ismini bile anmıyordu. Hiçbir şey yaşanmamış gibi davranıyordu.

Asmodeus karısına sıkıca sarıldı ve bileklikleri ile uğraşan oğluna baktı.

"Bu onun kararı Abelia, bizim bir şey deme hakkımız yok."

"Kralın çocuğunu kaçırdık. Bu çok... saygısızca."

"Eğer oğlum üzülüyorsa hiçbir şey umurumda olmaz. Mutlu olacaksa böyle olsun."

"Mutlu değil. Bunu biliyoruz."

"Bazen gururun mutluluktan önce gelir Abel. Ayrıca Magnus onca şeyden sonra orada mutlu olamazdı."

"Belki de haklısındır ama Alec'in bizi aradığını sen söyledin."

"Asla bulamayacak. Burasını büyü ile korumaya aldım. Bizden başka birisi sınırlar içine girerse anında haberim olacak." Deyip karısının yanağına bir öpücük bıraktı. "Biz de bu sırada yeni bir bebek mi yapsak?"

"Saçmalama Asmodeus, yakında torunun olacak ve düşündüğün şeye bak!"

"Tamam tamam, bir şey demedim."

İkisi bir süre daha Magnus'u izlediler. Sonrasında Magnus onları yanında çağırınca odaya girmişlerdi.

"Anne, bunu senin için yaptım." Deyip bilekliği annesine uzattı Magnus. "Beğendin mi?"

"Harika olmuş, teşekkür ederim birtanem." Deyip oğluna bir öpücük verdi Abel. "İki haftadır doğru düzgün konuşmadık bu olayları."

"Konuşmayı düşünmüyorum anne. Ben kararımı verdim. Onun adı bu evde geçmeyecek."

"Çocuğunu sonsuza dek ona göstermeyecek misin yani?"

"O kadar da gaddar değilim. Çocuğum kendi iradesi ile düşünmeye başladığında ona fikrini soracağım ve babasını görmek isterse de buna izin vereceğim. Hepsi bu, daha fazlası olmayacak."

"Sen nasıl istersen öyle olsun, tamamen senin kararın." Deyip oğluna gülümseyerek baktı Asmodeus. "Annen ile bebek için eşyalar almaya başlayacağız."

"Gerek yok, ben kendim hazırlayacağım çocuğumun her şeyini. Tabii biraz da büyü kullanacağım."

Elini karnı üstüne koydu Magnus ve gülümsedi.

"Cinsiyetini biliyorum. Söylememi ister misiniz?"

"Biliyor musun?" Dedi Abel heyecanla konuşup. "Söyle tabii ki. Asmodeus heyecan yaptım, elimi tut."

Asmodeus karısının elini tutarken Magnus derin bir nefes almıştı.

"O bir kız." Deyip gülümsedi Magnus. "Bir kızım olacak."

"Bir kız." Dedi Abel gülümseyerek. "Onun saçlarını öreceğim."

"Ben de ona at binmeyi öğretirim. Dedesi gibi iyi at sürmeli."

"Küçük bir leydi gibi yetiştireceğim onu." Deyip ayaklandı Magnus. "Küçüklükten itibaren ona dans etmeyi öğreteceğim, birlikte danslar edeceğiz. Sonra... sonra her gece ona hikaye anlatacağım."

Annesi ve babasına döndü.

"Hep benim yanımda uyuyacak, bu sayede hiçbir zaman yalnız hissetmeyeceğim."

Elini tekrar karnına koydu Magnus.

"Ve onu ileride kimsenin üzmesine de izin vermeyeceğim. Benim yaşadığım hiçbir şeyi kızım yaşamayacak."

"Magnus..." dedi babası oğluna bakarak. "Seni koruyamadığım için özür dilerim. Ben sadece... kendi ayakların üstünde durup kendin kararlar ver istemiştim."

"Sen doğru olan şeyi yaptın baba, hataları yapan bendim. Kendimi, benliğimi, gururumu hiçe sayan bendim. Onun her defasında ayağına giden bendim. Bir kere bile bana gelmedi o, hiçbir zaman telafi etmeye çalışmadı. Tek taraflı çaba hiçbir ilişkiyi ayakta tutmaz, bunu öğrenmiş oldum. O da mutlu olsun istiyorum, umarım zamanla beni unutur ve yoluna bakar. Onun da acı çekmesini istemiyorum."

Belki birazcık....birazcık istiyor olabilirdi. Pişman olmasını ve bu yüzden az da olsa acı çekmesini istiyordu.

Ama Alec'i tanıyordu. Acısı asla sonsuza dek sürmezdi.

Ama ya onu yanlış tanımışsa?

....

"Onun büyücü olduğunu biliyor muydun peki? Başından beri?"

Simon Raphael'in omzunda yatarken sormuştu bunu. Raphael de bir yandan onun saçlarını okşuyordu.

"Evet biliyordum ama kimseye söylemedim."

"En iyisini yapmışsın, başı derde girerdi yoksa." Deyip sevgilisinin yanağına bir öpücük bıraktı Simon. "Peki nerede olduğunu biliyor musun?"

"Hayır ama bana geçenlerde bir mektup gönderdi ve iyi olduğuna dair bir şeyler yazdı. Bu şeyler sakinleşince birkaç dakika da olsa beni görmeye gelecekmiş. Ama şu an için çok riskli olduğunu söyledi. Bir de tabii burada buluşamayız."

"Evet haklısın. O çok iyi birisine benziyordu, çok fazla konuşma şansım olmadı ama bu her şekilde anlaşılıyordu."

"Öyleydi." Dedi Raphael iç çekerek. "Onu çok özlüyorum. İyi ki yanımda sen varsın yoksa kendimi çok yalnız hissederdim."

"Asıl iyi ki sen benim yanımdasın." Deyip öne uzandı Simon ve Raphael'e bir öpücük verdi. Olan şeylerden sonra Raphael de çekip gitmek istemiş ama Simon için burada kalmıştı.

Aralarındaki gitgelli durumu Magnus'un "Oğlum sen manyak mısın? Bir daha onun gibi birisini bulabilir misin sence?" Sözleriyle aşmıştı Raphael. Simon onun sahip olmak istediği her şeydi ve Raphael bunu kaybetmek istemiyordu.

O yüzden aralarındaki her şeyi düzeltmek için bir hamle yapmış ve Simon'a evlenme teklifi etmişti. Simon evliliğin hemen olmasını istememiş olsa da teklifi kabul etmişti. Onları uzun bir sözlenme dönemi bekliyor gibiydi.

İkisinin de yaraları vardı ama birbirlerini tedavi edebilirlerdi, buna inanıyorlardı.

"Magnus geri dönecek mi sence ileride?"

"Onu biraz tanıyorsam dönmeyeceğini rahatlıkla söyleyebilirim. Magnus iyi kalpli birisidir ama herkesin bir sınır noktası vardır. Prensimiz bu sınırı çoktan aşmıştı."

"Bazı insanlar iyi şeyleri hak etmiyor, değer bilmiyorlar çünkü."

"Ben değer biliyor muyum bakayım?" Deyip gülmüştü Raphael.

"Şimdi olay bu mu cidden?"

"Cevap ver işte."

"Bunun cevabını henüz ben de bilmiyorum, zamanla göreceğiz bakalım."

"Hmm öyle mi diyorsun..."

"Öyle diyorum. Gözümden düşersen tekmeyi yersin. Hem ben Magnus kadar sabırlı da değilim."

"Evet onu acı deneyimler ile öğrendim zaten. Merak etme, ben de istediğim zaman oldukça sadık ve sevgi dolu bir adam olabiliyorum."

"İstemeye başla o zaman."

"Çoktan başladım bile, çoktan başladım."

...

Saphael isteyen olmuştu, onu da şuraya iliştirdim.

Should See Me in the CrownHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin