6. bölüm

3.5K 118 6
                                    


Merhabalar oy ve yorum yapmayı lütfen unutmayın!


Elbette, yazım hatalarını ve noktalama işaretlerini düzeltebilirim. İşte düzeltilmiş metin:

"O öyle dese bile, telefonum çalmış ve Ece Hanım'ın kardeşi Ali dünyaya geliyormuş. Hızlıca ne derse desin umursamadım. Koşarak eve girdiğimde, koltukta oturup çikolata yiyorlardı. Sinirlenmiş gibi onlara baktığımda ilk fark eden Ece Hanım'dı. Hızlıca yastığı önüne çekip saklanıyordu. Toprak kendini kaptırmış, hem yiyor hem de çizgi film izliyordu. Arkasına geçip 'Afiyet olsun aşkım, umarım anne kızmaz değil mi?' dedim. Sesimi duyar duymaz bana döndü, şaşkın bir ifadeyle bakıyordu. Çok tatlı oluyordu şaşkınken. 'Anneciğim, kızma amcam Vedat!' diye sırıttı. Bu sefer ona döndüğümde, gülüyordu. 'Hadi minikler, odaya koşun, hazırlanın, Ali hastanede bizi bekliyor.' dedim. Ece birden çığlık atarak koltukta zıplamaya başladı. 'Kardeşim geliyor! Teyze, koş, topu yakala, koş!' diyerek elinden tutup yukarı çıktı. Ben de iki kardeşe dönüp 'Siz isterseniz oturun, ben üstümü değiştirip çocuklarla hastaneye gideceğiz.' dedim. Birden Arel ayağa kalktı. 'Ben de geliyorum, Asya, benim de kuzenim, yiğenimmiş!' Sonunda hatırlamıştı kuzeni olduğunu ve hızlıca Murat'ı alıp evine giyinmeye gitti. Ben de odama çıkıp resmi giyindim, saçımı ve makyajımı yaptım.

Geldiğimizde doğum olmuştu, herkes buradaydı. Asya'nın annesi ve babası ile Arel'in anne ve babası da vardı. Minikler hızlıca bebeğe bakmaya gitmişti, ben de Asya'ya sarıldım. Beni yatağa oturttu. 'Sonunda doğum yaptığımda geldin, kesin Ali için geldin, değil mi?' dedi. Ağlamak üzereydi, tam sarıldım ki. 'İşlerim çok vardı, yanaklarını sulu sulu öptüm. 'Seni çok özlemişim, hanımefendi.' dedi ve kolumu cımbızladı. Telefonu açıp bana uzattı. Allah var, adam çok yakışıklıydı. 'Bu adamı kaçırma, Lal, çocuk seni çok beğenmiş. Ailesi de seni çok istiyor. Evet de görüşün, 1 veya 2 hafta sonra söz nişan, 2 aya kalmaz evlendiririm ben seni. Sadece evet, he de yeter.' dedi. Gözlerimi etrafta gezdirdim, Toprak bebekle ilgileniyordu, gözlerim Arel'i buldu, gözlerinden ateş çıkıyordu, duymuştu. Gördün mü, en yakın zamanda göreceksin sen. Telefonumu inceliyormuş gibi yapıp baktığımda, Olcay dikilmiş başıma. 'Anne, daha yakışıklısını bulamazdın galiba, manken mi bu adam?' Gururla dimdik durup cevapladı. 'Hayır oğlum, değil. Hem doktor hem de hastaneleri var. Çocuğun çok çalışkan, Mert biridir, ismi gibi.' Olcay elimden telefonu alıp Harun'a gösterdiğimde, "Bu çok iyi lan, sen bunu al git. Şahitim ben olurum kızım, düşünse çocukların nasıl olacak. Sen taş gibisin, o maşallah." dediğinde tabii ki onay mesajı attım. Ada da arkadan döverim diyince tabii ki.

'Bu akşam minikler, siz de toplanıyoruz o zaman, Harun Bey, Ada Hanım.' İkisi de onayladı. Nasıl yapacaktım ama yapmak zorundaydım. Bir yerden hayata devam etmeliydim. Gelinini sevmeyen biri huzursuzluk yaratıyordu, biliyordum. Yorulmuştum, ailem öldüğünden beri daha çok hor görmüştü beni. Oğlu için bile dayanılmaz hale gelmişti. Aynı zamanda onların arasının bozulmamasını istiyordum. Annesi hâlâ hayattayken değerini bilsin ve mutlu yaşasınlar, en azından bu.

Toplantılara girip çıkmıştık, her şey hazırdı. Düşündüğüm her şeyi Harun'a da anlatmıştım. O da ne karar verirsem arkamda duracağını söyledi. Bunu Olcay'a da telefondan anlatmıştık. Orada Asya ve Ada da duymuş, hak vermişti. Eve girip hızlıca hazırlandım. 'Ne giyeyim?' diye kızlara sorduğumda, 'Seni yansıtan en güzel kıyafeti giy.' demişlerdi



Ben ne olursa olsun iddialıyımdır, o yüzden bordo ruj, bu elbisem ve krem yüksek topuklu ayakkabılarımla çok iyiydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ben ne olursa olsun iddialıyımdır, o yüzden bordo ruj, bu elbisem ve krem yüksek topuklu ayakkabılarımla çok iyiydi. Saçlarımı maşa yapmış, salmıştım kendi haline. Hızlıca evden çıktığımda Mert'i arabasına yaslanmış bulmak beni şaşırtmıştı. Yan evden bizi izleyen Arel de, Arel'in o bakışları canımı çok yakıyordu, ama yapmak zorundaydım. O ailesiyle mutlu olsun. Yalandan gülümsemeye başladım.

"Seni hiç beklemiyordum." dediğimde seslice güldü ve elini belime koydu. "Şaşırtmayı severim, ileride anlarsın zaten." deyip yanağımdan öptü. "Çok güzel olmuşsun, her zaman ki gibi muhteşemsin."

"Sen de çok yakışıklı olmuşsun." Arabaya hızlıca bindim, çünkü kalbim asla dayanamazdı.

Restoranta geldiğimizde flaşlar patladı, soru yağmuru başladı. İçeri geçip bize yönlendirdikleri masaya oturduk.

Yemekler yenilmişti, Mert çok iyi biriydi ve çok beni eve bırakmak istemişti. Ama biraz hızlı gidiyordu sanki, yavaşlamasını tam söyleyecekken, büyük bir sarsıntı geldi. Araba savruluyordu ve tek düşündüğüm küçük yavrumdu. Çığlıklarım etrafa yankılanıyordu.

Araba takla atmıştı ve benim gözlerim karanlığa gidiyordu. Tek duyduğum, telefonumun çaldığıydı. Onu alıp açtım, sadece kısık bir sesle kim olduğunu bilmeden, "O-oğluma i-yi b- b-a-k- k-ın." diyip gözlerimi karanlığa kapattım. Belki de hiç açamayacaktık, o güzel oğlumu hiç göremeyecektim.

❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄

Oy vermeyi lütfen unutmayın

Lal gözlerini karanlığa yumdu belki uyanacak belki uyanamayacaktı

O toprak annesiz yaşaya bilirmiydi

Olcay ikizi sonsuza denk kapatabilir.

Arel çok sevdiği kadını ömrünün sonuna kadar toprağa göme bilir.

Birlikte öğreneceğiz...

BENİM LÂL HAYATIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin