7. bölüm

2.9K 106 1
                                    

Meraklandığım için aradığım kadının oğlumuza iyi bak diyip veda edişini duymuştum. Kaç kere aradım, bilmiyorum, ama beni Olcay arıyordu. Hızlıca açtım.

******

"Lal, nerde? İyi mi o?" Kalbim sanki yerinden çıkacaktı.

"Trafik kazası geçirmiş, şimdi hastanedeyiz. Bizim şirketin yakınlarındaki hastanede, durumu çok kötü." dediğinde telefonu kapatıp hızlıca ceketimi alıp çıktım.

Hastaneye gittiğimde ameliyattaydı. Nasıl olmuştu bu lanet kaza, nasıl? Hızlıca yukarı çıkıp Olcayları buldum. Herkes buradaydı, o herif bile sadece kaşında bandı ve elinde sargısı vardı. Sadece ezilmiş veya burkulmuş olmalıydı.

"Lal, nasıl bir şey? Söylediler mi?" Hiç kimse konuşmuyordu, Harun'un bakışları çok sinirliydi. Oturup beklemeye başladık.

Ne kadar süre bekledik, bilmiyorum, ama Asya buradaydı, Ada ise çocuklara bakıyordu. Atiye yengemler bile buradaydı, ama yine annem yoktu. Babam bile buradayken o yoktu. Asya'nın dediklerini dinledim, "Olcay, anneannen ve babaannenleri çağırman lazım. Sen torunluk görevini yap, hadi. Onların kindarlığı olur."

Keskin bir dille reddetti Olcay, "Hayır, onlar kardeşime neler dedilerse, asla çağırmam. Bütün iyi kötü şeylere çağırdık, hepsinde neler dediler hatırla. Olmaz kardeşim, canının derdindeyken, onların sesini duymak bile istemiyorum."

Kaza nasıl olmuştu, bu herif neden hala buradaydı? Kaza nasıl oldu, biriniz anlatın artık. O herif konuşmaya başladı. "Yolda biraz hızlıydık, çok değil. Birden o tır çıktı karşımıza, çarpması da aynı anda oldu. O çok hızlıydı, Lalin olduğu taraf resmen gitmişti. Nasıl oldu hala bilmiyorum, çok güzel bir günün akşamından sonra gecenin sonu nasıl böyle kötü olabilir?" Sinirimi daha da artırıyordu. "Lan, başka yöne doğru kıramadın mı direksiyonu, söylesene?" Hızlıca ordan Harun cevap verdi, "Sanane lan, sanane. Dua et, çok aradın diye Olcay aradı, yoksa haberin sabah haberlerden duyardın. Şimdi adama çıkışma hakkın yok, Mert, Lalin'in flörtü, sen hiç bir şeysin."

"Ben, Lalin'in hem eski eşi hem de çocuğunun babasıyım."

Sinirle güldü, bende onun gibi güldüm. "Güldürme beni. Daha yeni bir çocuğun olduğunu anlıyorsun, söylesene annen toprakla hiç görüşmek istedi mi?"

Olcay atıldı tekrar. "Neden istesin ki? Toprak, ona göre sadece Lalin'in çocuğu. Her zaman da öyle kalacak. Toprağın her doğum gününde dedesi vardı, ama babaannesi yoktu. Telefonla bile aramadı, çünkü torunu olarak görmüyordu, görmeyecek de." Doğru mu diye babamla amcamlara bakınca onayladılar, sinirlerim tepeme çıktı.

"Lal, hastaneden çıkınca yine birlikte olacağız, tekrar evleneceğiz, eminim."

"Lal, seninle bir daha olmayacak, kusura bakma, kuzenin olarak söylüyorum, ama olmayacak. Çok nedenleri var ve çok iyimser hala."

Ameliyat bitmişti, yoğun bakıma alınmıştı. Sol ayağı ve kolunda sargılar vardı, atelle.



Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Asya'yı zorla Olcay yollamıştı. Atiye yengemlerle babam da yanına gidiyordu. Yanına gittim, babam bir köşeye çekilmişti. Durumu kritikti, kendi başına nefes almak zordu. Babama sarılıp ağlamaya başladım. "Baba, kaybediyorum, kalbim yerinden sökülüyor sanki, ellerimin arasından kayıp gidiyor."

"Saçmalama oğlum, o bir anne, artık kendi için bile olsa, oğlu için hayatta kalır. Çok güçlü biri, seni de çok seviyor, gözlerinden okunuyor. Ama senin gözün körleşmiş, yengen kıza burada duran çocuğu gösterdiğimde gözlerinde burukluk vardı. Buluşuyorsa bir nedeni vardır, öğren bunu." dediğinde hızlıca yoğun bakıma gittim. Bana bakmalarına rağmen umursamadan camdan dışarıyı izledim. Boynumda boyunluk, kaşımda ve dudağımda yara bandı vardı.

2 hafta sonra

Toprak her gün annesini soruyordu ve bana iş için bir yerlere gittiğimi söylüyordum. Toprak, "Baba, annem beni ayırdı, bir daha gelmeyecek mi?" diye sorduğunda, onu kucağıma oturttum. "Gelecek aslanım, işleri var biliyorsun, annen çalışmayı çok sever." dedim ve başını okşadım. "Annem benim kahramanım, ayakta geysin telefonu neden bozuldu annemin?" Saçlarından öptüm, o lâl gibi kokuyordu. "Suya düşmüş, kahvaltı hazırlarken."

"Annem kendine anne kahvaltısı hazırlarken düşmüş, yani ne zaman gelir annem?" Yanaklarını sıktım. "Sen benim yanımda uslu bir çocuk ol, amcanı sakın üzme. Ben de bunları söyleyeceğim, daha erken gelmesini sağlarım, aslanım." Onayladı ve muratın yanına gittiğinde, bana bakınca gülümsedim.

Günlerim hastane ve ev arasında geçiyordu. Lâl tepki bile vermeden uyuyordu, çok zayıflamıştı. Hızlıca arabaya atlayıp hastaneye gittim.

Olcay ve Harun, içten bir şekilde bir şeyler konuşuyorlardı. İçimdeki sesi dinledim. "Aptalız, biz aptalız. Bırak tek yaşasaydı ya da bıraksaydık, Arel ile birlikte olsaydı. Bırakalım Arel annesi kötü olsaydı da bizim iyimseri. Biz boşver falan derdim, ama bizimki saf salak. Ne demişti o bize?" Ada konuştu ve dondum kaldım. "Haklı, ama kimse anne ve oğlu arasına girmek istemez. İstenmeyen gelin olmayı hiç istemez. Ben kendimden bilirim. Kayınvalidem darılma, aşkım, ama evlenmeden önce çok katıydı. Ama kadın, Nazlı'dan sonra melek oldu. Lâl, kimsenin kendi için üzülmesini istemiyor. Asya ile grup kurmuştuk. Oradan konuştuk, anlattı. Uyansın da görümceliğini yapsın." Üzgünce ilerledim. Annemle arama girmemek istemişti, ama ne gerek vardı be güzelim. Odaya girdiğimde doktor kontrollerini yapıp çıktığında, yanına gittik. "Durumu nasıl, iyi mi?" "Bu gün uyanabilir, belirtiler veriyor. Bilinci açık ama gözlerini açmaması lazım, evde de iyi dinlenmeli." Allahım, en güzel haberdi. "Yani her an uyanabilir mi, evet. Biz sizi normal odaya alacağız şimdi." Olcay yanıma geldi. "Sana bile sarılasım geldi, gel buraya." Sarıldık. "İyi olacak, eski dostum." Gülümsedi. "Konuşalım mı biraz?" Dedim ve onu kabul ettim. Oturduk, kahve alıp cafede oturduk. "Açık olacağım her şeyi duydum ve sana söylüyorum. Kardeşimi bir daha üzmeme konusunda çalışacağım. Anneme de söyleyeceklerim yok. Değil mi, ben Toprak'ı Lâl'e göstermiyor sanıp gizlice oğlumun ve onun peşinden gittim. Ben avukata iletilenleri annemin dedikleri olarak düşündüm. Toprak ilk doğduğunda onları bulamamıştım, ama 1 yaşına geldiğinde onları buldum. Diyorum ki hâlâ kardeşim misin?" Elimizi uzattığında gülüp ayağa kalktık ve kollarımızı sıktık. "Oğlum, affet ama annen Ece'ye anlattığım hikayelerdeki cadı karakterine büründü." Güldüğümüzde birden aklıma geldi ve sertçe koluna vurdum. "Lan, sen neden o herifin gözlerinin içine bakarak git dedin?" Pis pis gülümsemeye başladı. "Sana inat dedim, keşke demeseydim, ikizimden oluyordum." Lâl'den haberi olmadan hopladım. "Evet, biz bakacağız paşam."

Oy ve yorum unutmayın iyi geceler

BENİM LÂL HAYATIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin