58.Bölüm

1.7K 111 311
                                    

"İstesem şurada seni ya da Damla'yı öldürmem tek bir saniyemi almaz biliyorsun değil mi?" Güldüm. "Sen de o göt yok kardeşim kusura bakma." O da gülerken üzerine atlamamak için kendimi zor tutuyordum. "Senin için başka planlarım var ama üzgünüm. Bu arada dikişlerin iyileşiyormuş galiba Lale'yle mesaj yollamışsın." Eliyle yaranın olduğu yere bastırırken canım yansa da bunu içimde tuttum. "Çabuk toparla kardeşim sensiz hayat çok sıkıcı." "Sen hiç merak etme. Sonun geliyor." Arabaya bindiğimde hemen oradan uzaklaştım. Biraz sonra arabayı bir köşeye çektim ve Damla'yı aradım hemen.

"Efendim Barış?" "Damla Berkan oralarda dikkatli ol." "Tamam merak etme sorun yok. Olmayacak da." Berkandaki anahtar Damla'da olduğu için kafasına göre giremezdi de. "O zaman benim kapatmam gerek şimdi. Dikkatli ol, bir şey olursa haberim olsun." "Tamam sen de dikkat et kendine." Telefonu kapattıktan sonra acıyla inledim. Neyseki dikişleri yeniden patlatmak gibi bir bok yememişti. Ama sanırım bütün gün sızlayacaktı. Saate baktım. Nisa'ya yetişmek için biraz hızlanmam lazımdı. Ona söz vermiştim o çıkmadan yetişecektim. Derin bir nefes aldım ve arabayı çalıştırdım. Kursun önüne gelince tekrar derin nefesler aldım. Yetişmiştim. Şimdi Nisa'yı bekleyebilirdim.

Yaramda oluşan yanma hissi epey canımı yakarken derin bir kaç nefes alıp sakinleşmeye çalışıyordum. Toparla kendini Barış, Nisa seni böyle görürse bir de ona takılacak kafası. Nisa'nın çıktığını görünce arabadan inip yanına gittim hemen. Anında sarıldım ona. "İyi misin sen Barış?" "İyiyim ya. Seni görünce heyecan yaptım biraz. Kızım ben önceden senden uzakta nasıl yaşıyordum acaba?" "Barış." "Söyle güzelim benim." Bana kocaman gülümserken ben de gülümsedim. "Çok özledim seni..." "Ben de çok özledim seni." Birbirimizi sımsıkı sarmıştık. Kokusunu bol bol içime çektim. Tabii bu yara beni epey zorluyordu şuan. Sonra birbirimizden uzaklaştık. Yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştirdim.

Nisa'nın elleri yüzümü sararken yutkundum. "Bir yerine mi bir şey yaptın yoksa yine dikişlerini mi fazla zorladın?" "Hiçbiri." Nisa gözlerini devirirken yanağıma bir öpücük kondurmuştu. "Ne yaptın yine o dikişlere? Arabada mı oldu yoksa?" "Önemli bir şey yok." "Bakacağım." "Nisa sokağın ortasında millet yanlış anlayacak." "Eve gidelim bakacağım ona kaçışın yok." Nisa'yı sıkıca sardım yeniden. "Sizin bu kursun başka girişi yok değil mi?" "Yok. Niye sordun?" "Merak ettim ya." Nisa'nın elini tuttuğumda beraber arabaya ilerledik. Arabaya bindiğimde rutin kemer kontrollerini yapmıştık.

Eve geldiğimizde ise derin bir nefes verdim. Eve girerken Nisa sürekli beni süzüyordu tabii. Eve girip kapıyı kapattıktan hemen sonra tişörtümü kaldırdığında yüzünü ekşitti. "Ne yaptın bunun üzerine de bu kadar zedeledin acaba?" "Önemli değil tamam. Bakma öyle Nisa acımıyor bile." Nisa'nın eli oraya hafifçe dokunduğunda acıyla inledim. "Ya acımıyor bileymiş. Baştan saralım bakalım. Sen de anlatıyorsun bu nasıl oldu? Yoksa aklıma saçma sapan senaryolar geliyor benim." "Nis saçmalama çıkar saçma düşünceleri. Berkan'la karşılaştık." "Şerefsiz." Nisa'yı gülümseyerek izledim. "Bakma öyle. Koltuğa otur, tişörtünü çıkar geliyorum."

Dediğini yaptığımda o da yanıma gelmişti hemen. "Hamile olmasaydım şuan gidip ben döverdim onu." Güldüm ama yapardı biliyorum. "Sakin ol benim alacakaranlığım. Zaten sinirlerimi yeterince gerdi, sen de böyle dedikçe gaza geliyorum ben." "Sakın Barış. Ben seni sakinleştireceğim birazdan ama önce pansuman." "Harbi mi?" Nisa gözlerini büyütüp bana bakarken sustum. "Dikişlerin patlayacak neredeyse hâlâ ne peşindesin Barış?" "Kızma hatun şaka yaptık." Nisa sargıyı çıkarırken onu izleyip gülümsedim. "Çok güzelsin." "Bunu her saniye söylemekten sıkılmıyor musun acaba?" "Güzelsin kızım bunu söylemekten bir insan neden sıkılsın ki?"

"Sen de çok yakışıklısın." "Teşekkür ederim canım." Nisa gülerken pansuman işine geçtiğinde hafifçe inledim. Gözlerine baktığında ikimizin de yüzünde aynı acıyı çekmişiz gibi bir ifade vardı. "Özür dilerim." Acıyla yüzümü ekşitirken başımı iki yana salladım. "Sorun... yok." Nisa uzun bir süre beni süzerken zor da olsa gülümsedim. O da pansumana devam ettiğinde nihayet bu işkence sona ermişti. O sargı bezini yeniden sararken ben de derin nefesler alıp sakinleşmeye çalışıyordum. Sonunda bittiğinde Nisa dudağıma uzun bir öpücük kondurmuştu. "Çok mu yanıyor?" Başımı iki yana salladım.

ALACAKARANLIĞIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin