Fotoğraftaki: "Ben Müslümanım. İslam mükemmel, ama ben değilim. Bir yanlış yaparsam, beni suçlayın, dinimi değil!"
Multimedya daki müziği özellikle aileden bahsettiği yerde açmanızı tavsiye ederim. :)
~~~
Emir bana vurmuştu! Tamam şoku atlatmam içindi ama sert vurmuştu. Evet sanırım ilk şoku atlatmıştım çünkü şuanda kıpkırmızı olmuştum. Bu yaşıma kadar hiçbir erkekle bukadar yakın bulunmamıştım! Of Emir çekil şuradan!
"Sen git hemen geliyorum. " diyince odadan çıktı bende hemen üstümü giyindim ve aşağıya indim. Emir direksiyonda ritim tutmuştu. Ben biner binmezde hareket etmiştik. Çok hızlıydı araba. Hem korkuyor hemde daha hızlı gitmesini istiyordum. Ama sesim çıkmıyordu. Yüksek ihtimalle hala normale dönmemiştim. Kime ne olduğunu bile bilmiyordum! Ama soramıyordum da işte. Hastanenin önünde durduğumuzda Emir hemen içeri koştu. Bende arkasından yetişmeye çalıştım. Acil'e girdiğimizde zaten Emin abiyi, Ayşe ablayı ve Merve'yi görmüştük. Pakize anne neredeydi? Merve gelip hemen bana sarılmıştı sonrada yüzüme bakmıştı tanıyordu beni ve şuanda hiç iyi değildim. Emir'in gittiği yere gittim tam o arada doktor çıktı ve
"Pakize Hanımın yakınları siz misiniz?" diye sordu.
İkimiz birden "Evet" diyince doktor konuşmaya başladı. Doktor konuştukça şaşırıyor, kızıyor, üzülüyorduk. Yada belkide sadece ben öyleydim.
"Pakize hanım uzun bir süredir kanser. Daha öncedende gelmişti ama bir tedavisi yok. Ancak artık kanser çok ilerlemiş. Bir bilemediniz iki haftalık bir ömrü var. "
Emir yere çömelmiş başını elleriyle tutmuştu. Hiç iyi gözükmüyordu. Normaldi şu durumda ama yinede onu böyle hiç görmemiştim. Onu çok görmüşüm gibi! Yinede.. Of bilmiyorum ne yapmam gerektiğini ne tepki vermem gerektiğini bile bilmiyorum. Emin abi gelmişti Emir'in yanına. Bende geri çekilip Mervenin yanına gitmiştim.
"Alya sen çok kötü görünüyorsun. Gel biraz hava alalım dışarıda. Hadi. " diyen Merve'yi dinledim ve çıkışa doğru ilerledik. Soğuğa rağmen banklara oturduk.
"Hiçbirşey bilmiyorum Merve. Ne tepki vermem gerektiğini ne yapmam gerektiğini. Üzülmem mi gerekiyor? Ne yapmalıyım? Annem yerine koyduğum bir insan ama bana büyük kazıklar attı. Anlayamıyorum artık. " Konuşmamın sonlarına doğru ellerimi okadar sıkmıştım ki ağrımaya başlamıştı.
"Sakin ol Alya. Seni hiç bukadar sinirli görmemiştim. Sen iyi değilsin. Bi yukarı çıkalım dinlen ne dersin?"
Dinlenemezdim. Ne olursa olsun Pakize anne ölüyordu. Ben dinlenemezdim.
"Kendimide anlamıyorum. İkilemdeyim. Ne yapacağımı bilmiyorum. Şeytan diyor.. Neyse soğuk oldu içeri geçelim. "
Söylememeliydim. Herkese ailem hakkında birşey söyleyemezdim. Bir şekilde öğrenirdim ne de olsa şimdi asıl önemli olan Pakize annenin sağlığıydı. Koridorda ilerlerken Merve'nin dikkatle biryere baktığını gördüm. Emir ve bir kız. Şuan onu takacak halde değildim. Onun hayatı zaten buydu umursamıyordum. Nekadar kadınlık gururuma dokunsada umursayamıyordum. Pakize annenin odasından çıkan kişiyi daha önce görmemiştim. Ayşe ablaya sorunca avukatı olduğunu öğrendim. Herkes içeri girince koridorda tek kaldım. Girmek istemiyordum içeriye. Koridorun ilerisinde Emir'de gelince kafamı çevirdim yüzüne bakacak değildim. Oturdum ve hayatımı düşündüm. Keşke normal bir hayatım olsaydı. Bu yaşıma kadar yanlız evde oturacağıma evde annem, babam kardeşlerim olsaydı. Annem olsaydı belki küçüklüğümdeki soğuk yatağımı ısıtırdı geceleri korkup uyuyamadığım zamanlarda 'Korkma yavrum. Korkma kızım bak annen yanında. ' derdi. Çocukluğumda beni dışladıkları zaman karışırdı araya belki 'olsun kızım gel bizde seninle oynayalım' derdi. Bugünkü gibi kâbus gördüğümde 'sadece kötü bir rüyaydı canım. Geçti' derdi. Yaşadığım bunca acı olmazdı bir annem olsaydı. Peki ya bir baba? Hafta başında 'al kızım bu senin harçlığın lüzümsüz harcama arkadaşlarınlada paylaş' derdi belki. Bayramlarda harçlık verirdi bana. Doğum günümde 'bugün biricik kızımın doğum günü bende ona prensesli pasta aldım' derdi. Çocukluğumun hayaliydi prensesli pasta ve tabiki bir aile hayalim vardı. Okuldan geldiğimde oturup ağlamak yerine annemin sıcacık kollarına sarılırdım. Babamı beklerdik işten gelene kadar. Anne kız yemekler yapardık. 'Babaaaa' diyip kollarına atlardım 'güzel kızım bugün nasılmış' derdi o da. Belki bir kardeşim olurdu. 'Kıskandım' diyip o da sarılmak isterdi. Beraber oyunlar oynar okula giderdik. Kavga etmek bile güzel olurdu kardeşle. 'Banane ben Pepee yi izleyeceğim' derdi bende istemezdim tartışma annemin televizyonu kapatmasıyla biterdi. Olurdu birşeyler ama ailem olurdu. Şimdi ise...
"Alya?"
Fark etmeden yine ağlamaya başlamıştım.
"Emir yok birşey Ben bahçeye çıkıyorum. "
Hızlıca bahçeye çıktım. Bugün bu bahçeyi ne de çok sevmiştim. Arka taraftaki banklardan birine oturup ellerimi yüzüme koyarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Geçmişime ağlıyordum. Zavallı oluşuma ağlıyordum. Yaşadıklarıma ağlıyordum. Bu evliliğe ağlıyordum. Pakize anneye ağlıyordum. Kısacası içimde kalan herşey yüzünden ağlıyordum. Ellerimi yüzümden çeken iki ele karşı şaşırsamda Emir olduğunu anlayınca birşey yapmadım. İki kol beni sarmalayınca şaşırdım ama acım bunu bastırdı ve kendimi ona bıraktım. Hissettiğim bütün herşeyin göstergesiydi gözyaşlarım.Acizliğimdi. Ellerimi yumruk yaptım. Tüm kinimi karşımdaki insandan almak istiyordum ama bugün olmazdı. Zaten annesinin öleceğini öğrenmişti. Bu zor olmalıydı. Babasızlıktan sonra annesizlik. Peki ya ailesizlik? Bu çok acıtan birşeydi. Çünkü ailemin beni istememiş olma ihtimali vardı ve bu çok.. Ağzımdan bir hıçkırık kaçarken kendime bu kadar zayıf olduğum için kızıyordum. Ama yaşadıklarım da kolay değildi. Ve tüm herşeye sebep olarak gördüğüm ikinci kişi şuanda bana sarılıyordu ve hiçbirşey demiyordum. Bu düşünceye gıcık olunca kendimi ondan uzaklaştırdım.
"İyiyim ben. Sen içeri geçsene. Ben geliyorum. "
Kafasıyla onaylayıp gidince biraz daha kendime gelmek için çabaladım ve daha sonra içeri geçtim. Koridorda kimseyi göremeyince içeride olduklarını düşünerek oturdum ama hemen sonra aniden açılan kapıyla ayağa kalktım. Emir kızgın bir şekilde yanıma geliyordu. Hadi ama bugünlük bukadar yetmez mi?!
"Sen ne işe yarıyorsun ki ha? Hayatımı mahvetmek haricinde ne yapıyorsun? Defolup çıksana hayatımdan. Aa doğru niye çıkasın ki ne de olsa annem sana para veriyor. Bunun için buradasın değil mi? ***"
Bağırarak söylediği cümlelerin her birinde hançerleniyormuş gibi canım yanıyordu. Hem de bana küfür etmişti. O kim di ki bana böyle birşey söylesin?
"Söylesene çok mu meraklıyım sana! Elimde olsa gidecek başka yerim olsa ailem olsa giderim. Ben mi seçtim bu hayatı ne sanıyorsun? Senin için herşey para değilmi ama benim için paranın hiçbir değeri yok! Tek isteğim birazcık mutlu olmak! Buna bile izin vermiyorsunuz! Hayatımı kontrol etsenizde yinede yetmiyor size. Al istediğin para olsun. -Cüzdanını çıkarır ve boşaltır. - Al bu da tek lüzümsüz harcamam telefonum. -Telefonu atar- -Bu arada Pakize anne çıkar dışarı- Ya sen? Sen? Bildiğin halde ailemi bile benden sakladın! Neden ha? Neden?! Hiç mi acımıyordun ban—" İki kişi kolumdan sıkıca tutunca döndüm ve onlara baktım. İki hasta bakıcı beni ilerideki odaya götürürken beni bırakmalarını söylemekten başka birşey yapmıyordum. Beni hâlâ sıkıca tutarlarken hemşire koluna iğne yapmıştı. Göz kapaklarım kapanırken kendimi tek huzurlu tek şeye yani uykuya bıraktım.
~~~
Umarım beğenmişsinizdir. Size bir hikaye önermek istiyorum. Hayat - @ShafakNur
http://www.wattpad.com/story/28929431-hayat
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşlerim Bir Gizli Hazine ~İSLAMİ~
Genç Kız EdebiyatıBazen hayatınızda öyle ani değişiklikler olur ki.. Siz monoton hayatı yaşayan biri olarak bu değişikliğe alışamazsınız.. Peki zorla değişse birşeyler? Siz monoton hayatınızla mutlu olduğunuzu zannederken ani bir değişiklik sizi mutlu bir insan halin...