#3

1.1K 101 87
                                    

Five ortalarda yoktu, İzabel ise Five ile paylaşacağı odada, çalışma masasına kurulmuştu.

Five'ın olduğunu bildiği kalemi alıp birşeyler karalamaya başladı genç kız. Canı çok sıkılıyordu. Eğer saat geç olmasaydı, Klaus'un yanına gidip onun erkeklerin götlerinin ne kadar güzel olduğu hakkındaki nutuk'unu dinlerdi.

Klausla iyi anlaşıyorlardı.

İzabel'e göre, Klaus çok eğlenceliydi. Eğer Ben ve Five müsaade etse, onunla kalacaktı. Ama ikisi birden "HAYIR!" diye bağırınca korkup sessiz kalmıştı işte.

Bir anda evi dolduran hoş müzik ile yüzünde bir şirin gülümseme oldu Genç kızın.

Klaus'un açtığına yemin edebilirdi, çünkü şarkıda "Guy's so sexy" diyordu, ard arda.

Ardından ayaklandı. Hızlıca Klaus'un odasına adımlamıştı genç kız.

Aniden önünde beliren süliet ile bu sefer geri adımları, ardından Five olduğuna emin olduktan sonra yanından geçti ve Klaus'un odasına yöneldi yine.

"Hey," Five, İzabel'in kolundan kavramıştı.

"Nereye gidiyorsun, ufaklık?"

"Klaus'un yanınaa! Onunla dans edeceğim, odasından şarkı sesi geliyor!"

Genç kız kıkırdamış, ardından Five'dan kurtulup Klaus'un odasına atmıştı kendini. Kıkırdarken Klaus'un ellerinden tutup dönmeye başlamıştı.

İkisi birden kahkaha atarak dönüyordu.

Eğer birisi Klaus'un gay olduğunu bilmese, kesinlikle birbirlerine aşık olduklarını sanarlardı.

Five, gördüğü manzaraya hafifçe gülümsedi. Klaus, aileye karşı genelde içine kapanıktı. Lâkin bu küçük kıza karşı böyle olması güzeldi.

Five bile ona gülümsemişti.

Bu kız, herşeyi değiştirecek gibiydi.

Bir kaç saat sonra.

"Klaus! Baksana, şu adamın poposu tam sana göre değil mi?"

Klaus onu onaylarken genişçe gülümsemişti. Bir kaç saat içinde bir sürü kez dans etmişler, eğlenmişlerdi. Şimdi ise Five, Diego, Klaus ve İzabel birlikte bir kafeye gitmişlerdi.

Tabii, İzabel ile Klaus garson götü kesiyordu.

Five, onların nasıl bu kadar yakınlaştığına kafa yorarken İzabel'in kahverengi gözleri bir anda onunkilerle buluşunca kendini geri çekmemiş, dik dik bakmıştı genç adam.

Kızı korkuttuğundan habersizdi.

-Flashback-

İzabel, derin nefesler alıyor, bomboş odanın en köşesine kendini daha çok sokmaya çalışıyordu.

Elinde kemer ile gelen babası, ona öyle bir bakıyordu ki. Nefretle, hiddetle. Onu her an öldürebilecek kapasitede bakıyordu ona.

"Oyun zamanı, minik kızım." Dedi adam. "Sen orada duracaksın, anlaştık? Bende bu kemeri sana doğru atacağım. Canın yanarsa, bağırmak yok. Anlaştık mı?"

Kızın birey demesine izin vermeden elindeki kemerin demir kısmı ile kıza sertçe vurmuştu.

Tam olarak kızın boynunun sağ tarafına gelmiş, derin bir çizik bırakırken kızın nefesinin kesilmesine yol açmıştı.

Kız ne kadar çığlık atarsa, daha hiddetli vuruyordu.

Vurdum duymaz'ı oynuyordu.

Kız bayılana kadar aynı işleme devam etti adam.

Henüz 10 yaşındaki kızı ölesiye dövmüş, ardından hiçbir şey olmamış gibi kızın üzerini örtüp odadan çıkmıştı.

-Flashback and-

İzabel'in aklıma dolan anılarla huzursuzlaşırken boynuna görünmemesi için taktığı fular'ın altına götürdü elini.

Elini bir süre orada tuttuktan sonra bakışlarını yeniden Five'a çevirdi genç kız.

Bu sefer yumuşak bakıyordu.

Az önce ona babasını hatırlatan çocuk, şimdi yumuşak, şefkâtli bakıyordu.

"İzabel, sen neden birşey içmiyorsun? Garson götü kesmeye gelmedin buraya değil mi,hm? "

İzabel, Five'a kıkırdamış, ardından başını iki yana sallayıp dudak büzmüştü.

"Hayır, ama Klaus'a güzel popolu bir garson bulmazsam bana küseceğini söyledi."

Ardından Five'ın kulağına eğildi.

"Sanırım garson fantezisi seviyor!"

Geri çekilirken hafifçe kıkırdamıştı. Ardından söylediği şeyin normal anlamını anımsayınca anında kızaran yanakları, çok komik duruyordu.

"Ş..şey.. yani, öyle değil! Uf!"

Kız ayaklanmış, minik adımlarla ve kızaran yanakları ile kafe'nin çıkışına yönelmişti.

Kafede kimsenin olmamasını fırsat bilmişti Five. Kızın önüne ışınlanıp yanaklarını sıktı.

"Hey, utanacak birşey yok ha? Sen bilmeden söyledin, ve ben senin söylemek istediğin anlamı anladım. Ve, biliyor musun? Ben bir keresinde Luther'a kızıp herkesin içinde "Asıl Babacık Benim!" demiştim."

O söylediklerine kıkırdarken genç kız daha da kızarmıştı.

Kapıda her ne konuşuyorsa renkten renge giren İzabel'i farketmişti Diego.

Diego, ondan sıska ve küçük bedene yanaşıp kulağına eğildi ve bir eli ile Five ve İzabel'i gösterdi.

"Her ne konuşuyorlarsa, kız utançtan biraz sonra kaçacak. Ve, iddiaya varım ki Klaus, 2 aya kalmaz çıkmaya başlayacaklar."

Klaus, ona kıkırdarken yanağını Diego'nun omzuna yaslamıştı. Diego, şaşkınca ona baktı.

O, ona bir kedinin değmesinden bile nefret ederdi. Kardeşleri dâhil. Ama, nedense o an küçük çocuk neşesini bozmak istemedi karşısındaki çocuk gibi adamın.

Uhuuu, 1 günde 2 bölüüm atttıııııım! 4. Bölümü de atarım ben kesin Jdıwlşaşs pusuda bekleyin haa! Neyse neyse,

Kliego mu olsun,

Yoksa Dave ve Klaus mu karşılaşıp aşık olsun? (Sorry, şiplerini bilmiyorum..)

Hikayeyi beğendiyseniz vote vermeyi unutmayın, öpüldünüz!💕🥺

She is A Wolf Woman! || Number Eight || TUAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin