''Acı hissedilmeyi talep eder'' yaklaşık 25 dakikadır en sevdiğim kitabın son cümlesine bakıyordum.Doğrumu,yanlışmı olduğunu anlamak gerçekten çok zordu.Kendi hayatımı düşündüğümde,kesinlikle çok doğruydu.Ya diğer insanlar? diğerlerininde hayatları böylemiydi merak ediyordum.Kitapta Claire diye bir kızın hayatı vardı. Kızın yaşamı gayet iyiyken,ailesi bir anda iflas etmiş,maddi ve manevi herşeylerini kaybetmişlerdi.Calire intihar etmişti. Peki intihar etmek gerçekten bir çözümmüydü? diğer taraftada sorunlar devam ediyormuydu? eğer intihar bir çözüm değilse,neden hergün onlarca,hatta binlerce insan intihar ediyordu? intihar kesinlikle bir çözümdü. Korkakların kullanamayacağı bir çözüm.Ya da ben öyle sanıyordum. Telefonumdan gelen metal müzik sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım. Asmin aradığında özellikle metal çalıyordu.Aslında,metal müzikten nefret ederdim.Asmin zil sesi yapmak için zorla indirmişti.Çocukluk arkadaşım ve en yakınım omasa, kesinlikle sırf bu yüzden onunla ilişkimi kesebilirdim.Yavaşça,yataktan kalkıp telefon adoğru ilerledim.Telefonumu elime alamadan ismimi duydum.''Rüya!'' pencereme çarpan ufak taşla pencereye döndüm. Umarım birdahakine pencere kırılırdıda biraz akıllanırdı.Odam evin 2. kaındaydı,inmeye üşeniyordum. Pencereyi açıp evin anahtarlarını Asmin'e fırlattım. Boy aynasının karşısına geçtim. Ailemin ölümünden sonra çökmüştüm,benim ailem babamdı. Annem benim doğumumda öldüğü için onu hiç tanımamış,özlememiştim. Ama içimde anneme karşı hep bir vicdan azabı vardı,benim yüzümden ölmüştü nede olsa. Ama babam.. babam çok farklıydı. Hayattaki tek sığınağım babamdı,onu kaybetmeyi kabul edemiyordum. O herşeyin en iyisini hakkeden bir adamdı. O gün aklımdan çıkmıyordu,sabah her zamanki gibi kahvaltımızı yapmış, okul ve iş için yola çıkmıştık. Ama geç kaldığımız için babam acele ediyordu,ona sakin olmasını ve arabayı yavaş sürmesni önermiştim. Ama kabul etmedi. Ve çok hızlı gittiği için virajı alamayıp bir tıra çarptık. Ben kendime geldiğimde,babam ölmüştü. Ve son 2 aydır her gün aynı cümle kulağımda yankı yapıyordu. ''Babanı kaybettik...'' Aynadan kendime bakarken güldüm. Neşeli,hep gülen,hep mutlu olan Rüyadan geriye hiçbirşey kalmamıştı.Gözlerim,babamın çok sevdiği parıltısını yitirmişti. Babam hep,''Senin gözlerin yeşil ama,ben sende gökyüzü mavisini görüyorum kızım'' derdi.Gözlerimin maviliği artık yoktu,sadece yeşildiler.Saçlarım,canlılığını yitirmişti. Gözaltlarım mor,gözlerim hep kırmızıydı.16 yaşında,güzel,eğlenceli,arkadaşlarıyla takılmaya bayılan, hayvanları çok seven Rüya Harin Hazar tamamen bitmişti.Yerine hayattan bıkmış,ölmeyi dileyen Rüya gelmişti. Bunları düşünmeyi bırakıp kendimi toparladım,olabildiğince mutlu görünerek Asmin'in yanına gittim.Yanıma çıkmadan mutfağa uğramıştı,büyük ihtimalle bana sandviç yapıyordu. Doğru tahmin.Mutfak masasının üzerine oturup konuşmaya başladım;
''Asmi''
''Rüy''
''Canım yemek istemiyor'' kafasını işinden kaldırmadan omzunu 'banane' anlamında kaldırıp indirdi. Evet bu onun dilinde banane demekti.
''Asmi''
''Ne var?''
''Volganın doğum günü ne zamandı?'' bana doğru döndü. Yüzü uzaylı görmüş masum köylüye döndüğü için güldüm. Sonra ciddileşip ne olduğunu sordum. Duyduğum şeyle dehşete kapıldım,bugündü. En yakın arkadaşımızın doğum günü bugündü ve unutmuştuk. Saatin erken olduğuna şükrederek giyinmek için odama koşmaya başladım,Asminde peşimden geldi.1. biefef kuralı ; ''asla özel günleri unutma'', evet biefef kurallarımız vardı. Ama sadece Volga,Asmin,Aybala,Yastin ve benim için geçerliydi. Biz 5 çocukluk arkadaşıydık,aramıza kimseyi almaz her zaman 5imiz takılırdık. Hepimiz birbirimiz için çok değerliydik,bunu söylemesekte hepimiz biliyorduk.Dolabımı açıp rastgele bir elbise ve bir hırka alıp giyinmek için banyoya koştum. Odamda Asmin giyinecekti.Elimdekileri üstüme geçirip,saçlarımı salaş ördüm ve bir ruj sürüp banyodan çıktım. Asminde hazırdı,bizde orda buluşmak için 1 hafta önceden sözleştiğimiz kafeye gittik. Aybala ve Yastin çoktan gelmişti ama Volga ortalıkta yoktu,Aybalaya geç geleceğini haber veren bir mesaj attı. Bizde onu beklerken birşeyler içip sohbet ettik. Yarım saat sonra, arkasında başka bir çocukla içeri girdi. Hepimiz şaşırmıştık. 2 biefef kuralı ; ''asla aramıza başka birini alma''ydı. Volga sırıtarak yanımıza geldi,kolunu omzuma atıp konuştu,
''Bu yeni elemanımız Enes''