İzabel, gülümserken Klaus'un saçlarını örme işlemine devam etti.
"Hadi ama Klaus, kıpırdaşma da örgümü bitireyim!" Genç kızın yakınmasına Klaus ufak bir kahkaha atarken son 1 haftadır bu kız sayesinde ayık olduğu için minnettardı.
Aniden açık kapıda beliren süliet ile ikiside sıçrarken Five kıkırdıyordu.
"İzabel, gücünün ne olduğunu tam olarak biliyor musun?" İzabel, Five'ın söylediklerine omuz silkti.
"Hayır, sadece boynumdaki kolye parlayınca hırçınlaşıyorum gözlerimin rengi değişiyor." Five başını hafifçe sallamış, ardından mırıldanmıştı. "Onu kontrol edebiliyor musun?"
Genç kız Klaus'un örgüsünün ucuna toka bağlarken derin bir nefes verdi. "Bilmem, hiç denemedim. Ama genelde kızınca oluyor."
Klaus birden ayaklanınca Genç kız kaşlarını çatmış, ayakkabılarını ayağına geçirmeden peşinden koşmuştu.
"Klaus! Örgün bozulacak dur,dur! Ben, durdur onu!" Ben, İzabel'in bağırmalarına kıkırdarken oda Klaus'un peşinden koşmaya başlamıştı.
Resmen çocuk gibilerdi.
Klaus Vanya ile karşılaşınca duraksamış, ona gülümsemişti. Lâkin, arkasından gelen afacan kız onun sırtına atlayıp kafasına vurmuştu.
"Sen beni neden dinlemiyorsun, ha? Ha? Kızayım mı şimdi sana? Kızayım mı?"
"Five, lütfen al şu afacanı başımdan!" Five, kardeşini ikiletmeyip kızı belinden tutmuş, kendine doğru çekmişti. Neyse ki kız zayıf, güçsüz tatlı birşeydi.
Yada o öyle sanıyordu.
Genç kız Five'a kızmıştı. Neden Klaus'u dinliyordu ki?! Ne zaman kırmızılaşmaya başladığını bilmediği gözlerini Five'a çevirmişti.
Açık cam olmamasına rağmen salonda rüzgar esmesi normal miydi?
Five İzabel'i aniden bırakırken kızın hırladığını farketmişti.
"İzabel.. gücünün ne olduğunu bilmiyor musun gerçekten?" Kızı sakinleştirmek için ona doğru bir adım attı ve elini yanağına yerleştirdi.
Kızın gözleri eski hâline dönerken masum masum bakmaya başlamıştı aniden.
Sanki az önceki o değilmiş gibiydi.
1 saat kadar sonra;
İzabel gözlerini ovalayarak mutfaktan çıktı ve üzerini değiştirmek için odasına yöneldi. Daha doğrusu, Klaus'un odasına. Pekâlâ, genç kız oraya neredeyse yerleşmişti. Klaus'un onu kucağına alıp uyutması hoşuna gidiyordu.
Tabii, karşılığında Klaus'un saçlarını örüyordu.
1. KİŞİ AĞZINDAN,İZABEL.
Burnuma dolan yabancı koku kaşlarımı çatmama neden oldu. Bu koku da neyin nesiydi?
Hayır, önemli olan benim koku duyum neden bu kadar gelişmişti aniden?
Umursamadan çatık kaşlarımla ışığın açık olduğunu gördüğüm odaya ilerlemeye başladım.
Five?
Kaşlarım olabildiğince çatılmıştı. Kumral, omuzlarıma kadar gelen dalgalı saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırırken bileğimdeki yara acımaya başlamıştı. "Klaus'un uyarılarını dikkate almalıydım, Aptal İzabel.." diye geçirdim içimden.
Odaya yaklaştıkça kulağıma gelen inleme sesleri beni daha da meraklandırırken Five'ın inlemeleri nedeni ile yarası olabileceğini düşündüm. Korkmuştum çünkü o sürekli tek başına birşeyler yapmaya çalışan, ahmak ama tatlı biriydi.
Tamam, sadece bana tatlı davranıyordu!
Five ile ikisinin Odasının önüne geldiğimde tedirginlikle Aralık kapıdan bakışlarımı içeri gezdirdim.
İki çıplak beden beklemediğim için anlık olarak şaşkınlık geçti gözlerimden.
Olan biteni kavradığımda gördüklerimin etkisi ile midem bulanmıştı ilk önce.
Pekâlâ, her kıza bana davrandığı gibi davranıp yatağa mı atıyordu yoksa?
İğrençti.
Bana içten davranan tek kişi Klaus'tu. Five'ın beni kullanmaya çalışmış olabildiği gerçeği dudaklarımı büzdürürken yapmamam gereken birşey yaptım.
Ahmak gibi, yaralı ayağımla (kan aktığına emindim) koşmaya başladım.
Ona karşı birşey hissetmiyordum, bu kadar kısa bir sürede hoşlantı bile duymam imkânsızdı zaten.
Ben öyle biri değildim.
Nereye kadar koştuğum hakkında hiçbir fikrim yok. Ayağımın acısı şiddetlenene kadar koşmayı sürdürdüm. Bir süre sonra yere düştüm, sinirden. Ve tiksintiden.
"Siktiğimin çocuğu." diye mırıldandıktan sonra yere uzandım. Cebimden telefonumu çıkardıktan sonra Klaus'u arayıp beni almasını istedim.
Gece 4:37
"İzabel!" Kulağıma dolan şefkatli ses gülümsememe neden olurken bitkin bakışlarımı sesin geldiği yöne çevirdim. "Buraya nasıl geldin? Diego, ayağı kanıyor bunun! Ahmak kız, saatlerdir seni arıyoruz!"
Yüzümde beliren acı dolu gülümsemeyi fark edince bana tebessüm edip koltuk altlarımdan kavramış, ardından beni zorluklarla kucağına almaya çalışmıştı.
"Klaus, onu bile taşıyamıyor musun!? Ah, siz neredeyse aynı kilodasınız ve bu normal biraz.. Klaus, biraz daha yemelisin." Pekâlâ, Diego ve Klaus'u shiplemiştim.
AMA ÇOK TATLIYDILAR!
aklımda beliren şeyler tebessümümü genişletilen Diego dayanamayıp beni kucağına alıp arka koltuğa bırakmıştı. Daha sonrası yok.. karanlık.
Sabah 9:01, 3. Kişi ağzından.
Klaus telaşla İzabelin başında dikilirken Five olanlardan habersiz, dün geceki kızı uğurluyordu yeni yeni.
Hadi ama, İzabeli buraya getirmek onun fikriydi? Şimdi ise sikini tatmin etmek için kızla ilgilenmiyordu.
"Ne oluyor, neden herkes burada?" Klaus endişeli ve kızgın gözlerini Five'a dikmiş, aniden çıkışmıştı. "Bu kızı buraya getirmek senin fikrindi, ve dün gece nerede olduğunu bilemeyecek kadar ilgisiz ve gereksizsin Five!!"
Diego onu durdurmamıştı bu sefer. Haklıydı çünkü. Five istedi diye getirmişlerdi onu buraya. Ama şimdi.. bakmıyordu bile. "Sikini tutup kızla ilgilenseydin.." Klaus dolu gözlerini elinin tersiyle sildi. "Şimdi bir ayağı olabilirdi!"
Five şokla Klaus'a bakarken Diego kendini sıkmaya başladı.
Klaus'un attığı yalana gülemezdi, Five'ın tepkisini çok merak ediyordu.
Five anında yatağın önüne ışınlanırken korkakça kaldırmaya başladı örtüyü.
"Klaus, Ebeni sikeyim! Kahretsin.. kalbime inecekti!"
Herkes kahkaha atarken genç kız yavaşça gözlerini aralamaya başlamıştı.
BEN GELDİM GUYYSSS! EVET ÇOK UZUN SÜRE OLDU AMA BUGÜN 2-3 BÖLÜM ATMAYI DÜŞÜNÜYORUM VE SHİFTİNG DENİYORUUUUUM✌🏻 sanki berbatlaştırmışım gibi geliyor bana ama neyse.. YORUM ATIP VOTE VERMEYİ UNUTMAYIN BEBETOLAR♥️♥️

ŞİMDİ OKUDUĞUN
She is A Wolf Woman! || Number Eight || TUA
FanfictionŞimdi durun ve düşünün. Bir Kurt kadınsınız. Ama aynı zamanda hava, su, toprak ve ateş size itaat ediyor. Ruh halinize göre hava durumu değişiyor. 35 derece bir havada kar yağdırabiliyorsunuz, kar yağarken gökkuşağı çıkarabiliyorsunuz. Tabii, bunlar...