~🎶Seven nation army, Ituana~
Bir gece rüyamda Dünya'yı gördüm.
Kalbimde başlayan yıldızların toplanıp ateşe verilmesinden sonra gözlerimde belirmişti ve kafamın içinden bir ses bana oranın Dünya olduğunu söylemişti. İlk başta algılaması garipti çünkü şu anda sayamayacağım kadar mücadele, karmaşa ve farklı ruhların bir arada olduğu, hatta bazı canlıların konuşabildiği ama hepsinin sesinin duyulmadığı değişik bir evrendi burası.
Başlarda garipti çünkü yaşadığım aleme hiç benzemiyordu ve bu beni geriyordu, yeni şeylerden hep kaçan birisi olmuştum. Hala rüyada olduğumu biliyordum ama bir anlığına, sanki zamanı bükebilirmişim gibi ışığın içinden geçtim ve ben bir çiçek olarak uyanacağımı hayal kurarken, bir insan bedeninde uyandım. Uçabilen bir insan bedeniydi ama ruhum zamanla bu bedenin ayaklanacağını bana söyledi.
Bir gece rüyamda Dünya'yı gördüm Tanrım ama aynı anda hem bu kadar güzel hem de bu kadar çirkin bir şey göreceğimi hiç düşünmemiştim. Neyin Dünya'yı böylesine çirkinleştirdiğini anlayamamıştım.
İlk rüyamda bir dağdaydım, sakince ormanların içinden süzülüyor, güneşin tenimi ısırmasına izin veriyordum. Yanından geçtiğim canlılar beni görmüyordu ama önemli değildi, yanlarından geçerken ben onlar için bir hiçtim. Buraya sadece gezmek için gelmiş olmalıyım, diye düşündüm. Bir amacım olmasına gerek yoktu ki. Bu sadece rüyaydı.
Ruh formunda gezerken kendimi özgür hissettim. Kalbimin içinden nehirler akıyor gibiydi.
"Gerçekten öyle midir? Ya burası gerçek değilse?"
Soruyu sorduktan birkaç saniye sonra bunun umurumda olmadığını düşünmeden edemedim. Tek umurumda olan şey şu an ve hissettiklerimdi.
Dağın tepesinde uyuklayan koyu renkli ayıyı gördüğümde yanına daha da yaklaştım. Karnını açmış, uzanıyordu. Gökyüzüne baktığımda gezegeni gördüm. Aklıma 'Güneş' kelimesi geldi ama nedenini bilmiyordum. Kulağımda kuş cıvıltıları varken, etrafımda ağaçlar yukarıya doğru yükselirken perspektifimi yeniden ayıya çevirdim ve Güneş'in tenini ısıttığını ve ayının da bundan hoşlandığını anladım.
Gülümsemeden edemedim. Dünya'da doğanın sağlıkla yeşerdiği taraf huzurla doluydu.
Ama gerçekle hayali ayırt edebiliyordum, burası gerçekti. Burada zaman geçirdikçe, uyandığımda her günümü geçirdiğim alemin gerçekliğinden emin olamayabilirdim.
"Abla?" Arkadan sesler duymaya başladım, hem konuşmalar hem de ayak sesleri. Dünya'dan kopmaya başladığım hissine kapıldım. Bırakmak istemedim. Bu huzurla dolu ormanlık alandan gideceğim düşüncesi kalbimi acıyla doldurdu. Buradaki işim daha bitmedi, sanki içeride birisi kalmış da ondan koparılıyormuşum gibi kalbimde fırtınalar kopmaya başladı. Huzur, kulaklarımdaki sesle aniden kayboldu. "Abla, uyansana... Anne!" Ayak sesleri daha da yakınıma gelmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZ TOZU
FantasíaHer uykunuz sevdiğiniz kişiye söylediğiniz bir elveda olsaydı son gününüzü nasıl geçirirdiniz? Safir Soykan, gözlerini açtığında bilmediği bir evrende buldu kendini. Kendine temiz bir sayfa açabileceğini düşünürken, rüyalarıyla geldiği bu evrene bi...