-Anlamsız bir müzik duyuyorum..Ve kendimi suyun dizlerime kadar dans ettiği bir gölün ortasında buluyorum..Ahh! Tanrım en sevdiğim pantolon! Paçaları sıvamalıydım..Şaşkın bakışlarla neler olduğunu anlamaya çalışırken bir an arkamı dönüyorum,uzaklarda yemyeşil bir vadi..Ağaçlar, çiçekler..Burası cennet mi ?
Sanırım önüme dönme vakti geldi..İşte o an..Hazır bir,iki,üç..Ve yine karşımda..Kocaman sevimli gözleri büyük bir aşkla bana bakıyor.. Neden hiç konuşmuyorsun be güzelim! Güzelim dediğime bakmayın..Karşımda dünya yakışıklısı bir erkek duruyor..İşin komik tarafı bende erkeğim..Aslında komik değil,hemde hiç.Fakat heteroseksüel olduğum gerçeğini düşünürsek biraz karmaşık..O hala karşımda bana bakıyor öylece,benim aklimdan amansızca bunlar geçerken..İşin ilginç kısmı ona aşıkmışım gibi hissediyorum..Ona bakarken yüregimde bir volkan, bir arzu, bir hasret,şehvet..Ayni anda hem soğuk hem de sıcak..Anlatılmazdı..Sonra yine aynı şey oluyor..Eli belimde,elim boynunda..Ve usulca gelen müzikte tutkuyla dans ediyoruz..Yemyeşil gölün tam ortasinda,gözlerimiz birbirlerinden hiç kopmadan..Dudaklarımız yavaşça yaklaşıyor ve sonunda değdiğinde..Anneeee bağırma tamam uyandım!!
Okul vakti..Her sabah erkenden kalkıp şu berbat okula gitmek gibi bir işkence tanımıyorum..Kalemler burdaa şu defteri alalım..Hazırım..Cem çok uysal bir çocuktu..Kendi halinde kimseye bir zararı olmazdı.Sabahları okula gitmekten nefret eder,akşama kadar odasında müzik dinlemeyi yeğlerdi..Tabii ki ufak karakalem defteri ile..Sizlere ondan biraz bahsedeyim..Cem 1,72 civarlarında çok da zayıf olmayan beyaz tenli kahverengi gözlü bir lise ögrencisiydi..Düz, açık kahverengi saçları vardı..Abartılacak bir yakışıklılığı olmadığı gibi o sevimli bir çocuktu.Her sabah okul vakti geldiğinde çekmecesinden vazgeçemediği kapşonlu ceketlerinden birini seçip annesinin hazırladıği sandviçi mutfaktan hızlıca alır okulun yolunu tutardı.Hayat onun için klasikti.Bu klasik hayatında yapabildiği en iyi şey kulağında müzik,kapşonu geçirip okula yürümekti.Sınıfında onunla pek konuşan olmazdı.Bu sevimli suratına rağmen çekingen ve gerekmedikçe kimseyle konusmayarak sert bir çizgi çizmişti.Yinede arkadaşları onu severdi.Tabii o da öyle..İşte Cem böyle biriydi..Hikayemizi de çoğunlukla onun ağzından dinleyeceğiz..
-Kulaklarımda 'make me wanna die' çalarken yürüdüğümde sanki daha iyi hissediyordum..Etrafıma şapşalca bakınırken birden yağmur yağmaya başlamış ve ben kılımı dahi kıpırdatmadan yürümeye devam ediyorum..Çünkü yağmuru seviyorum..Sevdiğim nadir şeylerden biri sanırım..Bence yağmur, yukarıdaki milyon tane küçük perinin ozon deliğinden aşağı kovalarca suyu boca etmesinden geliyor..Evet güldüm..Şuanda güldüm..Çünkü düşünmesi bile eğlenceli..Hadi amaa...
Okula vardığında Cem'in içini kötü bir his sarmıştı..Yağmur hızlanmış gök gürültüleri okul bahçesindeki arabaların alarmını hunharca öttürüyordu..Cem o an sanki bir çok sesi aynı anda algılayabiliyordu ve bu onun için berbat bir kafa gürültüsüydü..Bir an durdu..
-Aman tanrım beynimin o an nasıl sızladığını anlatamam..Bu keşke bir kurt adamın dönüşüm geçirme aşamalarından biri yada bir vampirin vampir olduğunu keşfedeceği o an olsaydı..Ne diyorum ben..Evet bir kaç bölüm "Vampir Günlükleri' izlemiştim..Her neyse, bir anda yağmur sesi dışında bütün o kafa tırmalayıcı sesler susmuştu..Gözüm birden yükselmiş yağmur suyunun botlarımın yarısına kadar uzandığına çarptı.Hafif bir müzik sesinin geldiğini duyduğumda cebime tıkıştırıp beceremediğim kulaklıklarımı gördüm.Aylardır müzik çalarımın bir köşesinde unutulan o romantik parça çalıyordu..O anda bir kuş tamda kafamın üzerinden teyet geçip gittiğinde arkama dönüp ona baktım.Bu sahne bana sabah gördüğüm rüyanın yeşillikli vadisinin günümüz binalarının arasındaki versiyonu olduğunu anımsattı.Aman ne romantikti..Yine de önümü döndüğümde ne ile karşılaşacağımı merak ederek derin bir nefesle yüzümü çevirdim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜYALAR SERİSİ-ESİR
RomanceKaranlığa esir olmuş bir gencin rüyaları,onun için belki de tek çıkış yoludur..