...
Bir varmış bir yokmuş, kocaman şehirde kendini yalnız hisseden küçük bir kız varmış. Bu kıza artık her yer küçük gelir olmuş. Ne yapacağını bilmeden yatağında oturuyormuş. O sırada telefonuna bir mesaj gelmiş. Mesajın kimden olduğunu çok merak etmiş. Hiç arkadaşı yokmuş, okula gitmiyormuş, evde eğitim alıyormuş. Bu yüzdende telefonundan sadece anne babası şoförü ve dadısı kayıtlıymış. Onlardan mesaj gelmeyeceğini biliyormuş çünkü eğer bir şey olursa dadısının direk gelip haber vereceğini bilyormuş. Telefonunu eline almış. Bilinmeyen bir numara. Kücük kız çok sevinmiş ama mesaja bakmadan sevinmesi biraz kötü olmuş. Mesajı açtığında küçük kız şoktan donmuş kalmış.Mesajda
"Bu gün birsinin doğum günü ve sen o kişiyi çoktan unutmuşsun. Adice.. " yazıyormuş. Küçük kız çığlıklar atarak ağlamaya başlamış. Saçlarını yoluyormuş. Annesi ve babası evdeki herkes hatta endişeyle küçük kızın odasına koşmuşlar. İçeri girdiklerinde babası küçük kızı durdurmaya çalışırken kız daha da deliriyormuş. Annesi bir anda kızına sımsıkı sarılmış, bu sarılmanın onu durduracağına inanmış. Ve küçük kız gerçektende sakinleşmiş. Annesi kızına teselliler verirken kız kendine gelmiş, sakince nefes alıp vermiş. Annesi küçük kızı tam anlamıyla sakinleşince neler olduğunu sormuş. Herkes kızn agzindan cikacak olan cevabı merakla bekliyormuş. Kız söyleyip söylemekte tereddüt etmiş. Kararını vermiş ve ailesine soylememiş. Onun yerine kabus gördüğünü söyleyip yalan söylemiş. Kücük kıza inanmamis annesi ve babası. Eğer küçük kız doğruyu söylerse herkesin ona katil ve deli gözüyle bakacaklarini biliyormuş. Annesiyle babası daha çok üstelemiş. Ama küçük kız hic bir şey dememiş. Annesi babası evdeki herkes odadan çıkmış. Kız yine yalnız kalmış. Kız düşündükçe kalbi hızlanıyormuş. Kızın aklına bir fikir gelmiş. Sonuçta ona mesaj atan kişiyi araştırması için evin dışına cıkması gerekiyormuş. Doğum gününü unuttuğu arkadaşının
nasıl yaşadığını öğrenmesi gerekiyordu. küçük kız annesinin ve babasının yanina gidip onlara okula gitmek istediğini söylemiş. Ama yatılı bir okul. Gitmek istediği okul o arkadaşının olduğu anıların yeriymiş. Annesi ve babası düşünmüşler ilk karşı çıkmışlar bu fikre. Sonra kızlarının belki de yalnızlıktan boyle olduğunu düşünmüşler. Ve o okula yollamaya karar vermişler. Küçük kıza göre bu doğru bir karar gibi görünüyordu. Kendi gölgesini asla bulamayacağı ama Gölgelerin Hırsızını arayacağı, büyük bir maceraya başladığının kararıydı. Kime göre doğru tartışılır?
Belki de kendi gölgesinde yaşıyordur bu kişi...
.
.
.
.
.
Umarım beğenirsiniz.