''Merhaba Michael''
Ringe girdiği an ukala tavırlarla kendisine karşı konuşmaya başlayan adama karşı tavırları gayet netti. Onun karşısında asla eski Yibo olamazdı.
''Hala aynı ukala tavırlar Michael. Hiç değişmemişsin.''
Adama doğru yürürken oda Yibo'ya doğru yürümüş, gözlerini onun irislerinden bir an olsun ayırmamıştı.
''Evet değişmedim ama görüyorum ki sen çok değişmişsin Wang Yibo.''
Kendinden emin tavırlarla konuşması iyice sinirlerini bozarken, yüksek sesle kahkaha atması kafesin etrafında toplanmış insanların şaşkınlıkla ona bakmasına neden olmuştu.
''Değişmek zorunda kaldım diyelim. Siktiğim bilmiş tavırlarını kendine sakla Michael. Onlarla ilgilenmiyorum.''
Geri sayım ilerlerken pozisyonlarını almış, hakemin maçı başlatmasını bekliyorlardı.
''Üç''
''İki''
''Bir''
Ardından gelen gong sesi kulaklarında çınlamaya neden olsada aldırış etmeden başlamışlardı maça. Wang Yibo her zaman uyguladığı taktiği uygulamayı düşünüyordu. Her ne kadar onun hareketlerinin,yapabileceklerinin farkında olsa da aradan geçen zamanda nasıl kendini geliştirdiyse, Michael'da kendini geliştirmişti.
''Hala aynı şekilde mi dövüşüyorsun Yibo?''
Kışkırtıcı konuşmalarına başlamış, arada tek kaşını kaldırarak Yibo'nun dikkatini dağıtmaya çalışıyordu.
''Çok konuşuyorsun Michael. Siktiğimin maçına konuşmaya mı geldin yoksa dövüşmeye mi?''
Histerik gülüşü dudaklarının kenarına yayılırken, adamın onun dikkatini dağıtamayacağını anlamasını sağlamaya çalışıyordu.Her ne kadar kalbi göğüs kafesinden çıkıp gidecekmiş gibi hızlı hızlı atsada da, ona belli etmemek için elinden gelenin fazlasını yapmaktan başka çaresi yoktu.
Yumruklar havada uçuşup,tekmeler karın boşluğuna yerleşirken ikiside var gücüyle birbirlerine saldırmaya başlamıştı. Wang Yibo ona dövüş konusunda ne kadar iyi olduğunu kanıtlamıştı. İlk raundu önde götürüyor, onun yaptığı hataları ona farkettirmeden dikkatlice inceliyordu.
''Wang Yibo gözlerin yaptığım hatalara değil bana baksın.''
Kurnazdı. Bu adam zekasını,dikkatini başka şeylere verseydi mutlaka şuan meslek konusunda çok daha önemli yerlere gelebilirdi ama her zaman ki gibi piçliği seçmişti. Davranışları, karakteri tamamen boktan farksızdı.
Atağa geçen Michael bir anda onun dikkatinin dağıldığını farketmişti. Gözlerinin odağının kendine değilde başka bir yere saniyelikte olsa kaydığını görmesi yüzünde oluşan gülümsemeyi arttırmıştı. O tarafa bakmak için odaklarını kaydırırken ilk raundun bitiş gongunun çalmasıyla maç bitmiş, köşelerine çekilmişti.
Wang Yibo'nun ara ara o tarafa baktığını görmüş, ardından göz odağını takip ederek kime baktığını anlamaya çalışıyordu. Gözlerinin tek bir yere sabit olduğunu gördüğü an o tarafa dönüp baktığında onu görmüştü. Onun gözlerinin içine baktığını.
Xiao Zhan yüzündeki gülümsemeyle ona ''harikasın'' diye dudaklarıyla sessizce konuşurken, Michael bir anda Yibo'nun yüzüne bakmıştı. Dudaklarının kenarının kıvrıldığını gördüğü an avına sinsi sinsi yaklaşan yılan gibi uzaktan onu izleyip, zamanı geldiğinde son hamlesini yapmak için zaman kolluyordu.