Bayraklı Sahil, 20.15
Nur, Oyi ile incelemelere devam ederken; Emir Başkomiser, meraklı kalabalık ile tanıkları ayrıştırmaya çalışıyordu. Elindeki oltu taşı tesbihiyle boşluğa işaret ederek, yüksek sesle: "Neler olduğunu bilenler hemen ayrılsın şuraya!"İlk başta ister istemez, çekimser tavırlarıyla liseli genç kız öne çıktı. Ürkek sesle: "Bben, ben gördüm, Amir'im!"
Genç kıza gözlerini kısarak bakan Emir Başkomiser, babacan sesle: "Ne gördün, bize de anlatır mısın kızım?"
Genç kız, donuklaşan sesiyle: "Önce herkes gibi rahat hareketlerle geldi. Etrafına bakındı ve ve.. halıya sarılı birşey koydu. Sonra, sonra hızlı adımlarla ortadan kayboldu. Bben de merak ettim ve halının yanına gittim, birden Emir Başkomiser'in göğsüne yaslanarak ağlayan genç kız, olayın şokundan olsa gerek, Amir'im!.. Amir'im, o.. o çok kötüydü!" Diye tekrar ediyordu.
Emir Başkomiser, sakinleştirici o babacan sesiyle: "Tamam kızım, tamam! Bu kadarı bize yeterli.. Bu arada ismin neydi senin?
Hıçkırıklara boğulan genç kız, gözyaşlarını silerken: "İsmim.. Hayat.. Berna Hayat.. Amir'im!"Bunları söylerken Emir Başkomiser'in hâlâ kulakları uğulduyordu. Sadece duyduğu ses, az önce konuştuğu kızın hıçkırıkları ve uzaklarda birşeyler ararcasına gözleriydi. Yutkunarak: "..ifade verdiğine dair tutanağı imzala. Sonra resmiler seni evine bıraksınlar, oldu mu?"
Rıza'nın dokunmasıyla kendine gelen Emir Başkomiser, birden Rıza'ya çıkışarak: "Niye bırakmadın la kızı?"
Rıza, haklı şaşkınlığını cümleye dökmüştü: "Amir'im, söylediğiniz emir üzerine kızı gönderdim ama.. Ama siz!.. 5 dakikadır aynı cümleyi tekrar ediyorsunuz!!!"
Emir Başkomiser'e cevap hakkı doğmuştu. O esnada "AMİR'İM!" sesiyle irkildiler. Emir Başkomiser ile Rıza, cesedin bulunduğu yere gittiler. Nitril eldivenle, Nur'un gösterdiği delile ilgi ile bakıyorlardı. Emir, merak ile şaşkınlığı iki kelimeye sığdırarak: "Mermi mi? demişti.
Evet, olay yerinde kovan bulmak normaldi ama dolu kovan! İşte bu, beklenemezdi. Emir Başkomiser kaldığı yerden devam ederek, ne şimdi bu?"
Dikkatle delil poşetine katan Nur'dan cevap gecikmedi: "9mm çapında, luger cinsi.. Muhtemelen parabellum ama balistikte anlaşılır! Birde üzerinde arapça yazı var أمير المشرف diye.. Ayrıca maktulün üzerinde herhangi bir kurşun girişi veya çıkışı görünmüyor. Ölüm sebebi, soluk nefesine uygulanan baskı yani boğulma! Yani kurban bir yerde boğuldu sonra buraya bırakıldı."
Keyifsizce kirli sakalını sıvazladı. Emir Başkomiser, gülümseyerek: "Şu kovan.. Bana bir misafir var desene.."
Emir Başkomiser'in son cümlesine, Rıza ve Nur gözlerini faltaşı gibi açarak tepkilerini göstermişlerdi.
Işıkkent Polis Şehitliği/Bornova
Genç adam, yeni defnedilmiş bir kabir başında öylece dikilmiş, gözlerinden süzülen yaşlar, sesini etkilemiş olacak, kısık sesle: "Sinem.. Bak, ben geldim.. Arıza! Hani şu düğününe gelmeyen, cenazende tek damla gözyaşı dökmeyen Yunus! Akan yaşları sağ elinin tersiyle silerek, o piçi yakaladım ama işler arap saçına döndü ve sen yoksun! Sen olmadıkça ben, zorlanıyorum..
Etrafa bakınarak kendini toparlayan Yunus, aynı ses tonuyla, Sana yemin ederim ki, BİTİRECEĞİM BU İŞİ! Gülümseyerek, biliyor musun ikiniz, Berkay'la, çok yakışıyor.. o esnada gözüne ilişen çekirdeği, cebinden çıkardığı nitril eldivenle alıp, delil torbasına kattı. Bu kovanda neyin nesi, Karadul? Kim koyd.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜLER İÇİN (Tamamlandı)
Acción"Ölüm, sadece bir başlangıçtır" Eğer buna inanıyorsan, 'Bir şeyi saklamanın en iyi yolu, onu, herkesin göreceği yere koymak' olduğunu kabul edeceksin... Sir A.C. Doyle *Mesleği ile ailesi arasında yaşayan ama aldığı cezalar nedeniyle yükselemeyen;...