Korku, insanın aldığı kararları akıl maskesinin ardından yöneten oldukça güçlü bir duyguydu. Bizi sokacaklarından korktuğumuz için yılan gördüğümüz yerde yolumuzu değiştiriyor, ayağımızın kayıp düşeceğimizden korktuğumuz için uçurumlardan uzak duruyorduk. Sevdiklerimizi kaybetmekten korktuğumuzda ise işler çok daha karmaşık bir hâl alıyordu; yalan söylemek gibi yapmamamız gereken şeyleri yapıyor, bizi terk etmesinler diye olmadığımız insanlar gibi davranıyorduk.
Oysa hatanın büyüğü de burada başlıyordu.
Kubilay'ın kazayı anlattığı geceden beri geçen bir haftada, Timuçin onu saran korku ile nasıl başa çıkacağını bilemez bir hâl almıştı. Kubilay'ın kara gözlerine tedirgince bakıp "Bir gün Sezen'le çarpışan kişi karşına çıksa ne yapardın?" diye sormuş, aldığı cevap içinde beliren korku ateşini avuç avuç benzin atılmış gibi harlamıştı.
Kubilay ciddi bir bakışla yeşillerine bakmış, "Bilmiyorum ama sakin sakin karşıma alıp, geçmiş olsun birader, diyemem herhâlde." demişti. Bu yüzden bir haftadır Timuçin ne zaman Kubilay ile yan yana olsa elini ayağını nereye koyacağını bilemiyor, konuşkan biri olduğu hâlde yanlış bir şey söylerim diye ağzını açmaya bile çekiniyordu ama susarsa o zaman Kubilay'a bir şeylerin ters gittiğini düşündüreceğini bildiği için çenesini kapatamıyordu da. İçine düştüğü kaosu esmer sevdiğine belli etmemeye çalışmak zannettiğinden daha yorucuydu.
Kazayı anlattığı geceden sonra Kubilay'ın göğsünden çıkıp dağılan kara bulutlar, bu kez Timuçin'in göğsünde toplanmaya başlamıştı.
Belki benim karıştığım kaza değildir, diye umduğu her anda esmerin dudaklarından çıkan kelimelerle umudu parça parça bölünüp yok oluyordu. Fakat asıl vurucu darbeyi, Kubilay'ın verdiği bebek detayı hatırına her düştüğünde yiyordu.
Beş yıl önce karnı burnundayken kendisini ziyarete gelmeye karar veren kız kardeşinin doğum sancısı tutunca onu hastaneye yetiştirmeye çalışırken yaptığı kaza ile Kubilay'ın anlattıkları birbirini tutuyordu. Kazanın yeri, saati, oluş biçimi...
Gerçi Timuçin Kubilay'a sadece zor bir doğum olduğunu söylemiş, yeğeninin nasıl doğduğunu anlatmamıştı. Ancak kendisinin de Sezen'in de beş yıl önce kaza geçirmesine tesadüf deyip geçebilse de Kubilay'ın, bebeğin kazanın ardından ambulansta dünyaya geldiğini söylemesi ve yeğeninin de bu şekilde doğması tesadüf diyemeyeceği bir ayrıntıydı. Kaç bebek böyle geliyordu ki dünyaya?
Kubilay'ın kendi acısını hafifletmeye dalıp onun geçirdiği kazayla ilgili bir şey sormaması iyi olmuştu. Çünkü Timuçin'in, onun kara gözlerine bakıp "Sevdiğini senden ben aldım." diyecek cesareti yoktu. Her gerçek bir gün ortaya çıkardı ve Kubilay'ın, eski sevgilisinin ölümüne neden olan kazaya karışanın yeni sevgilisi olduğu gerçeğini öğrendiğinde vereceği tepkiyi düşünmek, korkularını büyütüyordu.
Ama öte yandan, o da bile isteye çarpmamıştı ki Sezen'in arabasına! Frene basacak kadar zamanı bile olmamıştı ki! Her şey sadece bir saniye içinde olup bitmişti, gözlerini açtığında kendisi başka, doğumu çoktan başlamış kardeşi başka bir ambulansa bindiriliyordu.
Geceleri bir damla uykuya hasret geçerken alnına yazılan kadere boyun mu eğmesi yoksa isyan mı etmesi gerektiğini bilmiyordu. Kubilay'a söylese... Böylesine ağır bir yükün altından beraber kalkabilmelerinin imkânı yoktu, ikisini bekleyen son mutlak bir ayrılık olacaktı, biliyordu. Ama onu bu kadar çok severken Kubilay'dan bir an bile ayrı kalmaya dayanamayacağını da biliyordu.
Kubilay'ı kaybetmekten korktuğu için değil miydi sarhoş sevişmelerinden sonra ondan kaçması? Şansı vardı ki Kubilay da onu sevdiği için korktuğu başına gelmemişti. Oysa şimdi ağzını gerçeklere açtığı anda kendi elleriyle sevdiğini kendinden uzaklaştıracaktı, biliyordu. Ama söylemezse... Gittiği yere kadar bu sırrı götürebilirse...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sezenler Olmuş | bxb |
General FictionBeş yıl önce bir trafik kazasında sevgilisini kaybeden Kubilay, yüreğindeki acılar eşliğinde kenar bir mahallede sıradan hayatına devam etmeye çalışmaktadır. Bir yaz günü oturduğu apartmana taşınan yeni komşusu Timuçin ile tek ortak noktaları yürekl...