Selam güzellerim~
Tatlı bir şarkı bırakıyorum buraya, keyifle okumanız dileğiyle 🎈
🎧 Joseph O'Brien - We Could Build A House
🐾
Sevgi parça parça meydana getirilen bir duyguyken bir anda yok olması akıl alır bir olay mıydı? İnsanlığımızca büyük ve yüce gösterilen bu soyut kavramı küçümsemek elbette suçtu. Ya da hor görmek... Ama bu derece acı verdiğinde ondan uzaklaşmak da bu kurallara aykırı bir şey miydi?
Taehyung'a kısa sürede beslediğim bu sevgi bir anda ortadan kaybolamazdı. Kaybolsun istemezdim. Ama Taehyung'un bu yanlış anlaşılmaya bu derece kötü bir tepki vermesini de istemezdim. Kalbim belki de bu yüzden çok acıyordu. Yunho amca için kendisini yiyip biteren benliğimi Taehyung güzel ve sıcak sevgisiyle sarıp sarmalar gibi hissetmiştim. Ama o benim diyeceklerimi bile dinlemeden beni hor görüp, üzüleceğimi düşünmeden tüm o iğrenç şeyleri söyleyebilmişti.
Gerçekten kalbim acıyordu. Sanki birisi oraya sürekli sıcak demir basıyordu. Tanzikli suyla orayı parçalıyor, tüm nefretini kusmak istermiş gibi deşiyordu.
O en azından beni dinlemeliydi.
Geldiğim boş parkta oturduğum banka elimden geldiğince sinmiştim. Titreyren sokak lambası ve yaprakları tarafındann terk edilmiş tüm o ağaçlar belki başka bir zamanda olsak bana çok güzel gelebilirdi ama şuan onlardan bile nefret ediyordum.
Sızlayan alnım için ne yapmam gerektiği bilmiyordum. Başımdan aşağı süzülen kanlar yüzümde çoktan kurumuştu. Hala usul usul aksa da bunu bile önemseyecek durumda olmadığımı biliyordum. Boş sokakta bir insanın dahi geçmemesi içimi biraz daha rahatlıyordu. Çünkü daha ne kadar sessiz sedasız bir şekilde ağlamaya dayanabileceğimi bilmiyordum. Bağırarak ağlamak istesem de her an sokaktan geçecek olan birinin dikkatini çekmek istemiyordum.
Ama elbette bu isteğim kendini sonsuza dek koruyamazdı. 1 saatlik dayanmadan sonra kendisini koyveren gözyaşlarım, sesli olduğunu umursamadan özgür bir şekilde ağzımdan çıkan hıçkırıklarımla buluşmuştu.
Sanırım gerçekten hayatımdaki en kötü gün buydu. Öyle ki ne ara 3 saat boyunca o bankta oturduğumu anlamamıştım. Ancak montumun cebinde titreyen cep telefonumu elime aldığımda ve üst kısımda yazan 'Annem' yazısını gördüğümde vaktin ne denli hızlı aktığını anlamıştım.
Eğer bu saatlerde evde olmazsam annem benim Yunho amcada olduğumu düşünür ve çok endişelenmezdi. Çünkü annem biliyordu ki, ben onu endişelendirecek bir şey yapmazdım. Ama neden şuan beni arıyordu?
Derin bir nefes almış ve birkaç kez boğazımı temizleyerek sesimin normal çıkması için çabalamıştım. Aramayı cevaplayarak telefonu kulağıma götürmüş ve normal tutmaya çalıştığım ses tonumla konuşmaya başlamıştım.
"Alo? Anne?"
Karşı taraftaki sesten bir cevap alamayınca başta telefonu yanlışlıkla sessize aldığımı düşünmüş ve ekranı kulağımdan çekerek kontrol etmiştim. Ama telefon gayet de normal moddaydı.
Arayan Taehyung olabilir miydi? O kadar hakaret ettikten sonra beni aramış olabilir miydi? Eve geldiğimde şişmiş gözlerimi gördüğü, berbat ses tonumu duyduğu halde bunu umursamayarak içindeki nefreti bana kusarken endişelenmemişti de şimdi mi endişeleniyordu?
"Alo?"
Bir kez daha cevap alamadığımda hattın diğer tarafındaki kişinin kesinlikle o olduğunda karar kılmıştım. Diyecek bir şey mi bulamıyordu? Tamam bu muhtemel bir şeydi? Belki de bu melankoli anımda düzgün bir şekilde düşünemeyip onun benim için endişelenmediğini kafamda kurmuştum. Endişelenmeseydi ne diye kolumdan yaralandığımda orayı tedavi etmek için çabalamıştı? Ne diye sınavdan kalacağımı düşünerek üzüleceğimi bildiğinden bana yardım etmişti? Neden benim için değerli olan o ağaç evi tamir etmişti?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay Melark // Vmin
Novela JuvenilJimin, büyükannesi ve büyükbabasının yeni taşındığı evlerinde bulduğu oyuncak ayıyla büyümüştü. Onunla yemiş, onunla içmiş, üzüldüğünde veya sevindiğinde ilk ona anlatmıştı her şeyi. Fakat Jimin bilemezdi ki bir gün, tam Melark'tan vazgeçerken onun...