Çocuk yine aynı bakışları taşıyordu gözlerinde. Alaycı, küçümser ve ben harikayım... Direk bana odaklandığı için bende bakışlarımı kaçırmadan ona bakıyordum. Hayattaki saçma prensiplerimden birisi daha.. ''Birisi dik dik sana bakıyorsa sende ona bak ve asla ilk gözlerini kaçıran sen olma!'' Tabi bu kural Kutan'da çok işlemiyordu ama bunu es geçebilirdik bence. Kutan dikkatli bir şekilde bir yere baktığımı fark edince o da kafasına çevirdi ve gözleri o çocuğu buldu.
''Orospu çocuğu'' diye bir küfür salıverdı ağzından.
Gözlerini o korktuğum haline bürümüş, sinirden o muhteşem hatları gerilmişti. Bu sırada hala aramızdaki arabalar var gücüyle kornaya basıyorlardı.
''Nasılsın Kutan?'' dedi karşı arabadan çocuk bizden tarafdaki cama doğru kafasını uzatarak Sesindeki imalı aptal tını kendini fazla belli ediyordu. Birbirlerini sevmedikleri çok aşikardı.
''Benimle konuşabileceğin kanısına nerden vardın?'' dedi Kutan. Bana karşı böyle bir ton kullasaydı kendimi dünyanın en değersiz insanı hissederdim galiba. Ses tonu fazla aşağılayıcıydı çünkü.
''Demek o son olaydan beri hala kızgınsın bana.'' karşıdaki çocuğunsa bunu çok fazla taktığı söylenemezdi. Yüzsüz bir şekilde sırıtıyordu.
''Hatırladığım tek olay annen ile ilgili olandı.''
Kutan'ın sözleri üzerine çocuğun biraz önceki gülümsemesinden eser kalmadı. Kaşları çatıldı ve vücudu gerildi. Gözlerinin önünde yaşadığı bir olay geçti sanki çabucak. Bu sırada iki aracında hareket etmemesinden dolayı sinirlenen bir sürücünün öfkeli sesini duyduk.
''Yarım saattir ne yapıyosunuz lan! Yeşil ışığın süresi bitmek üzere, haraket edin!''
Çocuk bakışını Kutan'dan çekerek ön aynadan , bize bağıran arabaya baktı, daha sonra tekrar Kutan'a kendi çapında ölümcül bir akış yollayarak gaza basmasıyla bir süre sonra gözden kayboldu. Onun olduğu yerin boşalmasıyla da arkadaki arabalar kırmızıya kalmamak için hızlarını son sürat arttırarak yanımızdan geçmeye başladılar.
Kutan bakışlarını tekrar önüne çevirdi fakat arabayı harekete geçirmek için bir girişimde bulunmadı, istifini hiş bozmamıştı, kızgındı. Diğer arabaların durmasıyla ışığın tekrar kırmızıya geçiş yaptığını anladım. İçim merakla fokur fokur kaynıyordu, kimdi bu çocuk?
''O kimdi?'' dedim, sesimdeki merakı belli etmek istemesemde gayet açıktı.
''Ateş'' dedi ve arabanın içi tekrar sessizliğe büründü. Tabiki ben sormadan başka bir şey söylemeyecekti. Kafamda sorabileceğim, cevabı aydınlatacak en uygun soruyu bulmaya çalıştım bir süre. Daha sonra dile getirdim.
''Birbirinizden pek hoşlanmıyorsunuz sanırım.''
Yüzünde 'aynen öyle' dercesine bir ifade geçti çabucak.
''Sevimsiz bir orospu çocuğu sadece.'' dedi ve bu sefer ışık daha yeşile dönmeden arabayı hareket ettirdi, geçiş izni yan yoldaki arabalarda olduğundan bir kaçı üzerimize doğru geliyordu. Fakat Kutan'ın gaza basmasıyla arabaların bize ulaşamadan önlerinden geçmiştik, ayrıca aracın kazandığı süratten dolayı koltuğa yapışıvermiştim. Bir süre bu hızla devam ettikten sonra araba tekrar eski ilerleme seyrine döndü.
''Kurallara hiç uymuyorsun ve fazla küfrediyorsun.''
Kaşlarımı çatarak memnuniyetsizliğimi dile getirdim. Hayatım boyunca oynadığım araba yarışları dışında hiç sürat yapan bir arabada bulunmamıştım. Ailem her zaman kurallara uyan insanlardı ve benim eğitimimde bu yönde olmuştu. Şimdiyse yeşilde durup kırmızıda yürüyen birinin yanındaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yansıma
Teen FictionAcı hissedilmeyi talep eder.. Bu cümle tam olarak onun için yazılmış gibiydi, iliklerine kadar canının yanması, nefes alırken zehirli bir havayı solumak ve hiç bir şeyden zevk almamak gibi şeyler gerçek olabiliyorsa o bunları yaşıyordu. Yanlış anlaş...