Ayşe biraz daha kendine gelince odasına çıkıp yatağına uzandı. Düşündü, düşündü, düşündü.... Kalbiyle düşündü, aklıyla düşündü... Hiçbir şeyi yerine oturtamadı. Sonunda anladı: Kaçışı yoktu. Ali'yle bir sonu yoktu. Bu aşk nihayetinde ikisini de yakıp kül edecekti. O buna çoktan hazırdı. Ya Ali? Onu yakmaya değer miydi? Ali ailesini de düşünmek zorundaydı, sırtında başka yükleri de vardı onun. Bu aşk ona yeni bir yük olmuştu sadece. "Oysa ben öyle miyim?" dedi kendi kendine. " Ben hep yalnızdım. Bu aşkı kendime yoldaş ettim. Ben Ali'nin aşkıyla yandım, yoluma Ali'nin kendisinin çıkacağını hiç düşünmedim ki. Şimdi birkaç ay öncesine döneceğim sadece. Onu o olmadan seveceğim. Ama daha önce onun gülüşünü, nefesinin kokusunu, sıcaklığını tatmamıştım ki. Bu özleme katlanabilir miyim? Katlanacaksın Ayşe. Hepsi senin yüzünden oldu zaten. Bu işleri onun başına sen açtın. Şimdi sen halledeceksin."
Kendi kendine konuşuyor, kızıyor, üzülüyordu. Gözyaşlarını sildikçe yeniden akıyorlardı. Ali'yi en derinine gömüp Koray'ı sevmeye çalışacaktı. Ahh... Başkasını sevmek, başkasına sarılmak, öpmek... Bu nasıl mümkün olacaktı? Onun kalbi Ali'nin kalbine bağlanmıştı. Başka bir kalbin atışlarına izin mi verecekti? İzin verebilmesi mümkün müydü? Yapmak zorundaydı! Yataktan doğrulup oturdu.
"Ali ne olacak peki? Gidiyorum, bırak beni deyince bırakır mı? Mümkün değil. Hele onun için yaptığımı bilse asla izin vermez. O halde ona her şeyi anlatmamalıyım. Koray'ın çözümünden bahsetmemeliyim asla. Hatta ayrıldığımız anı bile bilmemeli. Yoksa Ali beni bırakmaz ve ben de gidemem ondan..."
Koray'ın teklifini kabul etmek zorundaydı. Onu sevmeye ve mutlu etmeye çalışacaktı. Buna mecburdu. Artık Ali'ye veda etmeli ve buna kendini alıştırmalıydı. Yoksa her şey için geç olabilirdi. Babası her an bir hamle yapabilirdi.
"Veda... Veda etmeliyim. Ama nasıl? Nasıl hoşça kal Ali diyeceğim?"
Hıçkırıklara boğuldu. Yatağa yüzüstü atıp kendini içini boşaltırcasına ağladı...
***
Ayşe hıçkırıklarla ağlarken sanki her şey kafasında berraklaştı. Gözyaşları dökülürken kafasındaki sis dağılmıştı. Kalktı Yasemin'e mesaj attı; acilen gelmesi gerektiğini yazdı. Soğuk suyla duş aldı. Saçlarını kurutup maşayla saçlarının dalgalarını belirginleştirdi. Dolaptan üst kısmı vücudunu kalıp gibi saran belden aşağısı ise dökümlü inen kalın askılı siyah bir elbise seçti. Aynanın karşısına geçip makyaj yapmaya başladı. Siyah elbisesine uygun buğulu bir makyaj yaptı. Her zaman böyle makyaj yapmazdı. Rujunu sürdü, küpelerini taktı. Az buldu; ince bir kolye de taktı. İçinde en rahat ettiği topuklu ayakkabılardan birini seçip giydi. Dolaptan orta büyüklükte kalıplı siyah bir çanta seçti. İçine birkaç parça kıyafet ve eşya attı. Kapının çaldığını duydu. Çantayı kaldırıp kontrol etti, doluluğu dışardan belli olmuyordu. Parfümünü sıktıktan sonra onu da çantaya attı. Telefonunu bir eline, çantayı da diğer eline alıp çıktı odadan.
"Ayşe?" dedi Yasemin şaşkınlıkla.
"Yasemin hoş geldin."
"Noluyor kuzum? Bu ne güzellik? Nereye gidiyoruz? Söyleseydin ben de süslenirdim, aşk olsun! Acil falan yazınca olduğum gibi çıktım resmen."
"Dur, dur Yasemin. Öyle değil. Ben Aliyle buluşacağım. O yüzden yardımına ihtiyacım var."
"Ayşe kaç gündür babanı ikna edemiyoruz bende kalmana. Yine aynı şeyi söyleyecek: Yasemin bize gelsin!"
"Öyle de değil. Bir dur da anlatayım artık. Biz şimdi alışverişe çıkacağız ve sen korumayla şoförü atlatmama yardım edeceksin. Lütfen Yasemin!"
"Ayşe bunu en son yaptığında baban seni Fransa'ya geri yolluyordu az daha. Bu sefer kesin yollar."
"Umurumda değil artık Yasemin. Hem merak etme gönderemeyecek beni bir yere."
"Nasıl yani?"
"Boş ver şimdi. Yardım edeceksin değil mi?"
"Ayşe son zamanlarda bir garip konuşuyorsun. Ne oluyor?"
"Hiçbir şey."
"Ayşe seni tanıyorum, bir şeyler var senin aklında, anlatmazsan yardım etmem."
"Yasemin, Ali'yle buluşmam lazım. Dönünce söz anlatıcam! Geç oluyor oyalanmayalım artık."
"Söz verdin bak! Yalnız akşam geç kalmak yok; tamam mı?"
"Tamam akşam evde olacağım." Dedi Ayşe Yasemin'e yalan söylemenin vicdan azabıyla.
Tamam gidelim o halde. Sonra alırız ifadeni."
***
"Ali Bey, Yasemin Coşkun sizinle görüşmek istiyor."
"Yasemin mi? Tamam gelsin, teşekkürler."
Ali, Metin'le saatlerdir bir projenin başındaydılar. Yorulmuşlardı iyice. Ceketler çıkarılmış gömlek kolları sıvanmıştı.
"Yasemin gelmiş, noldu acaba?" dedi Ali.
"Öğreniriz şimdi" dedi Metin.
O sırada kapı çaldı ve odaya tüm güzelliğiyle Ayşe doldu. Ali gözlerine inanamadı. Olduğu yerde kalakaldı. Ayşe siyah bir elbise içinde adeta ışıldıyordu. Yüzünde mükemmel bir gülümsemeyle ona doğru yürüdü ve masasının başına gelip durdu:
"Sürpriz" dedi gülümseyerek.
Ali uykudan uyanmış gibi oldu bir an. "Ayşe!" dedi kendi kendine, yerinden kalkıp Ayşe'nin yanına gidip sarıldı.
"Ne arıyorsun burada? Neden geleceğini söylemedin?"
"Öyle sürpriz olsun istedim. Çok çalıştın seni almaya geldim" dedi gülümseyerek. O sırada Metin'e döndü:
"Merhaba Metin, nasılsın?"
"Şaşkınlık içerisindeyim açıkçası. Yasemin'i beklerken senin gelmen cidden sürpriz oldu"
"Hımmm, Yasemin yerine benim gelmem kötü bir sürpriz mi oldu yoksa" dedi muzip bir şekilde.
Metin ne diyeceğini bilemedi bir an, kem küm etti:
"A yok olur mu, şey yani senin gelmen falan... Neyse ben sizi yalnız bırakayım en iyisi. Görüşürüz Ayşe"
"Görüşürüz Metin" dedi Ayşe. Metin'in afallaması hoşuna gitti. Demek Yasemin'den etkilenmişti sahiden.
"Ayşe, neden buraya geldin? Ya birileri görürse? Bu tehlikeli bir hareket."
"Seni o kadar çok özledim ki umurumda değil." Ali'ye yaklaşıp dudaklarından öptü.
"Ayşe bugün çok güzelsin. Nefesim kesildi adeta. Bir şeyi kaçırmıyorum değil mi?"
"Bugün pazartesi. Seni önce yemeğe çıkaracağım, sonra da müzik dinlemeye gideceğiz. Seninle yarım kalmış bir dansımız var."
"O saate kadar nasıl kalacaksın?"
"Merak etme izinliyim Sevgilim. Bugün sadece ikimizin. Hadi gidelim artık, zaman harcamayalım."
"Peki dur Sevgilim, ceketimi alayım."
Ayşe, Ali'nin elini tuttu.
"Ayşe buradan el ele çıkamayız sevgilim."
Ayşe'nin gülümsemesi soldu. Ali'nin elini bıraktı usulca. Ali o an kendine, ailelerine ve aşklarına engel olan her şeye sinirlendi.
Bir anda Ayşe'nin elini tuttu ve odadan çıktılar. Ayşe'nin kalbi heyecandan güm güm atıyordu. Ali Özbey ve elini tuttuğu güzel kadın tüm meraklı bakışlar altında şirket koridorlarında yürüyüp dışarı çıktılar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR ÖMRÜ BİR AŞKA ADAMAK
Roman d'amourÇocukluğundan beri gizli ve büyük bir aşkla sevdiğin adamın yanlış bir kadınla evleneceğini öğrendiğinde ne yaparsın? Karşısına çıkıp konuşabilir misin? Yoksa sadece izler misin? Peki bir de aileleriniz yıllardır düşmansa? Büyük bir nefretin yangını...