Kaçırılma Part 2

13.9K 1K 332
                                    

16.12.2020

***

Adamlar gözümün önünde yemek yerken ben etrafı inceliyordum. Nerdeyse 250 metrekare bir alandı. Yüksek tavanlı kırık camlı bir yer... Fabrika olabilir diye düşündüm.

Duvarları rutubetliydi. Boyalı olan yerleri sökülmüştü. Eski ve fazlasıyla pisti. ''Hayırdır neyi inceliyorsun bu kadar'' Dudak büküp omzumu silktim. ''Hiç... Dekorasyonu beğenmedim de... Ablam mimar söyleriz yapar buraları'' Adamlar birbirine bakıp kafalarını eğdi. ''Delirdi herhalde''

''Yok bu benim normal halim'' dedim. İnşallah bir an önce bulurlardı beni de gerçekten delirmezdim.

Etrafa bakmaya devam ettim.  Sessiz bir yerdi. Etraftan hiç ses yoktu. Ne araba ne de insan...

Pencereye bakıp etrafı görmeye çalışırken içeriye adamlardan biri girdi. ''Tatlılar geldi.''

''Nerede kaldı lan! 5 dakikalık yer amınakoyim.'' dedi diğeri. Onlar kendi aralarında atışırken ben buradan çıkma yollarını düşünüyordum. Öncelikle bir telefona ihtiyacım vardı. Adamların ellerindeki telefona çarptı gözüm. İkisi masaya koyarken diğeri cebine koymuştu.

Peki diyelim aldım. Nerde olduğumu nasıl söyleyecektim..?

Ben düşünürken onlar poşeti masaya bırakıp oturdu. Tatlıyı çıkarıp yemeye başladılar. Paketi incelediğimde beynimde şimşekler çaktı. Bu o meşhur tatlıcınındı. Buraya yakın dedi. 5 dakika mesafe de olduğunu söylemişti. O tatlıcının Anadolu yakasında 4 tane şubesi vardı.

Şimdi tek yapmam gereken bir telefon bulmaktı. ''Yiyecen mi?'' Bana bir çatal uzattı. Sonra gülerek ağzına attı. ''Yeme ben yerim.''

''Zıkkım ye!'' dedim tıslayarak. ''Bakma lan gözün kalacak şimdi'' Yüzümü buruşturup kafamı çevirdim. ''Tuvalete gitmem lazım.''

''Sal gitsin''

''Belli ki daha buradasınız. Koku sizi de rahatsız eder. He benim için problem yok diyorsanız salarım valla.'' Adamlar bir süre suratıma baktı. Sonra içlerinden biri oflayarak ayağa kalktı. Bu telefonunu cebine koyan adamdı. Evet sanırım şansım dönecekti.

Yanıma gelip ayaklarımı ve elimi çözdü.

''Yürü!'' Yakamdan tutup sürükledi. ''Ayaklarım hâlâ işlevlerini koruyor Sürüklemene gerek yok!''

''Kes!'' Sinirle homurdanıp onu takip ettim. Tuvalet dediği yere geldik. Kapı resmen küflenmişti. ''Hijyenik mi?'' Sinirle başını iki yana salladı. ''Lan çok konuşma, yürü hadi!'' Kapıyı açtığımda içeride böcekler geziyordu. Normalde çok bağırmazdım ama şu an ihtiyacım olan şeyi almak için rol yapmam gerekiyordu.

''Ahhh! Böcek var burada!'' Adama sarılıp kafamı tuvalete çevirdim. ''Lan yapışma bana! Siktir git!'' o debelenirken ben içeride cebine koyduğu telefonu çıkarıp kendi cebime koydum. ''Ya gir ya da altına sıç!'' Oflayıp içeriye girdim. Kapıyı kapattığımda dışarıda sinirle solumalarını duyuyordum.

Hemen musluğu açıp tek elimi altına soktum. Boş boşuna aktığını duysa çakardı. Tek elimle telefonu açıp abimin numarasını tuşladım. Ama açmadı. ''Ulan bir kerede aç be!''

O açmayınca mecburen Cihangir'i aradım. Birkaç çalışta açtı.

''Alo.''

''Alo Cihangir benim.''

''Doruk! Nerdesin sen? Her yerde seni arıyoruz!''

''Kaçırıldım''

''Nerde olduğunu biliyor musun?'' Ona tatlıcının adını verip buraya 5 dakika mesafede olduğunu söyledim. ''Anadolu yakasında 4 şubesi var sadece. Issız bir yer belli. Fabrika gibi. Etrafta araba veya insan sesi duyulmuyor. Lütfen kurtar beni''

KORUMA | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin