"alo"
"paran mı bitti?"diyerek telefonu babamdan başkası açamazdı.
"hayır"
"o zaman"dedi benimle konuşmak istemediğinibelli eden bir tiksintiyle.
"sadece...Nasılsın? dediğimde bıkkınlıkla nefesini dışarı verdi.
"üff,kes şunu Erva" diyerek telefonu yine yüzüme kapatmıştı.
Yine kusamamıştım öfkemi.Babamdı o.Her ne kadar beni sevmese ve bana onca şey yapmış olsada ,sesini duymak bile,ona olan tüm sinirlerime son veriyordu.Çok kızgındım ona.Bağırmak,çağırmak,onun kolarında ağlamak,ağlamamam için sırtında gezdirmesini istiyordum.Bu düşüncelerimi aklımda yakıp kül haline getiren,gözlerimden yanaklarıma kadar,değdiği her yeri yakan gözyaşlarım olmuştu.
Gözlerimi açtığımda her kesin bana bakarak güldüğünü gördüm.Nolmuştu ki şimidi?Komik olan neydi?Gözyaşlarım mıydı?
Bakışlarımı,bana nedensizce gülen insanlarda gezdirirken,bu nedensizliğe söylediği sözle herkesin gülmesine sebep olan kişi son vermişti.
"Şimdi de ağlıyor.noldu küçük kız ,yoksa yine mi korkuyorsun ?İstersen korkularına son verebilirim."derken yüzündeki alaycı tavır gitmiş ciddi bir hal almıştı.Son sözleriylede herkesin gülüşmeleri tiksindirici boyutta kahkahalara dönüşmüştü.
İğrenen bakışlarımla ,karşımdaki çocuğa baktım.sonra etrafımda gezdirdim.Gözlerim bir saniyeliğine onun gözleriyle bulşunca ,adımlarımın yönü hızlıca çıkışa doğru oldu.Çünkü güçsüzlük simgeleri olan gozyaşlarımı saklamalıydım.
Dışarı çıktığımda kasılan bedenimi,gevşetmek için sıcak çikolata içmeye karar verdim.Adımlarımı okulun karşısındaki cafeye doğru yönelttim.Başörtümde olan anlamsız bakışları hissedebiliyordum.
O bakışlar arasından sıyrılıp masaya ulaşmayı başarmıştım.Yanıma yüzünde sinsi bir tebessümle garson geldi.
"Ne alırsınız?" diye sordu alaycı bir edayla.
"sıcak çikolata, lütfen" dedim.O da hiç bir şey demeden yanımdan ayrıldı.
Ve beni düşüncelerimle yalnız bıraktı.İlk gün...İlk gün için bu kdar olay fazla değilmiydi.Ve beni bu düşüncelerimden ayıran o garson olmuştu.
"buyrun" diyerek bardağı masama bırakamadan ,elindeki bardağı elimle ittim.Sarı...Getire getire sarı bir bardak getirmişti.Bardağı ittiğimde ,içindeki sıcak çikolata eline dökülmüş olmalıki o da benim gibi bağırıyordu.
"Deli misin sen?He.Naptığını sanıyorsun!" Onun bağırışlarına diğer garsonlarda gelip,bana bağırmaya başladılar.Hepside burayı terk etmemi söyleyip duruyordu ama bu kasılan bedenimle mümkün değildi.Sesler arttıkça daha çok kasılıyodum.Zorla ellerimle kulaklarımı kapattım.Hiç bir şeyi duymak istemiyordum.Kolumda hissettiğim bir elle ve gittikçe uzaklaşan seslerden bir yere sürüklendiğimi anladım.Her ne kadar kim tarafından olduğunu merak etsemde sımsıkı kapattığım gözlerimi açmamakta karalıydım.Ve arkada "Deli"diye bağıran garsonla artık gözyaşlarıma hiç engel olamadım...
Uzun zaman sürüklendim.ne ben konuştum nede o .Sadece gözyaşlarımın getirdiği küçük hıçkırıklarım bu sessizliği bozuyordu.Sonunda durduğumuzda buranın çok sakin bir yer olduğunu en az bizimkadar sessiz olamasından anladım.Bu sessizliğinden anladım.Bu sessizliği kulaklarıma kazırken,sessizliğe eklene bir seste kazınmıştı kulakalrıma.
"Seni sürekli kurtarmak zorunda myım ben?" diyen bir ses.
Şakaaa yaptıım.işte size yeni bir bölüm. lütfen yorum . çok heycanlı bir yerde bıraktım birazda kısa oldu kusura bakamayın ama gerçekten votem çok az lütfen vote verirseniz sevinirim.
sizleriii seviyorum...