28.Bölüm

1.1K 103 248
                                    

Barış'ın Ağzından ||

Nisa ile konuştuktan sonra odama dönüyordum. Evet onu çok özlemiştim, bugün gelmediği için üzgündüm. Ama onun sağlıklı olması dünya üzerindeki her şeyden daha önemliydi. Ben kolidorda en azından sesini duyduğum için yaşadığım mutlulukla ilerlerken aniden sırtıma atlayan Çağla dengemi bozmuştu tabii. En azından düşmemiştik. "Manyak mısın kızım düşüyorduk az kalsın?" "Valla telefon konuşmasıyla bile bu kadar meftun olacağını tahmin edemedim kusura bakma huysuz kedi."

"Valla seviyoruz ne yapalım? Sırtımdan inmeyi düşünüyor musun acaba?" "Hayır. Abi dediğin kardeşini sırtında taşır." "Allah Allah..." "Tabii. Bak öğren bunları." Odanın önüne gelince indi sırtımdan. "Sana bir şey diyeceğim ama kızma yine." "Ne diyeceksin acaba?" "Bence bu baba olma konusunu tekrar düşün senden harika bir baba olur." "Hiç açma o konuları sen. Bilmediğin çok şey var benim hayatımda." "Bak ne yaşadın bilmiyorum ama babanın sana kötü bir hayat sunması senin de çocuğuna öyle bir hayat sunacağın anlamına gelmiyor. Bana sorarsan benim tanıdığım Barış'tan harika bir baba olur."

"Konuşalım mı biraz?" "Tabii ki." Minderleri alıp yere çökmüştük yine. "Ben de isterim Nisa'yla bir bebeğimiz olsun. Ama korkuyorum. Benim babam ben doğana kadar daha sakin bir adammış sonra ben her ağladığımda kriz geçirmeye başlamış. Ya öyle olursa bana da ya Nisa'ma ya da bebeğimize zarar verirsem. Bu riski göze alamam ki..." Çağla derin bir nefes alıp bana bakmıştı. "Ne diyeceğimi bilemedim şimdi. Barış ya herkese öğüt verirken çenem düşer sana gelince kalıyorum böylece." "Yani ben deneyeceğim diye masum bir bebeğe eziyet edemem ki." "Yaa. Tut elimi." Uzattığı eli tuttum.

"Böyle düşünme tamam mı? Sen mükemmel bir dostsun, mükemmel bir sevgilisin. Her gün Nisa'yla uyuyup onunla uyanıyorsun." "Mükemmel bir evlat aynı zamanda." Sevgi ablaya bakıp gülümsedim. O da elindeki örtüyü serip karşımıza oturmuştu. "Barış'la konuşmaya gelmiştim ama siz çoktan başlamışsınız bile." Çağla elini çekerken gülümsedim. "Ben isterseniz gidebilirim." "Yok kalsan daha iyi. Barış bugün babanla ilgili haber aldık. Yani nasıl desem..." "Gebermiş mi sonunda?" "Öyle konuşma oğlum sonuçta baban o da senin." "Ne baba ama. Her neyse ölmüş değil mi?"

Sevgi abla beni başıyla onaylarken gülümsemeye çalışsam da boğazımda bir düğüm oluşmuştu. "İyi misin?" "İyiyim, kurtuldum sonunda." Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. "Bir kere bile bana güzel bir şey söylemedi. Bir kere ya. Ben her şeye rağmen ondan tek bir güzel söz bekledim. Bana son sözleri ne oldu biliyor musunuz? Yine aynı sert surat ifadesiyle baktı gözlerime... 'Bana iyi bak Murat. Ben senin geleceğinim. Kabul etsen de etmesen de. İstesen de istemesen de. Sen benden daha iyi durumda olmayacaksın. Senin hapsini inşa eden bir çocuğa da ihtiyacın yok üstelik sen çoktan yarılamışsın bile.' dedi."

Sevgi abla bana bakarken derin bir nefes aldım. "Kesinlikle ondan nefret ediyorum ve öldüğü için de üzülmüyorum. Belki ölü haldeyken daha iyi bir baba olur." "Barış. Yapma böyle." Yerden kalkarken ikisinin de bakışları üzerimdeydi. "Bugünü tamamen odamda ve yalnız geçirmek istiyorum izninizle." Beni başlarıyla onayladıklarında odaya girip kapıyı kilitledim. Derin bir kaç nefes aldım. "Sakin ol Barış, sakin ol Barış..." Hava almak için pencereyi açıp pervazına oturdum. Dizlerimi kendime çekip sıkıca sarıldım onlara ve ağlamaya başladım. Beni sarıp teselli edecek bir Nisa'm da yoktu bu kez.

...

Sabah olmuştu yeniden kalkıp bir duş aldım. Ağlamaktan ve uykusuzluktan gözlerim kızarmıştı. Umarım ziyaret saatine kadar geçerdi. Çünkü Nisa toparladıysa gelirdi. Hızlıca bir duş alıp üzerimi giyindim. Saçlarımı da düzelttikten sonra odada boş boş oturmaya başladım. Öğle yemeği saati gelince kapıyı açtığımda karşımda Çağla'yı buldum. Bana bakarken gülümsemeye çalışsam da başaramadım tabii. Beni sıkıca sardığında ise ağlamaya başladım. "Tamam, buradayım ben yalnız değilsin." Ben de onu sararken kısa bir süre sonra toparlamıştım.

MECZUPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin