1.I've known you for 12 years

261 15 43
                                    

Yuta teneffüs zili çaldığında sınıfımın önünde belirmişti. Eliyle beni çağırdığında yanımdaki Minji'ye Yuta'yı işaret edip geleceğimi söyledim ve yerimden kalkıp yanına gittim. Sanırım bir konuda benden yardım isteyecekti. Hep başı sıkışınca yanıma geliyor gibi hissediyordum.

"Bir şey mi oldu Yuta?"

Kolumdan tutup sürüklemeye başladı. "Acilen bir yere gitmemiz gerekiyor. Çabuk ol!"

Açıkçası Yuta'ya güvenmiyordum. Beni birçok kez böyle kandırmıştı. Geldiğimiz yer ise hep aynıydı.

Kantin.

"Düzgünce kantine gideceğimizi söylesrn gelmeyeceğimi mi düşünüyorsun?"

Yanında kısa kalmış benle göz teması kurmak için bakışlarını aşağı indirdi ve konuştuktan sonra beni boş bir masaya oturtup sıraya girdi. "Tabiki de evet. Seni tanıyorum Seolhyun. Yaklaşık 12 yıldır."

Oturduğum masanın yanındaki kalorifere sırtımı yaslayıp kollarımı göğsümde bağladım ve Yuta'nın gelmesini bekledim.

Önümde sallanan çikolata paketiyle kendime geldim. Ben her sabah kahvaltı yapar öyle gelirdim okula, o ise evden çıkmasına 5 dakika kala uyanırdı ve öyle gelirdi okula. Ona rağmen bu kadar güzel olması sinir bozucuydu. 

Elindeki çikolatayı alıp hırkanın cebine koydum.

"Yemeyecek misin?"

Omuz silktim. "Canım şuan istemiyor."

Ağzı dolu olduğundan dolayı yanakları şişmiş olan Yuta'nın dediklerini zorla anlamıştım. "Sakın o Jeno salağına verme ama. Bu günlerde çok yakınsınız, sinirlerim bozuluyor."

Yakalandığım sandalyeden sırtımı çekip yüzümü ona yaklaştırdım. "Yakınsak ne olmuş yani?"

Ağzındaki lokmasını yuttuktan sonra o da yüzünü yaklaştırdı. "Johnny'e söylerim. İkinizi de fena benzetir."

Göz devirip kendimi geri çektim. Her şeye abimi katmasa olmuyordu sanki. Sürekli bana istediği şeyleri yaptırmaya çalışıyor, yapmayacağımı söylediğimde ise abime söylemekle tehdit ediyordu. Üstelik abim şehir dışında üniversite okuyordu!

"Ne hakla söyleyecekmişsin acaba? Ayrıca ben senden büyüğüm bir kere! Bana karşı saygılı olmalısın."

Yuta sözlerime karşı pis bir gülüş atmıştı. Aklında neler döndüğünü tahmin edemiyordum. O çok, sinsiydi?

Evet, evet. O çok sinsiydi.

"Abin giderken seni bana emanet etti hatırlatırım. Ayrıca aramızda 5 ay var abartma. Gören de ablamsın zannedecek."

"Bana ne. Sonuçta senden büyüğüm ve sen beni alt sınıfımdasın. Abim nasıl beni sana emanet ettiyse. Aklı yerinde değildi galiba."

"Noona da diyeyim mi Seolhyun?"

Göz devirip oturduğum sandalyeden kalktım. "Gidiyorum ben."

Tam giderken zil çalmıştı zaten. Arkamdan geldiğini biliyordum. Büyük ihtimalle kalan yemeğini ağzına sıkıştırmaya çalışıyordu.

Merdivenlerden çıkarken yanıma gelen Jungwoo'ya bakıp gülümsedim. Elinde test kitabı vardı. Büyük ihtimalle hocaya soru sormaya gitmişti.

"Naber?" diye sordum.

"Ben iyiyim de sen iyi misin? Biraz sinirli görünüyorsun sanki."

"Hocaya soru soracağım sırada başkası yerimi kaptı ve teneffüs boyunca işini bitirmedi. O çocuğa sinir oluyordum zaten. Şimdi daha çok sinir oluyorum."

Jungwoo'nun dediklerine şaşırmamıştım. Ders hırsıyla yanıp tutuşan bir öğrenciydi. Her zaman en iyisi olmak isterdi.

"Tanıyor muyum ki acaba ben? İsmi ne?"

"Alt sınıflardan Choi Soobin. Cidden rakibim olabilecek kadar çalışıyor. Neyse ki aynı yaşta değiliz," dedi ve düşündü. "Sanırım Yuta ile aynı sınıftalar. Orada gördüğüme eminim."

Böyle konuşurken sınıfa gelmiştik. Yuta da kendi sınıfında olmalıydı. Buraya gelmesi saçmalık olurdu çünkü birazdan ders başlayacaktı. Hocanın sınıfa girmesiyle başlamıştı bile.

🖤🖤🖤

Yeni ficim h.o o zaman

Birthday gift for  shinnysannie

When Will You Come Back? ▪︎NAKAMOTO YUTA✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin