Müzik benim hayatımdı. Bu sessiz, yalnız yaşantıma renk katan tek şeydi. Ama müzik, bana bir başkasının da hayatım olabileceğini göstermişti o gün. Eskiden hayatımın ta kendisi olan müzik, bana şuanki hayatımı, seni, göstermişti bana. Ne ara seninle konuşmuştum, ne ara birbirimize numaralarımızı vermiştik ve ne ara bana hep asırlar gibi gelen ama bu sefer hızlıca geçen yaz tatilinin her anında konuşup, yakınlaşmıştık.
Şuan keşke o zamanlara dönebilseydik diyorum. Sana çok güvenemesem de o zaman sadece yakın arkadaşımdın, sadece çok iyi anlaşan iki arkadaş...
Sonra ne mi olmuştu? Benim kalbimle, hassas ruhumla oynamıştın!
Kimseye bana baktığın gibi bakmıyordun, kimseyi beni öptüğün gibi öpmüyor bana dokunduğun gibi dokunmuyordun. Kendimi değerli hissetmiştim, özel hem de çok özel hissetmiştim. Ve sana karşı hiç beslemediğim duygular beslemeye başlamıştım.
Güldüğün zamanlar kimse bakmasın istiyordum. Kimse bakıp gülüşündeki o büyüye kapılmasın istiyordum...
Aramızda sadece bir yaş olmasına rağmen o gün senden bana "hyung" demeni istemiştim. Pardon istememiştim. Dalgaya vurarak kavga çıkarmıştım. Aslında ne kadar da saçmaymış. Ama bunu yapmasaymışım "hyung~" derken ki sesinin o etkileyici tınısını duymadan ölecekmişim. Ne kötü olurdu değil mi?
Bana çok güzel sarılıyordun Wooyoung. Birden arkamda belirip kollarını belime sarıyordun ve ben de minik kırılgan kalbimin çırpınışlarını duymamanı umuyordum.
Ve her güzel şey gibi bunun da sonu gelmişti...
Hongjoong, Yunho, Yeosang, Jongho ve sınıfı umursamayan Chanwoo bile gelip aramızda bir şey olup olmadığını sormuşlardı. Hem de birkaç günde bir gelip darlıyorlardı beni. Chanwoo "niye sınıfta her dakika birbirine sırnaşan o ikili artık ortalıkta yok??" Demişti. Bendeki o kocaman kırık yetmiyormuş gibi bir de bunlar canımı yakmaya başlamıştı. Acaba sana da gelip soruyorlar mıydı wooyoung-ah. Sen de dayanamayıp gidip tuvaletlerde ağladın mı hiç?
Hongjoong bana dayanamayıp seninle konuşmuştu. Ve niye aramızı açtığını anlamadığım gibi niye bu kadar basit bir şekilde, hiçbir şey olmamış gibi benimle konuşmaya başlamıştın anlayamamıştım.
Anladığım tek şey, tüm bu hissettiklerimin sadece tek taraflı olduğuydu...Kimseye sana baktığım gibi bakmıyordum, seni öptüğüm gibi öpmüyordum, kimseye öyle sarılmıyordum, kimsenin kokusunu ta en içime çekip büyüsüne kapılmıyordum. Kimseyi düşünmüyordum. Sadece sen, sen ve sendin aklımdaki, kalbimdeki.
Ama senin haberinin bile olmadığı, seninle yaptığım anlaşmaya tek ben sadık kalmıştım.
Bana baktığın gibi bakıyordun onlara, beni öptüğün gibi öpüyordun onları da. Sadece bana ait sandığım o kucak, hepsine açıktı. Bana bahşettiğin gülüşünü onlara da sunuyordun.Tek fark, gülüşündeki o büyüyü göremeyecek kadar kördü kalpleri.
Şimdi ne değeri kalmıştı ki bunların? Kendimi özel hissetmiştim ilk defa. Aslında özel değil miymiştim yani. Minik kalbim zaten benden bu kadar kolay vazgeçmene dayanamayıp kırılmıştı. Şimdi eskisi gibi olmuştuk(!) ama ne işe yaramıştı? Kalbim ezilip un ufak olmuştu.
Öpücüklerin tekrardan yüzümde yer ediniyordu. Kolların evine dönmenin sevincini yaşıyordu. Sözde eskisi gibi olmuştuk. Renklerini kaybeden hayatım tekrardan renklenecek diye umut ederken daha kötü olmuştu. Eskiden minik kırılgan kalbimin bulunduğu yer acıyordu her seferinde.
Ben daha da acı çekiyordum. Hayatımın ta kendisi beni ölüme götürüyordu. Bana sokulup kokumu çok sevdiğini söylemene hasret kalmıştım. Şimdi nasıl karşı koyabilirdim ki uzun zamandır hasret kaldığım sana.
Eğer öleceksem sana doyduktan sonra ölebilirdim. Eğer beni öldürecek sen isen, buna razıydım. Fakat bir yerde yanlışlık yok muydu? Sen benim hayatım olmuş isen eğer beni öldürürsen sen de ölmez miydin? Senin ölmeni istemezdim ki!
İşte tam anlamıyla şimdi anlamıştım. Biz sadece arkadaştık ama ben hislerime, hayallerime kendimi o kadar çok kaptırmıştım ki her şey için seni suçlayacaktım. Fakat suçlu olan biri varsa o da arkadaşına aşık olmuş olan bendim.
Sana bu hissettiklerimi hiç söylemeden kendi içimde halletmek üzereydim. Meğer kendi içimde ne kadar büyütmüştüm, nelerden ne anlamlar çıkartmıştım. Bu bu çok kötüydü. Arkadaşımdan nasıl hoşlanabilmiştim. Hayal dünyamda neler kurmuştum öyle. Kendimi çok ezik hissetmiştim. Neyse ki bunu kimse bilmiyordu ve ben kimse bilmeden bu hislerimi durduracaktım.
Tabii ki de çenesi düşük bi arkadaşım vardı. Ve tabii ki de O hiçbir şeyi anlamaz, anlaya anlaya gidip Wooyoung'uma olan hislerimi anlamıştı. Tabii ki de çok harika bir arkadaştı kendisi.
Birkaç defa imalı imalı Wooyoung'umun yanında konuşmuştu. Ama anlamazdı değil mi benim güzelim?
Sana aşığım diye bir bağırmadığım kaldığı hâlde o zamanlar anlamamış şimdi mi anlayacaktın? Hem de San'ın söylediği saçma birkaç laf ile? Hadi canım olmaz öyle şey, evet olmuştu...
Bana dediğin tek şey ise "Seni üzmekten nefret ediyorum"du. Bunu benim renklerimi çalıp kalbimi kuma çeviren kişi söylemişti, sen söylemiştin.
Belki San saçmalamasaydı ve Wooyoung'um anlamasaydı kendi içimde halleder, eskisi gibi olurduk. Ama artık imkansızdı. Wooyoung biliyordu. Ondan hoşlanan birini öptü defalarca, sarıldı sımsıkı, iltifatlar etti ona. Ondan hoşlanan birinin yanında başkalarını öptü defalarca, başkalarına sarıldı. Ondan hoşlanan birine sevdiği kızlardan bahsetmişti kaç kere.
Artık ikimiz de eskisi gibi olamazdık birbirimize karşı. Ben renklerimi, hayatımı, aşık olduğum adamı, kardeşimi ve dostumu kaybetmiş olmuştum. Şimdi yollarımız epey ayrılmış bir durumdaydı, arada bir mesajlaşmaktan başka bir şey yapmıyorduk. Artık sadece arkadaştık. Sadece arkadaş
Müzik benim hayatımdı, evet
O şarkı benim hayatımdı
O şarkı bana seni hatırlatıyordu her zaman
Her sana sarıldığımda, kulağına yaklaşıp o şarkıyı mırıldanmak isterdim. Ama yapmazdım. Ben şarkı söyleyemezdim, sen bile ne kadar ısrar etsen hiçbir bir zaman şarkı söylemezdim.
Ama ne tuhaf, yarın solisti olduğum grubun konseri var ve ben gidip uyumak yerine ağlayarak o şarkıyı dinliyorum. Hem şarkıya eşlik ediyor hem de daha fazla içimde tutamadığım şeyleri satırlara döküyorum.
Ben hâlâ arkadaşımdan hoşlanıyorum.______________
Uyuyacaksan iyi geceler, yeni bir güne başlıyorsan günaydın, gün bitiyorsa iyi akşamlaar ♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just Friend •WooHwa•
FanfictionKimseye sana baktığım gibi bakmıyordum, seni öptüğüm gibi öpmüyordum, kimseye öyle sarılmıyordum, kimsenin kokusunu ta en içime çekip büyüsüne kapılmıyordum. Kimseyi düşünmüyordum. Sadece sen, sen ve sendin aklımdaki, kalbimdeki. Ama senin haberinin...