4.Bölüm

7.1K 774 298
                                    

Sessizce odadan çıktığında gözlerimimden akmayı bekleyen yaşları geri gönderdim. Kapı çaldığında aile halkı olarak kapıya yöneldiğimizde umursamaz davranmaya çalışıyordum.

Ayfer teyze ve Arif amca yüzüme bile bakmadan içeri geçtiklerinde gözlerim Ela'ya kaydı Çok şık duruyordu ve Zeynep de onlarla gelmişti. Çok alakasız bir şekilde bu gece burda olmasını istemezdim. Ela'nın çağardığını biliyordum ama yine de bu gece onu burada olsun istemiyordum bende onlara karşı samimiyetsiz bir şekilde 'hoşgeldiniz' deyip Alaz'a doğru ilerledim. Yaptığım kıskançlık mıydı bilmiyorum buna bi isim koyulmazdı. Kollarımı Alaz'a doladığımda ne kadar bizimkilerin arkamda olduğunu bilsemde bunu umursamadım. Sırtımda ne kadar Zeynep'inn delici bakışlarını hissetsemde burda azıcıkta olsun huzuru hissetmiştim. Alaz'ın da eli çok geçmeden belimi bulduğunda bana sıkıca sarıldı. "Birşey mi oldu, ne bu halin?"

Ondan ayrıldığımda bişey yok der gibi başımı salladım. "Zeynep neden burda?" O da ben gibi umursamaz bir şekilde omuz silktiğinde onun da haberinin olmadığını anladım. Beraber içeri geçtiğimizde Mete abi hala kapının yanındaydı. Alaz ile yıldızları barışık olmadığı için bir muhabbet içerisine girmemişlerdi.

.
.
.

Saatler geçmişti... Ben bir tanışma faslı beklerken Alaz yüzüklerle karşıma dikilmişti. Gözlerim anlık olarak Mete'ye takıldığında Zeynep'e baktığını gördüm, zaten geldiklerinden beri onunla ilgileniyordu. Yalnızca o değil Alaz'ın ailesinin de gözü onun üstündeydi. Yine yalnızdım. Annem bana isteyip istemediğimi bile sormadan direk "kızım biraz çekingendir ama ben anladım onun da gönlü vardır. Verdim gitti!" dedi.

Gözlerim yine aynı tarafa kaydığında ilk defa Mete ile gözlerimiz buluşmuştu. Sanki bana birşey yap diye bakıyordu ama olmazdı ki böyle. Ben ona bakarken o hep başkalarına bakmıştı şimdi nasıl derdim ben Alaz'ı istemiyorum diye. Sevdamın arkasında durabilecek bir tek kişi bile yokken bu durumu nasıl açıklardım. Hayal kırıklığı ile ayağa kalktığımda Ela elinde tepsiyle yanımıza geldi. Abim yanıma geldiğinde "Mete kessin, kardeşim benim hadi gel!" Gözlerim daha fazla yanmaya başladığında kendimi daha fazla tutamadım ve gözümden bir damla yaş süzüldü. Kimse görmemişti belki ama Alaz hissetmiş gibi gözlerini benim yüzüme sabitlemişti. Mete abi de olayı çok uzatmak istemediği için yüzükleri takıp kurdelasını kesmişti.

İçim cayır cayır yanıyordu. Fotoğraf çektirmek istemesemde Alaz'ı kırmamak için birkaç fotoğraf çektirdim. Saat geç olduğu için herkes ayaklandığında Alaz kimseye birşey söylemeden ayağa kalktı ve beni benim odama sürükledi. Neydi bu herkesin gözü üzerimizdeydi ama kimse birşey bile söylememişti. Odaya girdiğimde  beni kapı ile kendi arasına sıkıştırdı. "Ne oldu!"

Sesindeki hiddet beni tereddüte düşürse de birşey olmadı der gibi başımı salladım ama gözlerim bana inat yaşlarını ona sunuyordu. "Pişman mısın?" Bedenimi yavaş yavaş yere kaydığında dizlerimi kendime çekerek ağlamaya başladım. "Hayır değilim." Boğuk sesimle konuştuğumda sabrı tükenircesine konuşmaya başladı. "Ne o zaman bu, neden ağlıyorsun?" Derin bir nefes alıp tekrar konuşmaya başladığında gözlerimi ona çevirdim. "Bende ağladım, üzüldüm, özledim, yıprandım hatta paramparça oldum. Ama hiçbir zaman bunu kimseye belli etmedim. Soranlara geç uyudum ondandır dedim ama seninki çok başka. Acı çekiyosun... Ve çektiriyosun. Bunu konuşacağız! Ama şimdi değil."

Sende Hissettin Mi? +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin