I. TANIŞMA

1.8K 82 30
                                    

Her zamanki gibi isteksizce okuldan eve gidiyorsun, neden mi isteksizce? Çünkü o ev sana iyi gelmiyor. Ara sokaklarda dolanarak, varabileceğin en geç saatte eve varmak için adımlar atıyorsun.

Sokakların birinde, karşına palyaçoya benzeyen, ancak bir palyaçodan olabildiğince daha yakışıklk ve daha az komik olan bir kişi görüyorsun. Korkuyorsun bir an "Acaba Penny Wise mı bu." Diye geçiriyorsun içinden ürkerek. Ancak bu hayatın, yaşamaya değer olmadığı kanısına vararak ürkmene rağmen yanından geçiyorsun. Gözlerini senin üzerinden ayırmıyor. Ancak sataşmak da istemiyorsun. Daha sonra bir ses duyuyorsun, bir kıkırdama sesi. Sesin kimden geldiğini biliyorsun, ondan geliyor... Palyaçodan. Daha çok korkuyorsun, ve adımlarını hızlandırıyorsun. Tam Arayı döneceğin sırada yavaş yavaş geriye doğru çekildiğini farkediyorsun. Korkudan titremeye başlıyorsun. Ancak korkunun ecele faydası yok. Arkanı dönüp onu görüyorsun. "Beni çekiştirmeyi bırak! Ne istiyorsun benden?!" Diyorsun. "Ohğ Seni burada bulacağım aklımın ucundan bile geçmezdi." diyor Hisoka, ve hafiften gülüyor. "SORUMA CEVAP VER!" diye bağırıyorsun. Ciddileşerek sana bakıyor. "Bunu daha sonra cevaplayacağım." Diyor. "Şimdi benimle geliyorsun, korkmana gerek yok. Seni öldürmeyeceğim, zorluk çıkarmadığın takdirde." diyerek ekliyor. "Beni öldüremezsin zaten..." diye mırıldanıyorsun. Hisoka elinden bir kart çıkarıyor ve sağ tarafınızda duran duvara fırlatıyor. Kartın duvarı deldiğini gördüğünde gözlerin fal taşı gibi açılıyor. Ardından kafasını sana çeviriyor Hisoka, yüzündeki alaycı gülümsemesiyle. "Tamam... İkna oldum, beni öldürebilirsin..." diyorsun kabullenmiş bir yüz ifadesiyle. "Adın ne?" diye ekliyorsun. "Hisoka Morow." "Anladım, ben Ada. Çok memnun olmadım ama belki anlaşabiliriz, bilmiyorum yani... Kaçma şansım yok, tek çare anlaşmak..." diyorsun. "Adını zaten biliyorum Ada, haha." diye gülerek ekliyor Hisoka. "Peki nereye götüreceksin beni Hisoka-san?" diye soruyorsun. "Evime gidiyoruz. Zorluk çıkarırsan seni bayıltırım." diye yanıtlıyor Hisoka. Başını sallayarak dediklerini onaylıyorsun. Eve varıyorsunuz. Bu evin bir spor salonuna benzediğini gördüğünde nerede uyuyacağını merak ediyorsun ve soruyorsun. "Hisoka-san, peki ben nerede uyuyacağım?..." Hisoka yanıtlıyor, "Onu dert etme, şu büyük kum torbasını yana itebildiğinde yatak odasına girebilirsin." Kum torbasının yanına gidip onu itmeye çalışıyorsun. Ama çabaların sonuç vermiyor. Denemekten bitkin düştüğünse oturduğun yerde uyuya kalıyorsun. Hisoka sana göz ucuyla baktığında yorgunluktan uyuduğunu görüyor ve hafif bir sırıtmayla seni kucağına alıp, kapıyı açıp yatağa yatırıyor. Senin uyuduğunu düşünerek yatağın ucuna oturuyor. Ancak sen, seni kucağına aldığı anda uyanıp, bunu çaktırmıyorsun. Oturduğu yerden kısık sesle, senin için "Tahmin ettiğimden daha güzelmişsin." diyerek odadan ayrılıyor. Duyduklarına çok şaşırıyorsun. Gözlerini açıyorsun ve bir an aklına ailen geliyor. Onları çok sevmiyor ve umursamıyorsun ama senin için endişelenebileceklerini düşünmekten kendini alamıyorsun. Hemen odadan çıkmaya çalışıyorsun. Kapıyı zorlarsın ama arkasındaki kum torbası aklına gelince Hisokaya seslenmeye karar verirsin."Hisoka! Kapıyı açar mısın? Aileme n'olacak? Beni merak ederler... yani sanırım..." Hisoka kapıyı açar ve içeri girer. "Merak etme, ailen seni hatırlamayacak. Zaten seni üzüyorlardı, buna üzülmezsin diye umuyorum." der, ve sen "Peki, buna o kadar da üzülmedim..." dersin hafif bir üzüntüyle yutkunarak. Hisoka odadan çıkacakken sorar "Dinlendiysen salonda çalışabilirsin." "Olur, çalışmak istiyorum." dersin ve odadan çıkarsınız. Kum torbası üzerinde çalışmak istersin ama onun gözleri üzerindeyken utandığın için çalışamazsın. "Hisoka, başka bir yere bakar mısın? Rahat çalışamıyorum." diye sorarsın, ve Hisoka "Öyleyse arkamı dönüyorum." der yüzündeki o pis gülümsemeyle. Derin bir iç çekersin. Sonra Hisoka'nın hiç beklemediği bir şey yapıp yanına oturursun. Hisoka gerçekten şaşırmıştır. "Çalışmayacak mıydın?" diye sorar sana. "Vazgeçtim..." diye yanıtlarsın. Ve yüzündeki merak ifadesiyle sorarsın, "Bana her şeyi anlatacak mısın?" "Belki." cevabını alırsın. Hisokanın dikine gitmek istemezsin ve susarsın. "Falımda, orada olacağın yazıyordu." der ve konuşmadan devamını anlatmasını beklersin. "Sen... Benim ruh eşimmişsin..." der utana sıkıla Hisoka. "Peki ben olduğumu nereden anladın? Fal görüntülü falan mıydı yoksa?" diye sorarsın buruk bir gülümsemeyle. "Hayır, falda seni anlatıyordu. Kısa ve açık kumral saçlı, beyaz tenli, yeşil gözlü bir kız olacağı yazıyordu falımda. Ve en önemlisi, sağ kolunda rahatça görülebilen bir doğum leken olduğu. Bu şekilde seni tanıdım." diye yanıtladı Hisoka. "Anladım. Peki n'apıcaz, hayatımızın sonuna kadar birlikte mi yaşayacağız? Üstelik ben henüz bir öğrenciyim Hisoka..." "Beni sevmediğini biliyorum, kimse beni sevmedi zaten, senden beni sevmeni beklemedim. İstersen gidebilirsin. Bu ani kararı neden verdiğimi bilmiyorum ama evi biliyorsun. İstediğinde seni bekliyor olacağım." Diye alakasız olsa da yanıtladı.

Hisokanın durumuna üzüldün, o bilmiyordu ancak sen onu ilk gördüğünde yakışıklı olduğunu geçirmiştin içinden. Hisoka yanından kalktı ve yatak odasına doğru yürümeye başladı. "Hisoka! Şey... Aslında ben de seni seviyorum... Yani, bu kadar." Dersin ve koşa koşa yanına giderek Hisokaya sarılırsın. Hisoka şaşırır, ve bir o kadar da mutlu olur.

Hisoka X Y/nHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin