Hisoka da sana sıkıca sarılmıştı ve uyumak için odaya girdiniz. "Hisoka ben nerede yatacağım?" diye sordun. "Eı, burada sadece bir yatak var, yani sanırım benim yanımda yatıyorsun eheh." diye yanıtladı Hisoka. "Peki, yanında yatacağım ama çok sokulma." diye ekledin. "Nereden anladın?" diye sordu Hisoka. Neyi nereden anladığını anlamadın ve sen de Hisokaya neyi anladığını sordun. "Sokulacağımı." diye yanıtladı Hisoka o pişkin sırıtışıyla.
"Hisoka, yaklaşırsan yerde yatarım bak ona göre." Diye tehditkâr bir şekilde uyarırsın Hisokayı. "Ofh, tamam yaklaşmayacağım." der Hisoka, ve uyursunuz. Sabah olduğunda Hisoka'nın uyuduğunu görürsün. Bunu fırsat bilerek kahvaltı hazırlamak istersin. Yatak odasından geçmek için kapısı olan mutfağa doğru ilerlersin. Buzdolabını açtığında içinde hiçbir şey olmadığını görürsün. "Ne yiyiyor bu ya!" diye söylenirsin. Ve yatak odasına, oradan da markete gitmek için yatak odasının kapısına gidersin. Ancak aklına kum torbası gelir. Belki açarım umudu ile kapıyı ittirmeye hazırlanırsın. Yataktan Hisoka konuşur. "Çok hazırlanmana gerek yok. Kum torbasını aldım oradan. Artık kaçmayacağın konusunda güveniyorum sana." der. Gülümsersin ve "Tamam öyleyse, ama lütfen uyumaya devam et." dersin. "Tamam uyuyacağım, sen nereye?" diye sorar Hisoka. "Sürpriz ya! Uyumazsan sürpriz olmayacak Hisoka, hadi beni tutma gelirim 10 dakikaya ama uyu, lütfenn." Hisoka başını sallar. Ve gözlerini tekrar kapatır. Sen de markete gider ve gereken şeyleri alarak eve dönersin. Daha sonra aklına evde tava, tencere tabak vs olup olmadığı sorunu gelir. Oflaya puflaya mutfaktaki dolaplara bakarsın. Ama gördüğün manzara seni mutlu eder. İhtiyacın olan her şey vardır. Hemen kahvaltıyı hazırlamaya başlarsın. Hisoka hiç uyumamıştır zaten ve bu güzel kokuların geldiği yere gitmeye başlar. Onu farketmezsin, arkandan yavaşça yaklaşır ve belini kavrar. Sen de ona boştaki elinle geriye doğru zar zor sarılmaya çalışırsın. Daha sonra bir kaç dakikalığına ocağın altını kapatır ve bu sefer iki elinle Hisokaya sımsıkı sarılırsın. "Ama bu sürpriz olacaktı..." dersin üzülerek Hisoka'ya. "Bana sürpriz yapman gerekmez, sen benim en büyük sürprizimsin." Der ve sarılmayı bırakır. "Bütün işi sana yüklemek istemiyorum, bana komutlar ver sana yardım edeyim." Der Hisoka. Ve sen de dediğini yaparsın. "Tabakları, çatal ve bıçakları çıkarır mısın Hisoka?" dersin ve Hisoka başını sallayıp sofrayı hazır eder. Kahvaltınızı yaparsınız ve sen Alışveriş merkezine gitmek istediğini söylersin. "Burada hiç rahat kıyafetim yok, bir şeyler almak istiyorum. Yanımda param var. Beni AVM'ye götürür müsün Hisoka?" diye sorarsın. Hisoka "Tabii ki." der ve ardından "Seni seviyorum" dersin ona sarılarak. O da sana aynı şeyi söyler.
Alışveriş merkezine vardığınızda Hisoka senden daha meraklıdır bir şeyler almaya. Hemen güzel bir mağazaya sokar seni. "Buradan istediğini alabilirsin, para konusunda endişelenme sakın." der ve onaylayıp teşekkür edersin. Bir kaç güzel bulduğun parçayı alırsın. Bunlar yeterli dersin Hisoka'ya. Hisoka "Yetmez." diyerek. Kendisinin hoş bulduğu kıyafetleri getirir. Sen de beğenirsin ve, "Çok güzeller ancak sana yük olmayı gerçekten istemiyorum Hisoka, lütfen bırak onları." dersin. Ancak Hisoka "Seni dinlemeyi çok seviyorum küçük hanım ancak para benim param ve bunları almak istiyorum, hadi kasaya." diye yanıt verir. Mağazadan çıkarsınız. Hisoka başka bir yere gitmek için ısrar eder ve sonunda o kazanır. İlerlerken bir adam yanlışlıkla sana çarpar, ve elini uzatıp özür dilemek ister. Sen adamın uzattığı ele uzanırken Hisoka senden önce davranır ve, "Rica ederiz, şimdi uzaklaş." der gülümseyerek. Ve adam oradan hızla uzaklaşır. Adam bir kaç metre koştuktan sonra çığlık atmaya başlar. Arkanı döndüğünde, sana uzattığı elin yere düşmüş olduğunu görürsün. Hisoka'ya dönerek "HİSOKA! YOKSA..." dersin. "Ben yapmadım sevgilim." Der Hisoka gözlerinin içine bakarak. Ve nasıl olduysa gözlerinin içine bakmasının huzuruyla olayı geçiştirirsin. Eve dönmek için yola koyulduğunuzda yolda 2 tane çocuk görürsünüz, Hisoka "Gon, Killua. Burada ne arıyorsunuz?" Der her zamanki gülümsemesiyle. O iki çocuk, Gon ve Killua anında gardını alır. "Neler oluyor Hisoka? Bu çocuklar neden sana düşman gibi bakıyor?" Dersin. "Onlar benim küçük oyuncaklarım, biraz daha büyüdüklerinde onlarla oynayacağım." Diyor ve sen "Hisoka ne oyuncağı ya, neden bahsediyorsun?" Diyorsun meraklı gözlerle. "Avcı Sınavında tanıştık onlarla, bu arada ben de onlar da birer avcıyız. Killua ve Gon'la dövüşme sözümüz var. Oynamaktan kastım o sevgilim." Diyor ve sen her şeyi kabullenerek, takıla takıla bu iki küçük çocuğun nasıl avcı olduğuna takılıyorsun. "Killua, Gon, sırası değil. Lütfen şu an dövüşmeyin birbirinizle..." Diyorsun az biraz korkmuş şekilde. "Korkmana gerek yok." Diyor Hisoka ama sen dinlemiyorsun "Ne senin, ne de o çocukların zarar görmesini istemiyorum Hisoka! Lütfen eve gidelim..." Diyorsun. Killua "Gon, hadi gidelim." Diyor ve Gon kafasını sallıyor anlam verememiş şekilde. Arkanıza geçtiklerinde konuşmaya başlıyorlar "Bu kız da kim acaba? Hisoka'yı sevmesine ve önemsemesine şaşırdım açıkçası..." diyor Gon. Hisoka'yı seven tek kişi olduğun için üzülüyorsun ama bir yandan da onu kıskanma derdin olmayacağı için seviniyorsun. "Hisoka, ben seni çok seviyorum..." diyor ve ona sarsılıyorsun. Hisoka da sana sarılıyor. "Bir tek sen olsan yeter..." diye ekliyor.
Admin çko meşgûl. Bazı yerlerde "yapıyorsun" bazı yerlerde "yaptın" bazı yerlerde de "yapmıştın" vs gibi dengesizce yazmışım şimdiden sorry.
Bu arada bu soft bir hikâye olucak söliyim xjöemöxkwömx
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hisoka X Y/n
Fanfic"Sokakların birinde, karşına palyaçoya benzeyen, ancak bir palyaçodan olabildiğince daha yakışıklı ve daha az komik olan bir kişi görüyorsun. Korkuyorsun bir an "Acaba Penny Wise mı bu." Diye geçiriyorsun içinden ürkerek. Ancak bu hayatın, yas...