"Vuhuuu~! Çarpmamaya çalışalıım hadi ! Yihaaoouui!"
Luhan, çarpışan arabanın sürücü koltuğunda otururken direksiyonu döndürerek etraftakilerden kaçmaya çalışarak keyifle sevinç nidaları atıyordu. Luhan'ın yanında oturan Sehun ise kollarını çaprazlamış Luhan'ın çıkardığı saçma seslerle gözlerini deviriyor ve her yandan onlara çarpan arabalar yüzünden sarsıldığında kaşlarını çatarak kendi kendine homurdanıyordu.
"Çarpmamaya çalışalım mı? Adı üstünde çarpışan araba değil mi bu çarpmak için uğraşman gerekmiyor mu? Pehh değişik minik prens.."
Sehunun kendi kendine homurdandığını fark eden Luhan, otuz iki diş sırıtarak Sehun'a bakıp önden onlara doğru gelen arabaya çarpmamak için direksiyonu sağa kırarken önüne döndü ve yüksek sesle Sehun'a seslendi.
"Ne diyorsun Sehun-ah ? Duyamadım."
Luhan'ın bağırışla gözlerini kısıp bir bakış atan Sehun, önüne dönerken kendi kendine cevapladı.
"Yeter bu kadar çarpışan araba. Sarsıla sarsıla sarsık oldum.."
Etraftaki yüksek ses ve kahkahalardan dolayı Luhan, Sehunun verdiği cevabı tam olarak duyamadı. Bunun üzerine aynı şekilde yüksek sesle konuştu.
" Ne dedin anlamadım Sehun-ah. Biraz daha mı çarpışan arabaya binelim?"
Luhanın söylediklerini yanlış anlamasıyla bıkkınlıkla nefesini bırakan Sehun sesini yükselterek tekrar cevap verdi.
"Yeter bu kadar diyorum. Bıktım çarpışan arabadan."
"NE? ÇARPIŞAN ARABAYI ÇOK MU SEVDİN?"
Luhan'ın tekrar yanlış anlayıp bağırmasına karşılık Sehun da bıkkınlıkla gözlerini devirip bağırarak cevap verdi.
"HAYIR. BU KADAR YETER. BIKTIM."
Sehun'un cevabıyla hımlayan Luhan, ona aldırış etmeyerek "Peki." Diye mırıldandı ve direksiyonu çevirmeye devam etti.
Bir süre sonra çarpışan arabalar durdu. Sevdiği oyuncağı elinden alınan bir çocuk gibi hayal kırıklığıyla emniyet kemerini çözen Luhan yavaşça ayağa kalkarak üstünü düzeltti ve kemerini çözüp arabadan inmiş olan Sehun'un yanına giderek koluna girip çıkışa doğru ilerledi.
"Eeıımm.. şimdi nereye gitsek Sehun-ah.. ah şu atlı karıncaya binelim miii~? Hadi binelim binelimm."
Luhan gözlerini dört açarak yapabilecekleri veya binebilecekleri birşeyler arıyordu. İleride gördüğü atlı karıncayla gözleri parladı ve Sehun'un birşey demesine fırsat vermeden o tarafa doğru ilerledi.
"Ne?! Atlı karınca mı ?! Yok artık çarpışan araba tamam ama atlı karınca? Nesin sen bebek falan mı yani sen öyleysen bile ben değilim tamam mı ?"
Sehun, Luhan tarafından çekiştirilirken itiraz etmeye ve onu durdurmaya çalıştı fakat Luhan'ın onu bir tarafına taktığı yoktu. Tek isteği onu olabildiğince oyalamak ve yapmak istediklerine vakit bırakmamaktı. Ve tabi bir de eğlenmek. Ne yapsındı? Ne kadar çocukluğu çoktan geçmiş olsa da onun ruhu çocuktu.
"Ahjussi bize iki jeton verir misin?"
Luhan'ın gişeye gelip jeton istemesiyle silkinerek ondan kurtulan Sehun, tek elini kaldırarak ahjussiyi durdurup araya girdi.
"Ha? İki tane mi ? Hayır hayır bineceksen tek başına bin ben binmeyeceğim tamam mı? Ahjussi sen ona bir tane ver."
"Ya Sehun-ah! Ama lütfeenn sen de binmelisin lütfen lütfen lütfen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
All Or Nothing
FanfictionAynı gün kaybettikleri hayatlarını birbirlerinde tekrar bulan iki gencin hikayesi. Ya da birbirini etkileyen olaylar silsilesi. Bir sürü neden-sonuç ilişkisi. Olaylar arası ilişki karmaşası. * * * "Bir elmanın iki yarısı kadar uyumlu, kırmızı ve yeş...