Sinirden sıktığım dişlerim neredeyse kırılmak üzereydi, aklıma geldikçe kuduruyordum resmen. O herifi bulduğum an gebertecektim. Benim sevgilime jest yapmak ne demekmiş görecekti.
Kolumdaki saate baktım. Saat gece 11 e geliyordu. Birazdan burada olucaktı. Okulun arkasında ki boş araziye çağırmıştım onu. Gözlerim saatimden sonra, sol elimde yüzük parmağımda olan alyansa takıldı. Sesli bir nefes verip, yüzüğü çıkararak pantolonumun ne işe yaradığını hâlâ çözemediğim küçük cebine tıkıştırdım.
Şimdilik bu yüzüğün ve evliliğin saklı kalması gerekiyordu.
Boş arazide yankılanan ayak sesleriyle kafamı kaldırıp gelen kişiye baktım. Yeonjun.
* Gelmişsin? hemde yalnız. Oysaki ben ödlek gibi yanına arkadaşlarını da alıp gelirsin diye düşündüm.
Yan bir gülüşle, gözlerinin önüne dökülen koyu tutamları arasından bana baktı.
" Boş sohbeti kesip de, beni neden buraya çağırdığını söylesen? "
Dilimi dudağımın kenarına değdirip, sakin adımlarla ona doğru ilerlemeye başladım.
* Duydum ki, bir piç kurusu benim güzel sevgilime aklı sıra jest yapmış.
Kaşları havalanmıştı.
" Anlamadım? senin sevgilin mi?"
* Anlaşılmayacak bir şey yok. Sen siktiğimin olmayan beyninle benim kız arkadaşıma yaklaşmışsın.
Çenesi kasılmıştı. Bir adım atıp aramızdaki mesafeyi kapattı. Şimdi yüz yüz yüze duruyorduk.
" Doğru konuş pezevenkt herif, senin sevgilini bile tanımıyorum. "
Alayla güldüm.
* Carine öyle söylemiyor ama?
Çatılan kaşlarıyla birlikte, bakışları da değişmişti.
" Carine mi? Ben öyle birini tanımıyorum. "
Bir de yalan söylüyordu prospu çocuğu.
* Kes sesini. Korkak olmak yerine itiraf et.
Karşımdaki çocuk bıkkın nefes vererek ellerini iki yana açtı.
" Bak dostum ben Carine falan tanımıyorum, belli ki sevgilin olucak sürtük se-
Sözünü tamamlayamadan sert yumruğumu geçirdim yüzüne. Boş bulunduğu için yere yığılmıştı hemen. Üstüne çıkarak yakasını tek elimle kavrayıp, diğer elimi yumruk yaparak, yüzüne sert darbeler atmaya başladım.
* Sen ne cüretle benim sevgilime hakaret edersin?!.
İki elimle yakasını kavrayıp yüzlerimizi yaklaştırdım.
* Hadi bir daha söylesen!.
İlk başta sadece yüzüme bakmıştı ardından çok gelmeden toparlanıp, beni iterek, bu kez o üstüme çıkıp, yüzüme yumruğunu geçirmişti.
Harika!. En azından karşılıklı bir dövüş olucaktı. Sıkılmak yok Taehyung.
" Seni psikopat herif!. Bir kız için gelip bana kafa tutmak neymiş sana göstereceğim. "
Yüzüme yediğim üçüncü yumrukla, ağzımda metalik tadı hissetmem bir olmuştu.
Mükemmel!, dudağım patlamıştı ve Carine beni öldürecekti.
* Bu kadar oyun yeter.
Kendimi hızla yana çevirdiğimde o da dengesini kaybederek yere düştü. Kalkmasına izin vermeden ayağa kalkarak karnına sert tekme geçirdim.
" Siktir! "
İnleyerek küfür ettiğinde, sırıtıp baş parmağımı dudağımın kenasına dokundurdum.
Lanet olası patlamıştı. Üzerine eğilerek çenesini kavrayıp bana bakmasını sağladım.
* Bana bak puşt. Bir daha seni sevgilimin etrafında kuyruk sallarken görürsem, o verdiğin gülleri mezarının etrafını süslemek için kullanırım anladın mı beni?.
" Ama ben güll-
* Sana anladın mı dedim?!
Bağırmamla sesini kesmiş kafasını sallamıştı.
* Biz yinede işimizi şansa bırakmayalım.
Yüzünün ortasına güçlü bir yumruk geçirdiğim, anında inleyip burnunu tutmuştu. İtiraf edeyim benim bile elim ağrımıştı.
* Şimdi anladın işte.
Üzerinden kalkarak bankın üstüne bıraktığım ceketimi alıp omuzuma attım. Islık çalarak yolun kenarında parkettiğim arabama doğru ilerlemeye başladım.
Sorunu halledip, o piçin haddini bildirdiğime göre şimdi sevgilimin yanına gide bilirdim. Fakat daha önemli bir sorunum vardı, ben bu halimi Lilliana nasıl açıklayacaktım?
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
