Hoşgeldiniz! Bölümü atmam gereken zamandan bir gün önce atıyorum. Çünkü aramıza yeni ve mükemmel bir okuyucum katıldı. Ve hikayeye beni gaza getiren yorumlar yaptığı için erken attım. Bu kişi gryffindorlubiryazar .
Hoşgeldin sefa getirdin bebeğim.
Bol bol yorum yapın ve oy verin ha.
Hadi iyi okumalar küçük tomcuklar sizi.
Muah༼ つ ◕‿◕ ༽つ
Draco Malfoy karşımdaki zindanda ağzından kan akarken bana bakıyordu. Koşarak ellerimi zindanın parmaklıklarına koydum.
-"İyi misin?"
Draco başını hafifçe sallayarak yere oturdu. Beyaz gömleği ve siyah kumaş pantolonu kan içindeydi.
Burada olduğunu unuttuğum Tom Riddle'a döndüm ve sinirle konuştum.
-"Onun burada ne işi var?"
Ciddi bir şekilde bana adımladı.
-"Haddini bil Granger."
Oldukça sakin bir sesle söylemişti bunu.
-"Soruma cevap istiyorum."
Alayla baktı.
-"Bak sen."
-"Bana emir verebileceğini mi sanıyorsun?"
Tek elini benim koluma atıp sertçe çekti. Vücudum hızını alamayıp gövdesine çarpınca hemen ondan bir adım uzaklaştım. Ama eli hâlâ kolumdaydı ve deli gibi sıkıyordu. Canımın acısıyla gözlerimi kapattım ve hemen bu anın bitmesini diledim.
(İlahi bakış açısı)
Genç kız gözlerini açtığında karşıdaki adamın bakışlarıyla içi titredi. Tom Riddle'ın gözlerindeki soğukluk kızı öyle ürkütmüştü ki kız her bir tüyünün elektrik çarpmış gibi havaya kalktığını hissetti.
Hermione ne diyeceğini, şuan nasıl tepki vermesi gerektiğini,hangi role bürünmesi gerektiğini bilmiyordu. Nasıl tepki vereceğini o kadar iyi seçmeliydi ki. Ne yaparsa yapsın plana zarar vermemeliydi.
Karşısında kanlar içinde yerde yatan kişi sevdiği çocuk olsa bile planını düşünmeliydi.
Adam ise her zamanki gibiydi. Bir role bürünmüş gerçek duygularını ustaca saklıyordu. İçindeki öfkenin bir kar topu gibi daha da büyüdüğünü hissediyordu. Ama dışarıya gösterdiği tek şey daima yaptığı gibi buz gibi soğuk bakışlarıydı. Adamın çenesi sinirden titriyordu. Ama adam hemen çenesini kontrol altına aldı.
Hermione'nin şu sarı çocuğa bakarken gözlerinin nasıl merhametle parladığını görüyordu Tom Riddle. Tek istediği şey Draco Malfoy'u en acımasız lanetlerine boğup,onu kaynar su dolu bir kazana atıp, gözlerine asit dökmekti.
Hermione'nin bakarken içi titrediği o gözleri asite boğmak istiyordu.
Genç kız ise şoktaydı. Henüz şoktan çıkamamış ne diyeceğini bilmiyordu. Aklındaki düşünceleri eğer biri duyabilseydi bu kadar çok düşünceyi aklından geçirebildiği için Hermione'yi tebrik ederdi.
Genç kız daha fazla düşünmek istemediği için konuştu.
-"Amacım öyle konuşmak değildi Lord'um. Sadece şoktan ne diyeceğimi bilemedim."
Tom inanmasa bile başını salladı.
-"Bu çocuğu malikanenin bahçesinde bulduk."
Tom Hermione'nin üstüne eğildi ve tekrar konuştu.
-"Demekki o da senin gibi gelecekten gelmiş. Sen, gelecekteki ben istemediğim için geleceği anlatamıyorsun ama o anlatabilir değil mi?"
Draco onları yarı açık gözlerle seyrediyordu. Hermione'nin burada olmasına tepki bile verememişti. Hiçbir şey anlayamamıştı genç Malfoy. Şimdi ise Voldemort'un ona geleceği soracağını öğrenmişti. Ne anlatmalıydı ne yapmalıydı bilmiyordu. Gerçekleri anlatırsa Hermione'nin hayatını tehlikeye atmaktan korkuyordu. Çünkü Hermione'nin ona "Lord'um" demesinden bir planı olduğu belliydi.
Şimdilik sadece beklemeyi tercih etti genç Malfoy. Zaten sonrasında vücudunun acısına daha fazla dayanamarak bilinci kapandı.
Hermione ne yapacağını bilmez halini Tom'a yansıtmamak için çabalıyordu.
-"Lord'um çok eski bir geçmişe giden bazı insanların hafızasını kaybettiğini biliyorsunuz. Eğer Draco hafızasını kaybetmediyse bu çok mantıklı olur."
Evet böyle bir şey vardı. Hermione yalan söylemiyordu. Kızın, Tom'un düşünemediği bir şeyi düşünmesi Tom'u her ne kadar farkettirmese bile çıldırtmıştı.
Tom yumruklarını sıktı ve kafasını salladı. Gözlerini kapatıp derin bir nefes çekti.
-"Gidiyoruz."
Hermione gelen emirle Tom'un arkasından yürüdü. Ardından Tom hiçbir şey söylemeyerek yanından ayrdıldığında Hermione mecburen kısa süreliğine kaldığı Tom'un odasına gitti.
❥❥
Hermione odada tek başına bir saat geçirdikten sonra sıkıldı ve bahçeye indi. Bahçede kimsenin olmaması onu mutlu etmişti. Tom ona bugün görevi olduğunu söylemişti ama şimdilik ortalıkta yoktu. Bunu fırsat bilerek bahçedeki tek ağaca yaslandı ve kapanan gözlerine karşı koyamadan uykuya daldı.
•••
Uzun zamandır gelemediğim o yerde buldum kendimi. Yine karşımda Geçmiş Ağacı vardı.
En son gördüğüm rüyada olanlar aklıma gelince gözlerimi yumdum. Şimdi üç tane dilek hakkım vardı ve ben bunu nasıl değerlendirmem gerektiğini biliyordum.
Geçmiş ağacına benzeyen kadın bana eğildi.
-"En son nerede kaldığımızı hatırlıyorsun değil mi Hermione?
Kafamı hızla salladım. O da üstüme doğru eğilmeyi bırakıp doğruldu.
-"Az sonra uyanırım büyük ihtimalle. O yüzden hemen üç dileğimi söylemek istiyorum.
-"Pekala. Söyle bakalım ilk dileğini."
-"Dünya üzerindeki tüm büyülerde en iyisi ben olmak istiyorum. Bunu yapabilir misin?"
Geçmiş ağacı kafasını salladı.
-"Yapabilirim. İkinci dileğini söyle."
-"Bana hiçbir büyücüde olmayan bir sürü yeni güç ekle."
Geçmiş ağacı şaşırmıştı.
-"Sen çok zeki bir cadısın Hermione. Şimdi üçüncü dileğini söyle."
-"Günde bir kere basit şeyler için dilek hakkımın olmasını istiyorum. Ama dilek dilemek için illa buraya gelmeyeyim bir şey belirle."
-"Hepsini gerçekleştireceğim. Ama sana gelen güçleri kendin keşfedeceksin. Günlük dileklerinide iki elin açık bir şekildeyken dileyebilirsin."
•••
Hermione rüyadan uyandığında gözlerini kısıp etrafa baktı. Kimse olmadığını görünce malikaneye girdi.
Tabi onu uyurken seyreden Tom Riddle'dan haberi yoktu.
Bölümün aşırı kısa olduğunu biliyorum ama ne yapayım bu bölüme koyacak başka bir şey bulamadım.
Görüşürüz
-Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen❤️-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Butterfly Effect (Tomione)
FanfictionHermione Granger arkadaşlarının ölmesini engellemek için geçmişe dönüp Lord Voldemort'u bir şekilde durdurmayı kafasına koyar. Tom Riddle&Hermione Granger