1. Bölüm

154 11 4
                                    

-

OCAK 2015

Gökyüzü şiddetli bir şekilde gürlediğinde, pencere kenarında elimdeki pahalı marka içkiyi yudumluyordum. Bugün günlerden Cumartesi idi. Sabah işe gitmemiş, bütün gün yorgunluktan yatmıştım.

Sabahtan beri hava böyle kasvetliydi. Yağmur bardaktan boşalırcasına yağıyordu. Gri bulutlar her tarafı sarmış, her yer su içindeydi.

Sabahtan bu yana, hiçbir kesinti olmaksızın yağmur yağmıştı. Bu havada yapılacak en iyi iş, tadını çıkarmaktı. Yalnızlığın şerefine.

Bir kez daha yudum aldım elimdeki şişeden. Yakıcı tadı hoştu.

Şiddetli bir şekilde şimşek çaktı. Harika.

Kadıköy'ün merkezindeki bir apartmanda oturuyordum. Pencereden baktığımda insanları görmemek imkansızdı.

Yağmuru seviyordum. İçimdeki tüm düşüncelerin bir damla olup, dökülmesini sağlıyordu.

Gök gürlemesini severdim. Küçükken her yağmur yağdığında dışarı çıkıp ıslanırdım. Geceleri şimşek çaktığında yorganın altına girmek yerine, pencere kenarına gidip havayı seyrederdim.

Şimdi de öyleydi. Hiçbir tepki vermeden koltukta oturmuş, içkimi yudumluyordum. Bazı şeyler asla değişmezdi.

Üzerimde sadece uzun siyah bir kazak ile duruyordum. Yalnız yaşıyordum ve istediğim gibi davranabiliyordum.

Dışarıyı seyrderken, birden çok şiddetli bir şimşek çaktı ve oda karanlığa büründü. Sonrasında, şiddetli bir gök gürlemesi daha.

Karanlık odada tek başıma duruyordum. Ne yapmam gerekirdi? Bir fener mi almalıydım? Işık gerekiyor muydu?

Bense hiç istifimi bozmadan, koltuğa daha rahat bir şekilde oturup, bacaklarımı öndeki sehpaya uzatmıştım. İçkimi daha sık yudumlamaya başlamıştım.

Normal bir insan, şimdi ne yapardı? Efkârlanır mıydı? Ağlar mıydı? Ya da, düşünceleriyle başbaşa mı kalırdı?

Ben ne yapıyordum? Düşüncelerimi karıştırmaya başladım. Sanki düşüncem varmış gibi.

Ne zaman içki içilirdi? Birisine aşık olununca mı? Diğer insanlar safın tekiydi. Aşık olmak teslimiyetin göstergesiydi.

Açıkçası tek düşünebildiğim buydu. Aşk vaka'm yoktu. Duygusuzun tekiydim.

Aniden çalan telefon, pozisyonumu değiştirerek koltuğa oturmamı sağladı. Telefonu elime aldım.

"Alo?" dedim, düz bir şekilde.

"Alo, Almina." dedi karşıdaki ses.

"Beste?" dedim, iyice doğrularak. "Naber?"

"İyidir," dedi Beste. "Bir şey soracaktım."

"Buyur."

"Akşam müsait misin?" dedi Beste.

"Akşam için bir planım yok," dedim, kaşlarımı çatarak. "Ne oldu ki?"

"Bizim grup partiye gidecek," dedi Beste. "Ve sen de gelmelisin."

Sessiz ÇığlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin