On

427 60 25
                                    

"Yavuz!"

Yavuz, annesinin kapıya yaklaşan adım seslerini duyar duymaz gözlerini sımsıkı yumup yattığı yatakta arkasını döndü. Bir haftadır sadece işe gidiyor, eve geliyor ardından kimseyle iletişime geçmeden odasına girip uyuyordu. Bir haftadır ağzına soktuğu lokma sayısı iki elin parmaklarını geçmezdi. Canı hiçbir şey yapmak istemiyordu, sadece çalışıp kafa dağıttıktan sonra eve gelip uyumak istiyordu. Annesi bir saniye bile peşinden ayrılmıyor, her gün Yavuz'un bu tavırlarını sorguluyordu fakat Yavuz'un ona bir şeyleri açıklamaya mecali bile yoktu.

Olsaydı da ne diyecekti ki, bir erkeğe aşık olduğunu mu söyleyecekti?

Zaten berbat olan şeyleri daha da berbat ederdi bu itiraf, o yüzden bir haftadır ağzını bıçak açmıyordu Yavuz'un.

Yavuz kapının açılma sesini duyunca gözlerini sanki mümkünmüş gibi daha çok sıktı, sanki böyle yaparsa annesi uyuduğunu sanıp gidecekti. Annesinin yatağa yaklaşan ayak seslerini duyunca istemeden de olsa gözlerini aralayıp bakışlarını ağır bir şekilde annesine çevirdi. Günlerdir Yavuz ne kadar üzgünse sebebini bilmese de annesi de en az onun kadar üzgündü.

"Yemek hazırladım oğlum kalk iki lokma bir şeyler ye."diye mırıldandı kadın oğlunun kızarmış gözlerini ve solmuş tenini dikkatle izlerken. Yavuz başını olumsuz anlamda sallayarak uzandığı koltuktan hafifçe doğruldu. Annesi başında böyle dikilirken onun yatması kendini saygısız bir insanmış gibi hissettirmişti. Sırtını yatağın başlığına yaslayıp yutkundu."Aç değilim anne."kadın dudaklarının arasından sıkıntılı bir nefes vererek Yavuz'un yanındaki boşluğa oturdu ve elini oğlunun dizine atıp okşadı.

"Neyin var annem?"Yavuz gözlerini bir kaç kez kırpıştırıp dudaklarına zoraki bir gülümseme yerleştirdi."Bir şey yok."

"Var bir şey, ben bilmez miyim oğlumu?"diye mırıldandı kadın oğlunun yüzünü incelemeye devam ederken. Bir kaç haftada fazlasıyla zayıflamıştı Yavuz, annesi gün geçtikçe onun eriyip bittiğini görmeyi kaldıramıyordu. Oğlunun dizini okşamaya devam ederken biraz daha ona doğru yaklaştı."Derdini söylemeyen derman bulamaz yavrum, söyle bir hal çaresi bulunur."

Yavuz gözlerini annesinin gözlerinden kaçırıp pencereye doğru dikti. Bunun bir hal çaresi yoktu ki, içindeki yangını hiç bir kuvvet söndüremeyecekti. Sevdiğinin parmağında o yüzüğü gördükten sonra anlamıştı bunu. Hâlâ o yüzüğü nasıl parmağına takabildiğini anlayamıyordu Yavuz. Gözlerini bir kaç saniye yumup o geceki görüntüleri kafasından atmaya çalıştı fakat ne yaparsa yapsın Evren'in o yüzüklü parmağı aklından çıkmıyordu. Gözlerini zorlukla aralayıp annesine baktı bir kez daha, annesi öyle bir bakıyordu ki Yavuz'a sanki dudaklarının arasından çıkan en ufak cümleye yakıp yıkacaktı ortalığı.

Yavuz o an afalladı.

Düşündü, bir anlığına sadece düşündü.

Annesine söylese, derdini onunla paylaşsa annesi hâlâ sevmeye devam eder miydi onu? Yine böyle tek bir sözüne dünyayı yakacakmışçasına bakmaya devam eder miydi? Oğlum diye kucaklar mıydı bir daha?

Yavuz yutkundu.

Yüreğindeki yangını birine anlatmaya ihtiyacı olduğunu farketti. Haftalardır içinde tuttuğu zehri atmak istiyordu, çünkü gün geçtikçe o zehir tüm bedenini ele geçiriyor gibiydi. Kuruyan dudaklarını ıslatıp dizlerini kendine doğru çekti ve kara gözlerini annesinin gözlerine dikti.

"Ben birini seviyorum anne."diye mırıldandı Yavuz kara gözlerini annesinin gözlerinden bir saniye bile ayırmadan. Kadının dudakları yukarı doğru kıvrıldı, buruk bir tebessüm gönderdi oğluna."Ah, yavrum benim bilmiştim ben böyle bir şey olduğunu."annesi dizini bir kaç saniye daha okşadıktan sonra oğluna biraz daha sokuldu ve dizindeki eller bu sefer Yavuz'un saçlarına kaydı, oğlunun saçlarını usulca okşadı kadın.

"Kim bu kız? Bizim köyden mi?"Yavuz hızla başını eğdi, nasıl dili varacaktı ki söylemeye? O an cesaretinin kırıldığını hissetti, söyleyemezdi. Bir kaç dakika ne annesi ses etti, ne de Yavuz. Ardından kadın oğlunun söylemeyeceğini anlayınca onu biraz daha rahatlatmak için çenesinden tutup başını kaldırdı ve yanağını okşadı."Söyle annem, isterse sevmediğimiz biri çıksın sen sevmişsin sonuçta, senin mutluluğun için razı gelirim ben her şeye."kadının son cümlesinden sonra Yavuz kırılan cesaretinin tekrar toparlandığını hissetti ve gözlerinin dolmasına engel olamadan başını bir kez daha eğdi.

"Kız değil."diyebildi sadece titreyen sesiyle. Sanki çok utanç verici bir şey yapmış gibi başını yerden kaldırıp annesinin yüzüne bakamıyordu. İlk defa bunu dile getirmenin verdiği heyecanla kalbi göğüs kafesinin içinden fırlayacakmış gibi çarparken, dudaklarının arasından titrek bir nefes verdi. Annesinin yüz ifadesini merak ettiği için başını usulca yerden kaldırıp dolu gözleriyle karşısındaki kadına baktı. Annesinin ağzı hafif aralanmıştı, Yavuz'un yanağını okşayan eli durmuştu. Yavuz o an annesinin onu kabullenmeyeceğini hatta yüzüne dahi bakmayacağını bile düşündü fakat o an onun hiç beklemediği bir şey oldu.

Annesi Yavuz'u kendine doğru çekerek oğlunun başını kendi göğsüne yasladı.

Yavuz şaşkın bir şekilde, kalbi hızla çarparken kollarını annesinin beline sardı ve öylece bekledi. Kadın oğlunun saçlarının arasına öpücükler kondurdu, hiçbir şey söylemedi sadece öptü. Uzun bir süre o şekilde, sessizce durduktan sonra nihayet kadın üzerindeki şaşkınlığı attı ve konuşarak aralarındaki sessizliği bozdu.

"Ne zamandır?"diye fısıldadı sessizce, Yavuz başını annesinin göğsüne daha çok bastırdı ve kollarını daha da sıkılaştırdı."Evren'i gördüğümden beri."dedi Yavuz zorlukla, kadın oğlunu hafifçe geri iterek yüzüne baktı.

"Süleyman'ın oğlu Evren mi?"Yavuz başını olumlu anlamda salladığında kadın başını yana doğru eğip üzgün gözlerini Yavuz'un yüzünde gezdirdi."Evleniyor o."

Yavuz'a o an bildiği gerçeği annesinin ağzından duymak çok ağır gelmişti. Kollarını kadından ayırıp başını usulca salladı ve ağlamamak için dudaklarını birbirine bastırdı.

"Vazgeçiyor anne..."diye fısıldadı çatallaşan sesiyle, içi yanıyordu bu cümleyi kurarken, yüreği parçalanıyordu."Bizi vurmasınlar diye, bana zarar gelmesin diye kendinden vazgeçiyor."Yavuz'un dudaklarının arasından bir hıçkırık kaçtığında annesi hızla tekrar onu kendine doğru çekip sımsıkı sarıldı. Yavuz annesinin tişörtünü elleri arasına alıp sıktı ve göz yaşlarını kadının omzuna bıraktı.

"Benimle gelirse beni öldürürlermiş..."diye mırıldandı Yavuz hıçkırıklarının arasından, annesi sakinleşmesi için yavaş yavaş sırtınını okşuyordu fakat kendisinin de oğlundan bir farkı yoktu. O da ağlıyordu şimdi sessizce, oğlunun yüreğindeki acıyı kendi yüreğinin en derinliklerinde hissetmişti."Ama gelmese de ölüyormuş gibiyim ben, nasıl geçecek bu?"

Kadın cevap vermedi, veremedi.

Yavuz'da bir cevap beklemiyordu zaten.

Saatlerce annesinin kolları arasında, annesiyle beraber ağladı Yavuz.

Fakat içindeki o yangın ne kadar ağlarsa ağlasın hiç geçmeyecek gibiydi.

Beni Sevdi Benden Çok | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin