Umarım hepimiz için bu yılı hatırlamak istemeyeceğimiz daha az sikimsokik bir yıl olur. Harika yılbaşına harika bir bölümle....
Xiao Luhan, camdan akşamın derin karanlığında yerleri aydınlatan beyaz kara bakarak önüne dönüp kendi evinin mutfağına doğru yönelirken duyduğu sesle saniyelik duraksadı.
"Evini ilk defa görüyorum pembe, aslında gerçekten çok beğendim. Çok hoşmuş"
Ve Sehun hayranlıkla açık mavi tonlarında döşenmiş sade ama bir o kadar asil salonda gözlerini gezdirmeye devam ederken, adımlarını yönelterek odaları dolaştı birer birer. Gördüğü küçük oda ile duraksayarak şaşkınlıkla bakakaldığında, hızla açtığı kapıyı kapatarak geri döndü ve merakla ekledi.
"Hey o sikim oda da ne öyle?"
Ve Xiao Luhan onun hangi odaya baktığını anlayarak kahve makinesinden ayırdığı gözlerini büyüttü şaşkınlıkla.
Gördüğü şey ne miydi?
Tavandan aşağı doğru asılı birçok halat parçası ve hemen altında kan kırmızısı bir yatak. Duvarlarda çıplak resimler, bitmiş şarap şişeleri, kelepçeler ve kırbaçlar. Açıkçası bu oda Luhan'ın uzun zamandır kullanmadığı bir odaydı.
Sehun'la tanıştığından beri girmemişti bu odaya. Bu odayı hiçbir zaman sevmemişti."O şey, b-ben kullanmıyorum orayı. Seninle tanıştığımdan beri kullanmıyorum yani müşteriler gelirdi eve ondan şey yapmıştım orayı ben"
Ve hızla geri önüne dönerken, uzun olanın ısrarcı sesi doldu kulaklarına.
"Uzun zamandır derken? En son ne zaman kullandın orayı?"
Kahveyi makinaya eklerken yanıtladı onu küçük olan çekingence
"B-bilmiyorum, hatırlamıyorum yani hem sen neden soruyorsun ki kullanmıyorum işte!"
Ve makinanın kapağını sertçe kapattığında, elinin üzerine kapanan iri ellerle duraksadı.
"Luhan, başkalarının sana dokunduğunu bana hatırlatan şeylerden bile nefret ediyorum."
Onun küçük ellerini makinanın üzerinden çekerek küçük tuşa bastı ve makinanın durmasını sağladı. Ve küçük olanı kendine döndürürken devam etti kırmızı saçlı.
"Kendini buna layık gördüğün için seni cezalandırmak istiyorum, artık bunu aşmalısın, sadece benim olduğuna inanmalısın"
Ve aralarında ufak ufak hararetlenen gerginlik ikisinin de bedenini sararken, kızgınlıkla yanıtladı onu Lu.
"Ben kendimi buna layık görmedim, bunu yapmak zorundaydım. İstediğim zaman da kullanırım orayı. Ben kimsenin malı veya eşyası değilim bu tavrın için ben de seni cezalamdirmak istiyorum. Beni sinirlendirme çocuk"
Luhan düşünmüştü. Şuana kadar her zaman herkesin altında olmuştu ve şimdi bu yüzüne bu şekilde vurulduğunda hissettiği şey utanç değil öfkeydi. Belli bir planı vardı. Bu çocuk ona inanmıyordu ve o bunu yapacaktı.
Tekrar önüne dönerek makinayı açtığında onun konuşamasına izin vermedi ve ekledi öfkesini görmezden gelerek.
"Uykum var izin verirsen kahve içeceğim beni salonda bekleyebilirsin"
Ve dakikalar sonra elinde iki kupa kahve ile geri geldiğinde, rahat koltuklardan birine attı bedenini. Şimdi ikisi de ufak ufak yudumlarken kahvelerini, lapa lapa yağan kar gerçekten de huzur veriyordu. Luhan bu hissi özlemişti. Ve konuşmadan içilen kahvelerden sonra, Oh Sehun'un gözlerinin hafif hafif kapanması yalnızca birkaç dakika sürmüştü...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Caliente (Dokai) ✔️
Fanfic"Ben yokken sen uslu muydun?" Kyungsoo bileğinden Rolex'i yavaşça çıkarırken kapıya yaslandı. Gözleri itaatkar bir şekilde önünde oturan genç erkeğe yapıştı. "evet" "bana düzgün hitap et" "e-evet baba" Jongin usulca sızlandı. {Yetişkin içerik} (Yan...