Barış yanıma gelince kocaman gülümseyip sıkıca sardım onu. "Çok özledim öpeyim mi bir kere?" Barış cevap vermek yerine dudaklarımızı birleştirirken eve girip ayağıyla kapıyı da kapatmıştı. Birbirimizden uzaklaşırken gülümsedim. Elindeki poşetleri alıp mutfağa götürmek istediğimde engel oldu. "Birtanem sen şimdi bir şey taşıma ne olur ne olmaz." O mutfağa ilerlerken ben de peşinden gittim. "Çok düşüncelisiniz Barış bey." "Öyle mi Nisa hanım? Siz de çok güzelsiniz." Barış biraz durgundu tabii fark etmiştim. "İş konusunda ne oldu halledebildin mi?" "Sayılır."
"O nasıl oluyor?" "Yani şuan aktif olan maçlarda oynamam mümkün değil bu aralar zaten seni bırakıp maçlara gidemem. Ara ara bireysel antrenmanlar yapacağım bir sonraki maçlara da takıma girerim diye umuyorum." Onu başımla onaylayıp yanağına uzun bir öpücük kondurdum. "Potanın kralı geri dönüyor yani." Barış bana bakıp gülümserken dudağıma minik bir öpücük kondurmuştu. Marketten aldıklarını yerleştirirken yemem için dondurma uzatırken alıp gülümsedim. "Teşekkür ederim Baroska'm. Buna ihtiyacım vardı şuan." Ben dondurmayı açıp yerken bir gözüm de Barış'taydı. Durgundu işte.
"Cemal ne dedi sana Barış?" "Bir şey demedi it." Sesindeki öfkeyi anlamasam bile inanmazdım bu dediğine. "Boşver onu saçmalasın kendi kendine. Ciddiye alma tamam mı?" Dondurmadan ona da uzatırken gülümsedi. İstemese de zorla yedirdim ona. Dondurmamı bitirdikten sonra Barış'ın dudağına minik bir öpücük kondurdum. "Çok tatlısın Barış." "Ben miyim tatlı?" "Hıhı. Bir daha bakayım mı?" Dudağına bu kez uzun bir öpücük kondurduğumda gülümsedim. "Bundan sonra canım tatlı bir şeyler isterse markete gitmeme gerek yok seni öpsem yeter bana."
"Nisa doğru söyle kaç ay ömrüm kaldı?" "Ne diyorsun Barış ya?" "Sen bana iltifat etmezsin öyle durup dururken." "Aşk olsun Barış." "Olsun birtanem. Aşk hep olsun." Kolları bedenimi sararken gülümsedim. "Beni kucağına al ve oturup konuşalım." Barış dediğimi anında yapıp beni kucağına almıştı. Kollarımı boynuna dolayıp yanağına uzun bir öpücük kondurdum. "Kahramanım benim. Şu kollara bak şu vücuda bak. Yunan tanrısı gibi maşallah." Barış gülerken yanağını ısırdım yavaşça. "Yerim seni be adam." Barış beni koltuğa bırakırken kendisi de yanıma oturmuştu.
"Önce ben sorayım mı Barış..?" "Sor birtanem." "Kaç kişiydiniz? Hepiniz erkek miydiniz? Ne konuştunuz? Garsonlar da erkek miydi? Bir de birileri seni gözleriyle yedi mi? Hatta bekle bir saniye detaylı anlatacaksın." Ben kalkıp giderken arkamdan seslense de kağıt kalem alıp yanına geldim. Gülerek bana baksa da omuz silktim. "Ben kıskanç bir kadınım. Sen de çizerek anlatıyorsun." Barış'a kağıt kalem uzattığımda gülmüştü. "Bak gider kontrol ederim Barış yanlış anlattıysan kavga ederiz iyi düşün." "Tamam kızım ya dur bir saniye." "Tersleme beni. Tamam ver istemiyorum." "Nisa özür dilerim gel tamam bak çizdim."
Yanına oturup başımı göğsüne yasladım. Bir masa çizerken araya girdim. "Dikdörtgen mi kare mi?" "Ne fark eder Nisa?" "Fark eder sen söyle." "Yani ölçmedim tabii ama kare gibiydi küçük bir masaydı." "Tamam anladım." Sandalyeleri de kutu şeklinde çizerken gülümsedim. "Bak güzelim giriş buradaydı. Ben de girişe dönük oturuyordum. Burada Ahmet abi oturuyordu, karşımdaki adamın adını hatırlamıyorum fazla kalmadı zaten. Burada da Selçuk abi vardı." "Başka kimse yok muydu?" "Yoktu ama işte senle konuştuktan sonra o karşımdaki adamın kız kardeşi geldi. Abisinin yanına sandalye çekip oturdu."
"Nasıl bir kardeş küçük bir kardeş mi?" "Bizimle yaşıttır, sormadım ama..." "Sorma zaten aferin sana. Konuştu mu seninle?" "İlk geldiğinde nezaketen konuştum tabii sonra da sen mesaj attın zaten sana yazdım." "Barış, telefonu nasıl tuttun?" "O ne fark eder acaba?" "Ya sen bir tut." Barış telefonu tutarken eline bakıp gülümsedim. "Yüzüğün gözüküyor mu diye baktım." "Ya Nisa'm. Sen hamileyken çok kıskanç bir şey oldun farkında mısın?" "Ama çok tatlısın de bana." "Çok tatlısın." Gülümsedim. "Teşekkür ederim sen de çok tatlısın. Hem sen yokken bebeğimiz bana bir şey itiraf etti. Beni senden daha çok seviyormuş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALACAKARANLIĞIM
Hayran KurguNisbar kurgusudur 🌼 Alacakaranlığım varla yok arası... Biz ne bütün olabilmiştik, ne de karşı koyabilmiştik birbirimize... Ben ise her geçen gün farketmeden onun olmuşum...