"Elin Rusuna güven olur mu hiç? Hatırlayın birinci cihan harbinde de Almanlarla ittifak etti Osmanlı," dedi İlyas. Ağabeyi Osman atıldı:
"Senin dediğin de laf mı şimdi?"
Osman'ın bakışlarında ve ses tonunda İlyas'ın söylediğine katılmamaktan da ziyade açıkça görülür bir alay etme vardı. İlyas yine sustu... Ağabeyimdir ikiletmek olmaz diyerekten gözlerini kaçırdı. Osman hayretle başını yana çevirip güldü ve güya etrafındakileri muhatap almıyormuş gibi uzaklara bakarak söylenmeye başladı:
"Osmanlı'ymış... Bakma sen Almanın da gözü Türkiye'deydi. Şimdi bile kurtlar sofrasına oturturlar Türkiye'yi. Bizim istemeye istemeye düştüğümüz cehennemin içine çekmeye çalışırlar. Herkesin niyeti ortada işte! Bu saatten sonra bir de Almana mı güvenelim? O çakallara mı?"
Osman karşısında oturan ilyas'a baktı. İlyas da Osman'ın yanında oturan annesine... Kadıncağız yine tartışacaklarını bilmiş olacak ki çaresizce olacakları izliyor görünüyordu. Babası gibi kızdı mı tam kızan Osman açtı ağzını yumdu gözünü:
"Sen o küçücük aklınla Almanların safında savaşırsak belki Kırım Türklerinin kendine ait devleti olur diye düşünüyorsun değil mi? İlyas, o Mehmet'lerle fazla geziyorsun aklını da orada bırakıp bırakıp geliyorsun tepemin tasını attırıp durma benim!"
"Ne var düşündüysem! Düşünmek de mi suç oldu?"
"Ulan bu faşistler nereye gitse 'üstün' Alman ırkı için kan döktüler kendilerinden başka düşündükleri mi var da sen onların safına geçtin diye azatlığını gözetsinler!"
Sessiz sessiz duran anasını dürtükledi Osman:
"Yalan mı ana yalan mı? Sen hiç bir tane Rus gördün mü en üstün ırk biziz deyip efelenen?""Y-yok... Görmedim Osman'ım," dedi kısık sesle.
"Heh! Aksine taa Kara Kırgız illerinden buraya kadar yol yaptılar. Demir döşediler demir. Medeniyet getirdiler. Başımızdaki -Ruslar- çalışmasa neyse," dedi omuzlarını silkerek.
"Az cesaret etsek biz de yol döşeriz, biz de çalışırız diyorum diyorum da kime diyorum..."
"Bak aslanım: Devlet kurmak güç gerektirir. O dediğin de bu zamanda olmaz. Sen dikbaşlılık edeceğine nasıl hayatta kalacağına bak."
"Ayh! Kapatın şu bahsi be içim karardı!"
Elindeki ince belli bardağı dudağına götürmeden evvel geniş omuzlarını kaldırarak güldü Osman.
"Tamam anam güzel anam sustuk bak."
İkisi birden gülüştü. İlyas'ın keyfi de çardağa, yanlarına gelmekte olan dedesini görünce yerine geldi. Öylesine neşe verici bi adamdı ki herkes acaba şimdi ne diyecek de bizi güldürecek diye tek dişi kalmayan ağzına bakardı.
"Dedem geliyor," dedi İlyas. Biraz sonra çardağa vardı, kapkalın camlı gözlüklerinin ardından Osman'ı seçti.
"Seninki geldi," dedi detone sesiyle. Osman'ın içtiği genzine kaçtı, gözleri fal taşı gibi açıldı.
"Ne, nerde!"
"Kapıda, alayım mı içeriye?"
"Al tabi dedem ne bekliyorsun yahu!"
İhtiyar o meşhur kahkahasından patlattı:
"Peeehheeehheeehheeehheee..."
Onunla birlikte diğerleri de güldü. Osman da ayaklandı. Cebindeki anahtarı şıngırdata şıngırdata kapıya vardı. Eliyle saçını düzelterek kapıya yöneldi. O tam kapıyı açarken kapı ardındaki Aybike de el çabukluğuyla gözünün yaşını silip gülümsemeye koyulmuştu. Osman'a fırsat vermeden elindeki üstü bezle örtülü tepsiyi uzatıp söze girdi:
"Kokmuştur..."
Gülümsedi Osman. Gözlerini kızın normalden koyu görünen kirpiklerinden -kendisine uzatılan tepsiyi alırken bile- ayırmadı. Kız ise bilerek gizlemediği şaşkınlık ve biraz da hayranlıkla oğlanın kalın bileklerine, şişkin kollarına ve kendine göre haylice geniş omuzlarına baktı. Bu dalgın halet-i ruhiyeden onu ancak gönlünü çelen yiğidin sesi ayırabilirdi. Öyle de oldu:
"Yürüyelim mi biraz? Eve kadar bari bırakayım o kadar zahmet etmişsin..."
Olur dedi kız. Yoldayken konuşmaya başladılar:
"Canını sıkkın görürüm senin."
"Harp olacak Osman. Seni de alırlar cepheye!"
"He Aybike. Harp burda olmasaydı inan sizleri bırakıp da gitmezdim..."
"Kim galip gelecek Osman?"
"İnsanlık Aybike..."
Kız sustu. Oğlan da sustu. Birbirlerine diyecekleri çoktu ama denmezdi öyle pat diye. Denmezdi işte... Uçmaklara rağmen kaçtılar. Bu denli yaklaşan son nefese rağmen sustular. Tam evine girecekken seslendi oğlan:
"Eline sağlık bu arada eminim çok güzel yapmışsındır."
Gülümseyip eve girdi kız. Gece boyu içine içine ağladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIM
Historical Fiction"Sonunda insanlık kazanacak," demişti ama insandan sayılmadıkları şu cihanda kazanç aramanın mantığı neydi ki?