Bölüm 1

106 3 0
                                    

Usulca kapıyı kapattı ve yaşlı evin gıcırtısını sevgi ile dinledi , her zaman sövdüğü gıcırtıyı. Geçmişini ailesini dostlarını ve tüm sevdiklerini en uygun tabiriyle tüm hayatını o kapının arkasında bırakmıştı. "O ihtiyarı bile özleyeceğim." diye geveledi ardından; babasının o huysuz yüzünü anımsadı bir anlığına. Suratında her ne kadar mutluluğunu yansıtan bir tebessüm olsa da , gözlerinin içindeki buruk hüznü saklamaya yetmiyordu - hiç bir zamanda yetmeyecekti-.  Evin gıcırtısına eşlik eden meltem rüzgarını ve yaprakların hışırtısını çirkin bir tebessümle dinledi.

Zoraki ileri atılan ilk bir kaç adımının sonucu olarak eve doğru döndü , bu yaşlı eve ilk defa bu kadar sevgi dolu bakıyordu. Olduğu yerden fırlayacak gibi duran panjurları akşam ki çiseden dolayı nemli olan tahta duvarları ve hafif hafif tüten bir bacası vardı. Evin gölgesine sinmiş olan ufak ahıra doğru sessiz adımlar atmaya başladı. Gariptir ki bu yaşlı evin yanındaki ahır o kadar ihtişamlıydı ki sanki ahır , ahır değilde ufak bir şatoydu. Yüzüne öyle bir gülümseme yerleşti ki ağzı kulaklarına vardı. "Ahh ihtiyar Ah!" diye iç geçirdi. "Aile yadigarı diye bu yaşlı evi tamir dahi ettirmiyorsun." diye devam etti derin bir soluğun ardından. Zihnini bu düşüncelerden soyutlamaması dahilinde buradan kopamayacağını fark etti.

Bir şekilde en yakın dostuyla tanıştığı zaman aklına gelmişti ahıra yaklaşmış olduğundan olsa gerek. Ardından ahırın penceresinden kafasını uzatıp genç adamı dikkatlice süzdü. Komik görünüyordu şık bir ahırın penceresinden kaşlarını çatmış gibi duran bir at, dikkatli bir şekil de birine bakıyordu. -Sanırım o sırada oradan geçen biri kahkahalara boğulurdu en azından ben olsam kahkalara boğulurdum , ben kim miyim ? Orası çok başka bir hikaye. - At karşısındakinin kim olduğunu fark edince öyle bir sevinçle hamle yaptı ki kafasını geri çekerken pencerenin tavanına çarptı. Bir süre sonra iki kişiydiler , genç adamın yanına dostunun gelmesiyle birlikte yüzünü sadece saf bir tebessüm kapladı. "Yalnız olmayacağım değil mi dostum ?" dedi içten bir ses tonuyla.

Belki en iyisi değildi ama yer yüzündeki en iyi atlardan biriydi Gölge. Rüzgarı kıskandırabilecek kadar hızlı , yılan kadar sessiz , kaplan kadar güçlüydü hepsi bir yana dünyadaki en iyi at değildi belki  ama en iyi dostu Gölge ,- şunu da eklemek isterim ki;  Gölge kadar aksi bir at olduğunu sanmıyorum en azından henüz ben göremedim -ki ben bir çok insan ömrü kadar şey gördüm-. Gür ve beyaz yelelerini okşadı Emre. "Biliyorsun değil mi?" deyip Gölge'nin iri gözlerinde cevap aradı , umduğu cevabı bulmuş olsa gerek ki "Vaktim geldi dostum." diyerek devam etti. Hali hazırda olan eğerin iplerini sıktı ve kendini Gölge'nin üzerinde buldu. 

Deli Keşişin GünceleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin