On Bir

674 77 46
                                    

Elleri kabanının ceplerinde yavaş adımlarla evine doğru ilerleyen Yavuz, başını gökyüzüne kaldırıp aşağı doğru ağır ağır süzülen kar tanelerini izledi. Yerdeki birikmiş karlar yeni yeni erimeye yüz tutmuşken tekrardan yollara beyaz bir yorgan gibi serilmişti. Yavuz postallarıyla yerdeki kar birikintilerini eze eze yürürken dudaklarının arasından sıkıntılı bir nefes verdi, verdiği nefes buharlaşıp havaya karışmıştı.

Yavuz'un gönlündeki yara annesiyle konuştuktan sonra bir nebze de olsa dinmişti, birine açılmak onu gerçekten iyi hissettirmişti fakat Evren bir an olsun aklından çıkmıyordu. Yavuz kendini fazlasıyla işe vermişti, belki çalışırsa aklına gelmez diye düşünmüştü ama hiç de düşündüğü gibi olmamıştı. Evren'e olan sevdası, aşkı öyle büyük, öyle kuvvetliydi ki, ne yaparsa yapsın onu ne aklından ne de kalbinden çıkartamıyordu.

Onu çok özlemişti. Parmağında o yüzüğü gördüğü geceden beri hiç görmemişti onu. Güzel yüzüne hasret kalmıştı, vücudunun her yeri onun yanında olamadığı için büyük bir acıyla sızlıyordu. Bunun geri dönüşü yoktu artık, Evren evlenecekti ve Yavuz onun evleneceğini düşündükçe ölecekmiş gibi hissediyordu. Sanki kafasına sıksa bu kadar canı yanmaz, bu kadar acı çekmezdi.

Zihnindeki düşüncelerle aklını kaybedecekmiş gibi hissederken başını ağır bir şekilde iki yana salladı ve kafasındaki düşünceleri bir kenara bırakmaya çalıştı. Düşüne düşüne ilerlerken adımlarının onu nereye getirdiğini bile farkedememişti. Kara gözleriyle etrafı süzerken karşısında gördüğü bacası tüten ev ile nefesini tuttu.

Buraya ne ara geldiğini anlayamamıştı, ayakları bir anda onu buraya getirivermişti fakat şu an bundan daha önemli bir problem vardı.

Evin bacası tütüyordu, evde soba yanıyordu. Yavuz ve Evren dışında kimsede bu evin anahtarı yoktu.

Yavuz'un kalbi o an hiç olmadığı kadar hızlı çarpmaya başladı, Evren eve mi gelmişti? Soğuktan kızarmış burnunu çekip dudaklarından kesik bir nefes bırakarak eve doğru ağır adımlarla ilerlemeye başladı. Sanki eve her adım attığında, eve her yaklaştığında kalp atışları daha da hızlanıyordu. Bir kaç saniye içerisinde tam kapının önünde durunca cebindeki anahtarı çıkarmakla kapıyı çalmak arasında gidip geldi. Ardından kapıyı çalmakta karar kılıp elini yumruk yaparak ahşap kapıya iki kez vurdu.

Kapıya doğru yaklaşan adım seslerini işitince nefesi hızlandı, elleri bu kara kışa rağmen terlemişti. Ellerini hızla üzerindeki siyah kabana sürttü ve yutkundu. Kapı bir anda açıldığında, Yavuz sevdiğinin o güzel kehribarlarıyla karşılaşınca yüreği büyük bir özlemle sarsıldı. Kara gözleri sevdiğinin yüzünün her köşesinde gezindi, utanmasa hasretinden yere çöküp hıçkıra hıçkıra ağlayacaktı Yavuz. Evren'in dudakları yukarı doğru kıvrılırken bir adım geri çekilip Yavuz'a geçmesi için yer açtığında Yavuz önce onun yüzüne ardından içeriye bir bakış atarak sıkıntılı bir nefes verdi ve kendini içeri attı.

Yavuz uzun süredir gelmediği bu evi süzerken bakışları masanın üzerinde takılı kaldı. Evren sanki onun geleceğini tahmin etmiş gibi masanın üzerine iki tane çay bardağı koymuştu. Yüreği evin sıcaklığından mı yoksa Evren'in bu hareketinden mi bilinmez sımsıcak olmuştu.

"Çay içersin değil mi?"Evren'in sorusuyla bakışlarını masadan çekip arkasına çevirdi ve masaya yaklaşan kehribar gözlüsüne baktı. Evren sanki hiçbir şey olmamış da, her hafta yaptıkları gibi buluşmaya gelmişler gibi davranıyordu. Yavuz onun bu hareketine ilk afallasa da ardından kendine gelip usulca başını salladı. Evren'in ona bakan kehribarları bir anda mutlulukla parıldadı ve sobanın üzerindeki çaydanlığı ellerinin arasına alarak çayları doldurdu. Yavuz'un bakışları onun parmağına kaydı, yüzük yoktu. Büyük ihtimalle Evren çıkarmıştı.

Evren çaydanlığı tekrardan yanan sobanın üzerine koyduktan sonra çekyata oturdu ve hâlâ ayakta onu izleyen Yavuz'a kaçamak bir bakış attı. Yanına çağırmaya bile çekinir hale gelmişti, konuşmaya utanıyordu. Yavuz sanki onun sesini duymuş gibi üzerindeki kabanı çıkartıp askılığa astı ve Evren'e çok yakın olmayacak bir şekilde çekyata oturdu.

Birbirlerinden her ne kadar uzakta kalmaya çalışsalarda yürekleri birbirlerinin hasretiyle yanıp kavruluyordu.

Yavuz masanın üzerindeki çay bardağını eline alıp sıcak çaydan bir yudum aldı, soğuktan geldiği için sıcak çay iyi hissettirmişti. Evren'de onun gibi çay bardağını ellerinin arasına alarak yudumlamaya başladı. Yavuz bakışlarını ona çevirmiyor, karşıdaki boş duvarı izliyordu.

"Tek derdimizin bir hafta beklemek olduğu günleri çok özledim."diye mırıldandı Evren sonunda aralarındaki sessizliği bozarak. Yavuz yutkunup başını yere eğdi. O da özlemişti, keşke Evren'i görmek için bir hafta bekleseydi yine o zamanlar bu kadar canı yanmıyordu. Yavuz konuşmayınca Evren yutkundu ve buruk bir şekilde gülümsedi."Beni kiminle evlendirirlerse evlendirsinler, ben seni sevmekten hiç bir saniye vazgeçmeyeceğim."

Yavuz sonunda dayanamayarak kara gözlerini yanındaki sevdiğine dikti. Onun kendini izleyen kehribar gözlerine bakıp acıyla gülümsedi."Güzel gözlüm benim."diye fısıldadı Yavuz, kalbindeki sevgi artık taşmış, dudaklarının arasından kelimelerle dökülüvermişti. Evren dudaklarına haftalar sonra içten bir gülümseme yerleştirip çekyatta Yavuz'a doğru sokuldu.

"Başımı göğsüne koyabilir miyim?"diye sordu Evren çekingen bir tonda. Yavuz hızla başını sallayarak kollarını açtı ve Evren'i kendine çekti."Koy güzelim."Evren sevdiğinin kollarının arasına girip başını göğsüne yasladı ve yorgun gözlerini yumarak onun gövdesine sımsıkı sarıldı. Haftalardır sanki buna ihtiyacı varmış da şu an tüm yorgunluğu bir toz bulutu gibi ortadan kaybolmuştu.

Yavuz onun kokusunu ciğerlerine çekerek huzurlu bir nefes aldı. İkisinin kalpleri de şu an yaşadıkları yakınlıktan dolayı göğüs kafeslerini döverken birbirlerine daha sıkı sarıldılar. İkisi de o kadar haftanın acısını çıkarır gibi birbirlerinin kokularıyla hasret gideriyorlardı.

"Yavuz'um?"diye fısıldadı Evren mayışmış bir ses tonuyla. Yavuz çenesini onun başına koymadan hemen önce saçlarını koklayarak öptü."Söyle gülüm."

"Haftaya yine buluşalım mı burada?"sesi küçük bir çocuk gibi çıkmıştı, Yavuz istese de itiraz edemezdi ki ona. Başını salladı hızlıca.

"Olur, buluşalım."onu göğsüne daha çok bastırıp burnunu saçlarına gömdü ve sanki mümkünmüş gibi kokusunu ciğerlerine daha çok çekti."Hiç kötü şeylerden bahsetmeyelim Yavuz, eskisi gibi olsun her şey."dedi Evren, Yavuz o an kolları arasındaki çocuğun her şeyden çok buna ihtiyacı olduğunu anlamıştı. Alnına ufak bir öpücük kondurdu, Evren ne derse yapardı.

"Olsun Evren'im, olsun."

Öl dese ölürdü.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 17, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Beni Sevdi Benden Çok | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin