Selamm kalbimin içleri ^^
Keyifli okumalar dilerim...
"Hatırlıyormusun bir zamanlar beni çok sevdiğini söylerdin o tatlı dilinden bana karşı olan sevgi sözcükleri hiç eksik olmazdı. Kendimi dünyanın en şanslı kadını olarak görüyordum çünkü bana bunu söyleyen gençlik aşkım dı, aşık olduğum adam dı.
Neden bu kadar çok sevmiştim ki seni? Neden seni sevdiğim zamlar da insanlardan uzaklaşıp sadece sana odaklanmıştım? Yıllar sonra hayattan hiçbir beklentisi olmayan, beni nasıl hayata tekrar bağladın? Kimsin sen? Nesin sen? Seni sevmenin mutluluğunu, heyecanını, acısını, üzüntüsünü tarif etmek, tarif etmeyi isteyip de anlatamamak, anlatmaya çalışırken bocalamak ne kadar saçma bir duygu olsa da güzeldi hoştu.
Biliyor musun ben ilk defa birinin gözlerinin içine baktığım da geleceğimi gördüm, geleceğimizi gördüm. Ve biliyor musun ellerini tuttuğum da kendimi ölümsüz hissediyordum. Kısacası sen benimleyken, ben senden başkasını görmüyor, duymuyor, düşünemiyordum.
Son iki aydır gece başımı her yastığa koyduğum da senden başka rüya görmemek için Allaha yalvarıyorum ve o gecenin hiç bitmemesini arzuluyorum. Ben seni anlattıklarım kadar değil anlatamadıklarım kadar çok seviyorum. İstesem bir mektuba, bir mesaja, bir aramayla, bir konuşmayla anlatmak isterdim. Fakat ben istedim ki sen benim gözlerimin içine baktığın da anla sana olan aşkımı, hayranlığımı.
Günler geçti, aylar geçti içimizi ısıtan güneş bin kez doğup bin kez battı. Ve biliyor musun kabullendim artık çünkü bugün senin gidişinin üzerinden iki ay geçti ve inan bana sen beni iki ay kadar habersiz bırakacak insan değilsin. İlk başta inanmadım yalan dedim kaçmıştır dedim. Sonra ondan da vazgeçtim gizli görevdir dedim ama bir şekilde mutlaka amcam yada ağabeyim ben üzülmeyeyim diye söyler dedim. Ama söylemedi söylemediler inan bana söylemelerini o kadar çok isterdim ki ama demediler bana 'Turan ölmedi gizli görevde' demediler. Bende kabul ettim aynı yiğitin gidişini kabul ettiğim gibi.
Dün gece her zaman ki gibi seni gördüm rüyamda gözlerimi kapar kapamaz o güzel yüzünü gördüm. Fakat bu sefer bir tuhaflık vardı sende sürekli ağlıyordun sebebini bilmiyorum. Ama seni öyle görünce, ne kadar acı çektiğimi bilemezsin ağlamanın bir türlü durduramıyor dum. Elimden hiçbir şey gelmiyor du sanki biri bedenimi görünmez zincir vurmuştu hareket edemiyordum. Engel olamıyordum ağlamana, o an sanki beni cehennem ateşine atmışlar gibi hissettim. Çok acı çektim.
Uyandığımda hemen telefona sarıldım seni aradım biliyor musun defalarca kez seni aradım. Sonra ne yaptığımın farkına varıp çaresizce göz yaşlarımı akıttım yorgana. Öylece durdum sabaha kadar. Şimdi gidiyorum görüşmek üzere elbet bir gün şehitlik mertebesine bende ulaştığım da görüşeceğiz. Seni seviyorum hoşçakal..."
Gözyaşlarımı silip ayağa kalktım yavaşça, yorulmuştum yorgundum ama bedenim değil ruhum yorulmuştu kaybetmekten yenilmekten. Şehitlikten çıkıp arabama atladığım gibi havaalanına sürdüm.
Ben şuan nerede miyim? Ankaradayım Kutay ve Turan'ı ziyarete geldim. Şimdi de geri Şırnak'a dönüyorum. Havaalanına geldiğim an hızlıca sırt çantamı alıp son kontrollerimi yaptırıp uçağa bindim.
Uçağın iniş yapmasıyla kendime geldim. Herkes uçağı boşaltınca bende yavaşça ayağa kalkıp koltukların üstünde ki dolaptan çantamı alıp aşağı indim. Direkt hızlı adımlarla çıkışa doğru ilerleyip etrafa baktım. Bizim timi görünce oraya doğru ilerledim.
"Hoşgeldiniz komutanım." Fatih'in sesinde bile bir burukluk bir kırgınlık vardı onlar da alışamamıştı Turan'ın gidişine nasıl alışılsın ki? Daha Kutay'ın gidişine bile alışamamıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge Timi
AcciónAnnesini ve babasını küçücük yaşta şehit veren bir kızdı o. Yanında bir tek biricik ağabeysi vardı. Şimdi o küçücük kız büyüdü kocaman bir bordo bereli bir yüzbaşı oldu. o kim mi? o Asena Türkoğlu tüm zorluklara göğüs geren kahraman türk askeri.