Taksiden indikten sonra kapının önüne gelip zile bastım. Annem kapıyı açınca meraklı bir şekilde;
-"Neredeydin kızım meraktan öldük."
-"Merak etme iyiyim."
Bora'yı arkamda görmesiyle derin bir nefes vermesi bir olmuştu. İçeriye girip montumu astıktan sonra mutfağa yöneldim. Herkes yemek yiyordu. Hare beni görünce değişik bir bakış atıp masadan kalktı. Beni oturma odasına sürükledikten sonra;
-"Kızım nerdesin sen aklım çıktı mal mısın ?" dedi.
-"Sadece Bora'yla biraz gezdik."
-"Kızım ne bok yiyorsun sen. Bora'nın kim olduğunu unuttun sanırım. Onun yüzünden başına gelmeyen kalmadı amına koyim. Meriç onun yüzünden gitti. Lan sana tecavüz etmeye kalktı. 2 günde iyi mi oldu gözünde Ada noluyor ?"
-"Neden bağır ıorsun bana ? Daha 2 gün önce beni sevdiğini söyleyen sen değilmiydin. Evet ne geldiyse başıma onun yüzünden geldi. Meriç şu saatten sonra umrumda mı sanıyorsun ? Ebesinin amına kadar yolu var."
Elimdeki poşeti yere fırlattıktan sonra ceketi astığım yerden alıp kendimi dışarıya attım. Bora kolundan tuttuğunda hızlıca kendime çekip onu boğacakmış gibi bakmaya başladım. Gerçekten o kadar sinirlenmiştim. Neden ben birşeyleri unutmaya çabalarken herşeyi hatırlatıyor.
-"Ada bir sakin olur musun ?"
-"Olamam gerizekalı olamam. Anlıyor musun ? Ben seni affetmeye çalıştıkça herkes hatanı yüzüme tekrardan vuruyor."
-"Birşeyleri düzeltmeye çalışıyorum ama sana gene yaranamıyorum Ada. Ben daha napayım lan. Tamam bir bok yedim ama hatamı anladım. Daha napmam gerek güvenini kazanmak için. Seviyorum be köpek gibi. Meriç bu kadar bile sevmedi seni Ada. Onunla seni birlikte gördüğümde canım ne kadar açıyordu biliyor musun ? Bilemezsin tabi o zaman onun sahte aşkıyla gözünü kör etmekle meşguldün çünkü."
Ne diyebilirim ki şu dakikadan sonra haklıydı. Her konuda. Her zaman olduğu gibi. Allah kahretsin ya. Ben ne kadar bok bir hayat yaşıyorum. Arkama bile bakmadan koşmaya başladıktan sonra caddeden karşıya geçip kaldırıma oturdum. Gözlerim gene unutmamıştı tabi saçma konulardan ağlamayı. Bacaklarımı kendime çekip kafamı devekuşunun kuma gömdüğü gibi bacaklarımın arasına alıp daha çok ağlamaya başladım.
Omzuna dokunan bir elle kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Bu beni hastahabeye götüren çocuk değil miydi ? Yüzüme noldu der gibi baktıktan sonra kafamı gene öne eğmiştim.
-"İyi misin Ada ?"
-"Bilmiyorum. Hiçbirşey bilmiyorum."
-"Seni eve götürmemi ister misin ?"
-"Hayır gitmek istemiyorum."
Yanıma oturup oda kafasını yere eğdiğinde meraklanmıştım. Ne işi vardı burada bu saatte ? Evde olması gerekmiyor muydu ? Kafamı ona doğru çevirip;
-"Sen neden buradasın ?" dedim.
-"Babamla tartıştık biraz bende kapıyı çekip çıktım. İyileştin mi diye görmek içinde buraya geldim."
-"Senin babanda benimkiler gibi anlaşılan."
Kafasını tekrardan önüne eğdiğinde susmam gerektiğini çoktan anlamıştım. Bu hareketi bana Meriç'i hatırlatmıştı. Oda böyleydi.