💌💫
28 stories
Milena'ya Mektuplar by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 52,900
  • WpVote
    Votes 2,247
  • WpPart
    Parts 17
"Sen benimsin, seni artık hiçbir zaman görmesem de! Korkunun o uçsuz bucaksız sahasına girmediği müddetçe biliyorum, ama senin bana olan ilgini kesinlikle bilmiyorum, senin ilgin tamamen korkuya ait. Sen de beni tanımıyorsun Milena..." Yayınevi: Say Yayınları Çeviren: Adalet Cimcoz Baskı yılı: 2016 İlk Baskı yılı: 2000
İnsan Neyle Yaşar? by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 38,789
  • WpVote
    Votes 1,457
  • WpPart
    Parts 7
Lev Nikolayeviç Tolstoy (1828-1910): Anna Karenina, Savaş ve Barış, Kreutzer Sonat ve Diriliş'in büyük yazarı, yaşamının son otuz yılında kendini insan, aile, din, devlet, toplum, özgürlük, boyun eğme, başkaldırma, sanat ve estetik konularında kuramsal çalışmalara verdi. Bu dönemde yazdığı öykülerde yıllarca üzerinde düşündüğü insanlık sorunlarını edebi bir kurgu içinde ele aldı. Tolstoy, insan sevgisi ve inanç konularını ustalığının bütün inceliğiyle işlerken, İnsan Neyle Yaşar? ile gerçek hayatı yansıtan tabloların içinde yeni bir ahlak anlayışını ortaya koydu. Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları Basım: XXIV. Basım Yıl: 2012 Çeviren: Koray Karasulu
1984 by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 58,011
  • WpVote
    Votes 1,930
  • WpPart
    Parts 17
İngiliz yazar George Orwell'in 1949 yılında yayımlanan ve kısa sürede kült mertebesine erişmiş eseri 1984, 1949 yılında yayımlanmıştır. Distopya türünde bir roman olan 1984, "Büyük Birader", "Düşünce Polisi", "101 Numaralı Oda", "2+2=5" gibi çeşitli terminolojileri ve kavramları günümüz lugâtına dahil etmiştir. George Orwell kitapları arasında en çok bilinen eserdir. Romanın adı "Avrupa'daki Son Adam" ismiyle yayımlanmak istenmiştir fakat Orwell'ın yayıncısı başarılı bir pazarlama stratejisiyle kitabın adını Bin Dokuz Yüz Seksen Dört olarak değiştirmiştir. Roman, II. Dünya Savaşı'ndan sonra oluşan totaliter rejimlere ağır bir eleştiri niteliğindedir ve romandaki alegoriler ve semboller bu totaliter devletleri işaret etmektedir. Çevirmen: Celal Üster Yayınevi : Can Yayınları İlk Baskı Yılı : 2000 Sayfa Sayısı : 352
Frankenstein by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 9,174
  • WpVote
    Votes 793
  • WpPart
    Parts 26
Mary Shelley, gördüğü bir kâbustan esinlenerek yazdığı Frankenstein ya da Modem Prometheus yapıtıyla bir yarışmaya katıldı. Modem bilimkurgunun ilk eseri sayılan bu kitapla, yazarlık yaşamı başlamış oldu. Yazar, o yazı, "çocukluktan çıkıp hayata adım attığı dönem" olarak tanımlamıştır. 1. basım: Temmuz 2012 Can Sanat Yayınları Çeviri: Duygu Akın
Notre Dame'ın Kamburu by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 19,879
  • WpVote
    Votes 777
  • WpPart
    Parts 53
"Quasimodo", Paskalya'dan sonraki ilk pazara verilen addır aslında. XX. yüzyıl Parisi'nde Notre-Dame Kilisesi'nin ön avlusundaki kerevete, kimsesiz bebekler bırakılırdı. Başrahip Frollo, böyle bir günde bulduğu sakat bebeği himayesine aldı ve ona Quasimodo adını verdi. Onu büyüttü ve zangoçluk işini verdi; ancak çanın sesi altın kalpli Quasimodo'nun giderek sağır olmasına yol açacaktı. Quasimodo, koruyucusu kabul ettiği Frollo'ya büyük bir sevgi ve bağlılık duyarak büyür. Oysa başrahip karanlık içdünyasına hapsolmuş, dizginleyemediği nefretinin pençesinde kıvranan biridir. Hayatı, çanlar ve Notre-Dame Kilisesi'nden ibaret olan Quasimodo, güzeller güzeli çingene kızı Esmeralda'ya, ilk görüşte büyük bir aşkla vurulur. Ne var ki başrahibin gözü de Esmeralda'dadır. Esmeralda'nın dünyasındaysa Yüzbaşı Phœbus'ten başka hiç kimseye yer yoktur. Artık sevgi ile nefretin, iyilik ile kötülüğün kıyasıya mücadelesidir yaşanan. Victor Hugo, olayları ince ince ördüğü Notre-Dame'ın Kamburu adlı ünlü eserinde, insan hayatında kaderin yerini de sorgulamış, kaleme alındığından bu yana birçok sanat eserine, özellikle de filmlere esin kaynağı olan muhteşem bir roman çıkarmıştır ortaya. Notre-Dame'ın Kamburu aynı zamanda Paris kentinin romanıdır. Hugo, şehrin o dönemini adım adım, duvar duvar, tarih tarih, o olağanüstü zengin diliyle anlatmış, Paris'in, diğer karakterlerden rol çalmasına yol açmıştır. Yayınevi: Can Yayınları Yılı: 2012 Çeviren: İsmet Birkan
Araba Sevdası by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 51,716
  • WpVote
    Votes 1,111
  • WpPart
    Parts 50
Araba Sevdası her ne kadar yazarı Recâizâde Mahmut Ekrem tarafından "eğlenmek için" yazıldığı söylense de Tanzimat devrinde yetişen alafranga tiplerle alay etmek için yazılmıştır. İlk olarak 1895 yılında resimli olarak Servet-i Fünun dergisinde tefrika edilmiş ve bu tefrika Ressam Halil Paşa tarafından resimlendirilmiştir. Bu roman, Bihruz Bey'in Periveş Hanım'a olan aşkını anlatıyor görünse de aslında o dönemin toplumu ile ilgili önemli eleştiriler yapmakta ve özellikle gençleri etkileyen Batı etkisinin olumsuz sonuçlarını ele almaktadır. Bihruz Bey'in Periveş'e yazmaya çalıştığı mektuplar ve bu yüzden düştüğü komik durumlar aslında yazarın da dediği gibi "hazin bir hikâye"dir.
Küçük Kadınlar by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 16,656
  • WpVote
    Votes 1,410
  • WpPart
    Parts 19
Louisa May Alcott'ın 1868'de yayımlanan ölümsüz yapıtı Küçük Kadınlar'ın kuşaklar boyu her yaştan okuru büyülemesinde, aile hayatını idealleştirmesinin ve her çağda geçerliliğini koruyan evrensel temaları kucaklamasının rolü vardır kuşkusuz. Sevgi, dayanışma, ölüm, savaş ve barış, insanın kendi idealleriyle ailesine ve topluma karşı sorumluluğu arasındaki çatışma romanın başlıca temalarını oluşturur. Erkek çocuğu gibi davranan yazar adayı Jo, güzel kıyafetlerin ve zenginliğin özlemini duyan Meg, narin ve kırılgan Beth, şımarık ve romantik Amy'den oluşan March kardeşler, Amerikan İç Savaşı sırasında New England'da ayakta kalmaya çalışırlar. Babaları savaştayken yoksullukla mücadele eden kızlar, kişilik olarak birbirlerinden farklı olsalar da ortak amaçları dini öğütlerin yol göstericiliğinde iyi birer insan olmaktır. Roman, kadınların dönemin katı toplumsal cinsiyet normlarının kendilerine dayattığı geleneksel rolleri benimsemek yerine hayata dair seçimlerini bizzat yapabileceklerini göstermiştir. Yazar: Louisa May Alcott Yayınevi: Epsilon Yayınevi Çeviren: Nilgün ERZİK Sayfa Sayısı: 172 sayfa KISALTILMIŞ METİN
Germinal by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 12,557
  • WpVote
    Votes 404
  • WpPart
    Parts 40
1860'ların Fransa'sında, kuzeydeki maden işçileri, çetin çalışma koşullarında yaşam mücadelesi vermektedir. İşçiler, ocaklarda göçük ve grizu patlaması riski altında çalışırken, aileler de açlık ve sefaletle boğuşmaktadır. Grev kaçınılmazdır artık. Ezilenler, her şeyi göze alarak yola çıkar. En büyük güvence ise yüreklerdeki umuttur... Germinal, edebiyat tarihinin en önemli eserlerinden biri. Sanayi toplumunda işçi sınıfının trajedisini sarsıcı bir gerçekçilikle ve kendine özgü sert üslubuyla yansıtan Zola, Germinal'le 19. yüzyılın başyapıtlarından birini ortaya koyuyor.
Budala by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 39,810
  • WpVote
    Votes 976
  • WpPart
    Parts 51
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski (1821-1881): İlk romanı İnsancıklar 1846'da yayımlandı. Ünlü eleştirmen V. Belinski bu eser üzerine Dostoyevski'den geleceğin büyük yazarı olarak söz etti. Ancak daha sonra yayımlanan öykü ve romanları, çağımızda edebiyat klasikleri arasında yer alsa da, o dönemde fazla ilgi görmedi. Yazar 1849'da I. Nikola'nın baskıcı rejimine muhalif Petraşevski grubunun üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Kurşuna dizilmek üzereyken cezası sürgün ve zorunlu askerliğe çevrildi. Cezasını tamamlayıp Sibirya'dan döndükten sonra Petersburg'da Vremya dergisini çıkarmaya başladı, yazdığı romanlarla tekrar eski ününe kavuştu. En önemli eserlerinden Budala 1868-1869 yıllarında Russki Vestnik dergisinde tefrika edildi. Dostoyevski bu romanında insan ruhunun labirentini çılgınlık, tutku ve hastalık prizmasında kırılan görüntüsüyle sergilemiştir.
Beyaz Diş by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 39,436
  • WpVote
    Votes 1,239
  • WpPart
    Parts 20
Beyaz Diş vahşi bir hayvanın gözünden, hem doğal hayata hem de insanların acımasız dün yasına eleştirel bir bakış... Beyaz Diş Alaska'nın sert doğa koşullarında geçen, nefes kesici bir macera hikâyesi anlatıyor. Yarı köpek bir anne ile kurt bir babanın yavrusu olarak dünyaya gelen Beyaz Diş, doğduğu günden itibaren farklılığının gölgesinde bir hayat sürmeye başlar. Zekâsıyla ve görüntüsüyle hayranlık uyandıran bu muhteşem yaratık, hem insanların hem de hayvanların eziyetiyle karşılaşır ve her an bedel öder. Hayatta kalmak için içgüdülerinin rehberliğine sığınan Beyaz Diş, zamanla her türlü canlıya karşı güvenini kaybeder ve vahşi hayat ile evcilleşme arasında sıkışıp kalır. Jack London Beyaz Diş'te edebiyat tarihinin en gerçek hayvan karakterlerinden birini yaratırken, düşmanlık, ahlâk, güven, merhamet ve sevgi gibi kavramları tartışıyor. "Oysa vahşilik, Beyaz Diş'in görünüşüne ve hareketlerine sinmişti. O vahşi tabiatı simge liyordu; onun ete kemiğe bürünmüş haliydi." -Jack London-