OKUYACAKLARIM
69 historias
MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oldu) por Maral_Atmc6
MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oldu)
Maral_Atmc6
  • LECTURAS 8,402,806
  • Votos 699,316
  • Partes 72
Elzem Akay'ın sıradan ama güzel bir hayatı vardı. En iyi okullarda okumuş, en güzel oyuncaklara ve kıyafetlere sahip olmuştu. En değerli mücevherler daima onun boynunu süslemiştir. Lüks içinde yaşarken hayatta istediği her şeye kolayca sahip olmuştu. Üzerine titreyen iki abisi, onu hep güldüren kız kardeşi, iyi bir yengesi ve onu sürekli çıldırtan bir hizmetçisi varken hayat ona karşı fazlasıyla cömertti. Tüm bunları ne bozabilirdi ki? Bir gece korkunç bir ritüele kurban edildiğinde gözlerini bambaşka bir dünyada açar. Orta Çağın hiyerarşisinin içinde kalmışken eve dönmek hiç kolay değildi. Kendi dünyasında bir öğretmenken Ölümsüzlerin akademisinde bir hizmetçi olunca, sınıf farkının acımasız gerçekleriyle yüzleşir. Burası onun dünyası değildi, burası barbarların hüküm sürdüğü Araftı ve o, hayatta kalmak istiyorsa lüks alışkanlıklarından ödün vermeyi öğrenmeliydi. *** "Medeniyet yoksunu, vahşi barbar!" diye ona sesimi yükselttiğimde çatılan kaşları umurumda bile değildi. Tüm gün kuyudan su çeken o değildi. "Şu sivri dilin bir gün başına bela olacak." Sert bakışlarla beni uyardıktan sonra merdiveni işaret etti. "Kahyadan fırça yemek istemiyorsan işinin başına dön." "O kadın bir cadı." Ondan bahsederken bile tiksintiyle yüzümü buruşturdum. "Bence benden nefret ediyor." "Hayret." Kaşları alayla yukarı kalktı. "Oysaki çok sevilesi bir kadınsın." İğneleyici sesiyle ters ters ona baktım. "Sizde öyle Savcı Bey," dedim oyunbaz bir ifadeyle. "Sizi görenlerin yüzünde güller açıyor." "Bunu inanarak söylemiyorsun." "Tabii ki inanarak söylemiyorum." Gülerek bana ikinci kez merdiveni işaret etti. "İşinin başına dön aksi taktirde yarın seni sınıfıma almam. Bir hizmetçiye ders verdiğim için yeterince sorun yaşıyorum." Bu vahşiler kendi dünyamda ne kadar zengin ve asil olduğumu anlamak istemiyordu.
Boya por AnitaFelipova
Boya
AnitaFelipova
  • LECTURAS 1,916,763
  • Votos 86,694
  • Partes 42
Parmaklarımın doğuştan yetenekli olduğunu çok duydum. Yeter ki bir kalem ya da bir boya verin bana. Başka bir şeye ihtiyacım yok. Ama kalbim sevmeye yetecek mi bilmiyorum. Onun müziğini işiten parmaklarım titremeye başlıyor. Korkuyorum.
SANA UZAK YAKINLAR por halapenobiberi
SANA UZAK YAKINLAR
halapenobiberi
  • LECTURAS 570,806
  • Votos 31,940
  • Partes 21
Koskoca dünyanın kendine kıyasla, küçücük bir mahallenin ismiydi Tanyeri. Kendi içinde büyük dertleri olan, onlarca insana ev sahipliği yapar ve ayrı ayrı korurdu her birini. Füsun, üniversiteyi bitirdikten sonra, evine artık mesleğini yapmaya hazır bir hemşire olarak dönmüş, senelerdir uzak kaldığı mahallenin içinde eski yerini bulmaya çalışıyordu. Korkut, onca senenin ardından annesine kavuştuğunda, beklemediği şeylerle sarsılacak, gerçeklerin ağırlığı altında ezilecekti. Onun mahalleye dönüşü ve bir fırtına edasıyla Füsun'un hayatını girişi neleri değiştirecekti? Peki ya Korkut, içine bulaştığı sorunlardan kurtulmaya çalışırken, bir de senelerdir içinde tuttukları ona ağır gelmeye başladığında neler olup bitecekti? Füsun'un yıllardır bildiğini zannettiği her şey, bambaşka gerçeklerle karşısına geçtiğinde, yaşananları nasıl karşılayacaktı? Tanyeri'nin küçük karmaşası herkesi kolları arasına çektiğinde, olacakları hiç kimse tahmin edemeyecekti. Mahallenin birbirlerine en uzak ama aynı zamanda en yakın olan iki sakini, kalplerinin karşısında kaldığında zaman nasıl bir yol izleyeceklerdi? • [V.XII.MMXXI]
Kırmızı Haziran por iremmipelin
Kırmızı Haziran
iremmipelin
  • LECTURAS 1,520,531
  • Votos 116,748
  • Partes 75
Pars, Atlas'ın önce ilk aşkı, sonra oyun arkadaşı oldu. Oynadıkları oyunun ipleri ayaklarına dolandı. Biri kaldı diğeri kaçtı. Çok zaman sonra kapı yeniden çaldı, postacı kapıya bir kaset bıraktı. Kasette Atlas'ın abisinin, Aras'ın katilinin sesi vardı. Atlas duyduğu sesin, Pars'ın peşine düştü. 🩸 "Pars..." dedim. "Seni öldüreceğim." "Lütfen..." dedi, gözlerini gözlerimden çekmeden. "Atlas, lütfen öldür beni."
GÖKÇEN por Loresimaa__
GÖKÇEN
Loresimaa__
  • LECTURAS 57,247,142
  • Votos 3,000,924
  • Partes 60
"Masalda da gerçekte de kalbi olmayan bütün kızların adı Gökçen'dir..." . . . Kapak: @birkadehsevgi- 🦋🖤
SERÇEYİ ÖLDÜRMEK por bosverdilan
SERÇEYİ ÖLDÜRMEK
bosverdilan
  • LECTURAS 8,275,112
  • Votos 508,389
  • Partes 83
Efsun Zorlu; atandığı Urfa'da mecburi hizmetini yapan tıp fakültesinden yeni mezun, çiçeği burnunda bir hekimdir. Daha mesleğinin ilk günlerinde, henüz on sekizine yeni girmiş bir hastanın intihar vakasıyla karşı karşıya kalır. Hastasının vücuduna bırakılan izler onu adım adım kendi geçmişine götürürken, geleceğini aniden tanımadığı insanların dudakları arasında bulur. Asla geçmemiş geçmiş, verilmiş sözler, kurtarılan hayatlar, doğrultulan namlular, yalanlar, fermanlar ve aşk. Devrim gibi bir kadın, Urfa'nın göbeğinde destan gibi bir sevdanın koynunda bulur kendini. Koca düzene baş kaldırıp o düzenin minnet ettiğine yenilmekse ne aklının ne de kalbinin kabulüdür. *** "Ağlarsam ölürüm." derken sesim düz, çoktan kabullendiğim bu gerçeği ilk defa dile getirişime rağmen sakindi. Çoktan. Saatlere dökülürdü ama bana şehirler aştıracak kadar çok gelen o vakit. Vücudumun ağrısı ruhumun sancısının çok altındaydı. Onun gözleri bende olsa da ben boşluğa odaklanmıştım. Üzerimde olan bakışlarının ağırlaştığını hissettim. Fetih bana çok ağır bakıyordu. Sırtıma yüklenen çuvallar biraz daha bel bükmeme sebep oldu. "Neden," dediğinde ne dediğimi çok iyi anlamış da yersiz bir sorgulayışa bürünmüş gibiydi. "serçe misin sen?" Kaşlarım hafifçe havalandı, başımın ağrısı belirginleşti. Uzun süreden sonra ona bakan ben oldum. Söylediği şeyin altındaki anlamı yakalamaya çalışıyordum ama buna çok uzaktım. Bunu anladı ve dudakları kıvrılacak sandım. Halbuki gülümsemeye çok uzaktık. "Serçeler," yüzünü hafifçe yüzüme yaklaştırdı. "Ağlayınca ölürlermiş. Bu yüzden mi bunca zamandır gözlerinin kuruluğu?" Bu konuşmadan sonra onun serçesi olacağımı, hatta olduğumu bilemezdim. Tıpkı bu topraklarda serçeyi öldürmenin kadını ağlatmak olduğunu bilmediğim gibi.
Güneşi Yakala por misamigoss
Güneşi Yakala
misamigoss
  • LECTURAS 1,166,187
  • Votos 108,447
  • Partes 52
"Bu senin düğün istemeyen halin miydi?" diye sordu Yavuz duruşunu bozmadan. Nefesini düzene sokmaya çalışan İnci "Sana nikahı bastım diye dans ettim bu kadar, evet." dedi dalga geçerek. Bir şey söylemedi Yavuz. Önündeki su dolu şişeye uzanıp bardağına doldurdu, fakat doldurduğu suyu eline alamadan İnci'nin bardağı kapıp kafasına dikmesiyle sabırla yutkundu. "Sen nasıl bir manyaksın ben anlamadım ki!" Güldü İnci. "Nasıl bir manyak olduğumu çözebileceğin kadar kalmamayı umut ediyorum hayatında." diye yanıtladı Yavuz'u. Bedeninin duruşunu bozmadan boynunu çevirip kıza kısa bir bakış attı Yavuz. "Bir yerde kalabilmen veya ayrılabilmen için orada olman gerekir. Sen benim hayatımda değilsin." dedi ters sesiyle. Kıkırdayarak bardaktaki sudan biraz daha içip "E süper o zaman." diyerek ayağa kalktı İnci. "Hadi burada uslu uslu oturmaya devam et sen."
ACI ÇİKOLATA (KİTAP OLDU) por halapenobiberi
ACI ÇİKOLATA (KİTAP OLDU)
halapenobiberi
  • LECTURAS 685,863
  • Votos 37,329
  • Partes 23
Geçmiş bir hayalet gibi peşinizden geldiğinde, ona boyun eğmekten başka çareniz kalır mıydı? İlkim Çetin, yıllar sonra döndüğü üniversitede artık başarılı bir akademisyendi. Hayatını yoluna koymaya çalışırken karşısına çıkanlar onu yeniden yıllar öncesine götürmeye çalışsa da İlkim'in bunu kabul etmeye pek niyeti yoktu. Yıllardır peşini bırakmayan anılar, geçmişin acı hatıraları ve yeri hiç silinmeyen bir adam. Emir Feza Dağlı, senelere yayılan acısının en sonunda biraz olsun dindiğine inandığında, hayatını altüst eden kadınla yeniden karşılaşacaktı. Yıllardır onu yiyip bitiren sorulara cevap alamasa da pes etmek aklının ucundan dahi geçmeyecekti. Seneler süren bir bilinmezlik, zamanın acımasızlığı ve etkisi hiç geçmeyen bir kadın. İki yaralı kalp, yeniden birbirinin yörüngesine girdiğindeyse bu kez hiçbir şey yıllar önceki gibi olmayacaktı.
Aşkın Tüm Çağları por yelkovankusu
Aşkın Tüm Çağları
yelkovankusu
  • LECTURAS 87,825
  • Votos 3,747
  • Partes 26
Bu okuyacağınız hikâye bir denizkızının hikâyesi. Ama ne hikâye sizin bildiklerinizden ne de denizkızı. O zengin bir deniz ülkesinin yegâne prensesi değil ya da denizde kaybolan prensi kurtarıp ona âşık olacak da değil. Hele bir kayanın üzerinde yeşil bir denizkızı elbisesiyle oturanlardan hiç değil. Bizimkisi biraz Asi bir denizkızı. Bu da onun otuz yıllık hayatının hikâyesi. Ailesi, arkadaşları oldu. Sevdi, sevildi. Doğumu ve ölümü gördü. Şimdiyse tüm bunları anlatma zamanı. "Bu hikâye tamamıyla gerçektir çünkü onu ben uydurdum." *Şükrü Erbaş "Gittiği en büyük uzaklık evinden işi olanlara, ne aşk, ne özgürlük, ne barış anlatılabilirdi." diyor, Seni Korumak İçin başlıklı yazısında. Hikayeye başlarken bunu göz önünde bulunursanız sevinirim. :)