List
6 stories
Uğultulu Tepeler by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 57,975
  • WpVote
    Votes 3,229
  • WpPart
    Parts 34
İngiltere'de XIX. yüzyılın ikinci yarısı, "Victoria Dönemi" olarak adlandırılan bu dönem, orta sınıfın yükselişini, gösterişli yaşamların moda oluşunu simgeler. Brontë kardeşler, kadının edebiyatla uğraşmasının hoş görülmediği bu yıllarda, önce bir erkek kimliğiyle şiirler, sonra kendi adlarıyla klasikler arasında yer alacak üç önemli romana imza atmıştır. Emily Brontë 1848'de öldüğünde dünya edebiyatının en güzel romanlarından birini, Uğultulu Tepeler'i bırakmıştır ardında. Bu Victoria dönemi romanı, kimine göre dünyanın gelmiş geçmiş en büyük aşk romanı, kimine göre her okunuşunda değişik tatlar veren çağlar ötesi bir eser, ya da insanın içine işleyen bir anlatımla dile getirilmiş uzun bir şiirdir. Ölümünden bir yıl önce bitirdiği Uğultulu Tepeler'deki kişilerin yalnızca hayal ürünü kişiler olmadığı, Brontë'nin çevresindeki gerçek kişilerden derin izler taşıdığı da bir gerçektir. Sevgi, kin, nefret, öç alma tutkusu gibi güçlü duygularla örülü bu gençlik öyküsü, patladı patlayacak bir cinsellikle doludur. Daha otuz yaşındayken veremden ölen, son derece duyarlı, hiç evlenmemiş bu genç kadın yazar, tüm canlılığıyla bu romanda vardır. Okuyanın yaşına, deneyimlerine ve duyarlılığına göre değişkenlik gösteren, farklı zamanlarda okunduğunda değişik tatlar veren, tekrar tekrar okuma isteği uyandıran bir başyapıt.
SAKLI(KİTAP OLDU) ŞİMDİ RAFLARDA! by pelinid
pelinid
  • WpView
    Reads 14,105
  • WpVote
    Votes 4,372
  • WpPart
    Parts 13
Tanrı ne gökteydi ne de yerde. Ne içimizde bize en yakındı ne de dışarda bir yerde bize en uzak köşedeydi. Tanrı aklımızın alamayacağı bütün boyutlara ve evrene sahipti. O yüceler yücesi,insana nefes almayı,yemek yemeği,üretmeyi ve şayet onun şanslı kullarındansak bazı görevleri bahşetmişti. Ve onun görevi yeni kurbanı Dilhun İpekteni Tanrıya teslim etmekti...
Yazma Günleri by AmbassadorsTR
AmbassadorsTR
  • WpView
    Reads 202,590
  • WpVote
    Votes 1,492
  • WpPart
    Parts 9
Wattpad'de hepimizin ortak noktası okumak ve yazmaktır. Yazmayı ve okumayı bu kadar seven bir toplulukta olmak biz elçileri her zaman gururlandırmaktadır. Bu coşkunuzu daha da pekiştirmek ve size olan minnettarlığımızı sunmak adına yepyeni bir etkinlikle karşınızdayız! Bu etkinliğin en güzel yanı ise her ay olacak olması! Evet, yanlış okumadınız, her ay olacak. Daha fazla bilgi için çalışmamızı okuyunuz!
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu by gelisimciportakallar
gelisimciportakallar
  • WpView
    Reads 125,834
  • WpVote
    Votes 2,835
  • WpPart
    Parts 9
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu, ilk kez 1922'de yayınlanan, Stefan Zweig tarafından yazılan uzun öykü. Mektup biçiminde yazılan eser, ünlü bir yazarın hatırlamadığı bir kadından aldığı mektuptan oluşuyor.
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 51,075
  • WpVote
    Votes 2,181
  • WpPart
    Parts 10
Zweig bu novellası'nda bir kadının yaşamını bütünüyle değiştiren yirmi dört saatlik deneyimini anlatırken, insanda içkin saplantıların ve dayanılmaz arzuların sınırlarında gezinir. Özgürce ve tutkuyla içgüdülerinin peşine takılan bir kadının bu kısa ve yoğun hikâyesi, kadın kalbinin sırlarına ermiş ustanın kaleminde olağanüstü bir anlatıya dönüşür. Yapıtı için mekân olarak muhteşem atmosferiyle Fransız Riviera'sını seçen Zweig, 1920'li yılların sonlarında Avrupa'nın "kibar" tabakasının ikiyüzlü ahlak anlayışına yönelik eleştirel tavrıyla dikkat çeker.
Satranç by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 61,866
  • WpVote
    Votes 2,002
  • WpPart
    Parts 7
Satranç, Zweig'ın psikolojik birikimini bütünüyle devreye soktuğu bir öyküdür ve bu öykünün baş kişileri, tamamen yazarın biyografilerinde ele aldığı kişileri işleyiş biçimiyle sergilenmiştir. Zweig ölümünden hemen önce tamamladığı birkaç düzyazı metinden biri olan Satranç'ı kaleme aldığı sırada, karısı Lotte Zweig ile birlikte göç ettiği Brezilya'da yaşamaktaydı. Satranç'ta da, olay yeri olarak New York'dan Buenos Aires'e gitmekte olan bir yolcu gemisini seçmiştir. Bu gemide tamamen rastlantı sonucu karşılaşan üç kişi: yeni dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic, sıradan bir satranç oyuncusu olan anlatıcı ve bir zamanlar çok usta bir satranç oyuncusu olan, ama hayli zamandır satrançtan uzak kalmış bulunan Dr. B., öykünün aktörleridir.