deydey
3 cerita
Dizleri Kanayan Kız oleh Tillki
Dizleri Kanayan Kız
Tillki
  • Membaca 365,247
  • Suara 12,495
  • Bagian 31
"Şimdiden pes ediyorsun. Yalvarmanı sağlayabilirim." "Lütfen git." dedim cılız sesimle. Cevabı kendisini bana bastırmak olmuştu. "Bedenin böyle söylemiyor." "Hazer yalvarırım." dedim. "Sarhoşsun. Yalvarırım bırak beni." Hazer başını iki yana salladı. "Seni bırakmayacağım." Dizimi kaldırıp ona bütün gücümle bir tekme attım. Hızlıca yanından koşarak giderken kalbimin atışını ağzımda hissedebiliyordum. Salonun ortasına kadar geldiğimde belime çelik bir kolun sarıldığını hissetim ve dudaklarımdan çaresiz bir çığlık kaçtı. Sırtım göğsüne çarptığında nefesim kesildi. "Benden kaçabileceğini düşündüren nedir?" Aniden döndüm ve bu sefer göğüslerimiz karşı karşıya geldi. Beni sertçe itti ve sırtım duvara çarptı. Acıyla inledim. Eli acımasızca boynuma sarılırken hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. Suratını suratıma yaklaştırdı. "İşte şimdi Eflal." dedi sesi duyduğum en karanlık tonlardan birisinde çıkarken. "Şimdi seni kimse elimden alamaz." Kolumu dirseğimden sıkıca kavrayarak beni tekrar odasına götürmek üzere merdivenlere yöneldiğinde çığlıklarla ve debelenerek ona engel olmaya çalıştım. "Hazer, çok özür dilerim. Yalvarırım bırak beni. Çok özür dilerim lütfen!" Yalvarışlarım beni tekrardan karanlık odasına itene kadar sürmüştü. Kapının önünde dikilip karanlık simasıyla beni izlerken kurtulamayacağımı anladım. Onun elinden kurtulamayacaktım. Beni kurtaracak kimse yoktu. ◇ Hatırı sayılır düzeyde şiddet ögeleri ve cinsellik içermektedir. Sorumluluk okuyucuya aittir. Bu güzel kitap kapağı tasarımı için @Malpomene 'ye çok teşekkür ederim. ♡
BUZ YANIĞI oleh EsranurOzer
BUZ YANIĞI
EsranurOzer
  • Membaca 2,699,792
  • Suara 135,935
  • Bagian 83
"SENİN DERDİN NE?" diyerek bağırdım karşımda beni sinir eden adama, ağlamamak için kendimle mücadele veriyordum. Ama nafile bir mücadele olmuştu. Çünkü, gözyaşlarım yine bana ihanet ederek, yanaklarımdan aşağıya süzülüyordu. Arkası dönük olan Melih, bir hışımla bana döndü ve "Ne dedin tekrarlasana" dedi. Sağ dudağı yukarıya doğru kıvrılmış, ela gözlerinde küçümseyici bir bakış vardı. "Senin derdin ne?dedim." dişlerimin arasından. aslında avaz avaz bağırmak istiyordum, ama sadece sinirden dişlerimi sıkmakla yetinmek zorunda kaldım. " Ben senin kölen değilim... Bana emirler yağdırıp durma. " Oldukça öfkeliydim ve ağzımdan çıkanı kulaklarımın duymasını isteyecek hiç değildim. Melih, hızlı adımlarla aramızdaki mesafeyi kapattı. "Ahu, hep unutuyorsun... Ben sana istediğim gibi davranırım." Ela gözleri, en koyu rengini almış tehlikeliyim diye bas bas bağırıyordu. "Davranamazsın" dedim. Cılız ve kısık bir sesle, cevap vermedi. Gözleriyle, gözlerimi işgal etmeye devam etti. Arkasını dönüp çıkışa doğru ilerledi. Nereden geldiğini bilmediğim bir cesaretle; "ASLA SENİN İÇİN GÜLMEYECEĞİM! YÜZÜMDE ASLA SANA AİT BİR GÜLÜMSEME OLMAYACAK!" diyerek haykırdım.Melih, olduğu yerde bir süre durdu. Bir anda bana dönüp, ateş saçan ela gözlerini, kahve gözlerime dikti. "Ben, bencil bir adamım Ahu. Benim için asla gülmeyecek bir kadının... Gözyaşlarını bile istiyorum." Ölüm kokan bir ses tonuyla "GÖZYAŞLARI BİLE SADECE BANA AİT OLSUN İSTİYORUM."
SOKAK NÖBETÇİLERİ oleh asliaarslan
SOKAK NÖBETÇİLERİ
asliaarslan
  • Membaca 57,239,579
  • Suara 2,229,774
  • Bagian 63
16 Mayıs 2021 güncellemesi: Bölüm yorumlarında fazlasıyla spoiler olabilir, eğer hoşlanmıyor ve keyif alarak okumak istiyorsanız yorumlara bakmayın. Bütün Sokak Nöbetçileri'nin gözleri benim üzerimdeydi, benim gözlerim ise onun turkuaz rengi gözlerinden ayrılmıyordu. Hepimiz yine bir amaç uğruna toplanmıştık. "Sokak çocuklarını her gördüğünüzde saçlarını okşayın," dediğimde gözlerim onun kumral saçlarına kaydı, alnına bir tutam saç düşmüştü ve her zamanki gibi dağınık, özensizdi. "Onları sevin, gülümseyin. Bir gün o çocukların büyüyeceğini ve karşınıza çıkacağını unutmayın." Hafifçe tebessüm ettiğimde canım hiç olmadığı kadar fazla yanıyordu. "Büyüdüm, büyüdün, büyüdük." Ona doğru bir adım attım ve başımı kaldırıp "Keşke hiç büyümeseydik," diye fısıldadım. "Keşke büyümeseydin. Keşke o sokaklara ait kalsaydık." Öfkeli değil, bıkkındı. Ruhsuz değil, tepkisizdi. Yalnız değil, kimsesizdi. "İçimi sokaklara çevirmenin bir yolu var mı?" diye sorduğunda sesinde ilk defa başkaldırı yoktu, vazgeçiş vardı. "Kendimi değil ama seni o sokaklarda yaşatıp gizlemek istiyorum."