cilliordek's Reading List
8 stories
Arabesk Pavyon by AnitaFelipova
Arabesk Pavyon
AnitaFelipova
  • Reads 39,234
  • Votes 4,226
  • Parts 11
Aile gazinoları vardı bir zamanlar. Kadınlı erkekli, sazlı sözlü eğlencelerin yuvası. Çoluk çocuk bile dahildi masalara. Hep birlikte eğlenmenin adresiydi buralar. Assolistlerin dev sahnelerine sahipti. Şimdi bir avuç kadardı sayıları. Demek ki aileler beraber eğlenmeyi terk etmişti. O zaman tavernalar vuku bulmuştu. Sahnesi küçük ama dans pisti kocaman olan tavernalar. Millet artık şarkı dinlerken, şarkıcı seyretmekle yetinmiyor, deli divane dans ediyordu, sokakta yapamayacağı gibi. İçinde biriktirdiklerini dökercesine... Yetinmek insan oğlunun tabiatında yoktu. Yedikçe fazlasına göz dikilirdi. Zira bir yerden sonra müdavimlere dans etmek de az gelir olmuştu. Nasıl ki sokak ortasında edilmeyecek danslar için tavernalar vardı; dizginlenen bütün arzuların tatmini için başka başka diyarlar türemeye başladı. Arz talep diyordu buna iktisat kitapları. Dünyanın biyolojisine bakılacak olursa; evrim yasası demek de mümkündü. Tavernalar ve gazinolar dönüşüm geçiriyordu. Tırtıl kelebek oluyor, gazinolar ise pavyon doğuruyordu. Çankırı Caddesinin gözbebekleriydi onlar. İçlerinden yalnızca biriydi Arabesk Pavyon.
BEYAZ LEKE by asliaarslan
BEYAZ LEKE
asliaarslan
  • Reads 37,171,050
  • Votes 2,049,714
  • Parts 39
Yaşıyorduk, işkence çekiyorduk, idam ediliyorduk, köle gibi çalıştırılıyorduk, susuyorduk, çığlık atıyorduk ama hepsinin sonunda sesli ya da sessiz bir savaş veriyorduk çünkü seviyorduk. Şaşırtıcıydı, sevgi bazen bir savaş meydanının ortasında size uğruyordu. O an iki yolum vardı. Ya sevecektim, ya ölecektim. Sevmeyi seçtim. Onu sevmek de ölümü daima nefes gibi ensende hissetmekti. "En büyük savaşların ortasında kurak topraklardan bile bazen çiçek açar, bombalar etki etmez, kökleri sımsıkı tutunur. Bir bakarsın renkler canlanır, güzel kokar her yer. Sen bu çiçeksin diyemem, biz bu çiçeği temsil ediyoruz diyebilirim. Özgürlüğümüze." Bu kitapta geçen kişiler ve kurumlar tamamen hayal ürünü olup her ayrıntısıyla kurgudan ibarettir.
Bir Gençlik Hikayesi by prongs_so
Bir Gençlik Hikayesi
prongs_so
  • Reads 206,550
  • Votes 14,489
  • Parts 77
Aşkın kaç hali vardı? Çocuk hali vardı mesela. Saçını çekerek anlaştığın, oyuncaklarını paylaştığın ve yanı başında büyüdüğünde o sevginin de senle büyüdüğünü fark etmediğin halidir bu. Çocukken kalbine düşen tohum senin gözyaşlarınla sulanmış, kahkahalarınla güneş almış olabilir ve sen farkına bile varmadan düşmüşsündür onun güzelliğine. İkinci şans hali vardır birde. Aşk ikinci kez gelip de kapını tıklattığında tereddütle açar insan. O kapıda artık yeni kilitler vardır, zincir takılıdır ve içeri tekrar girmek artık hayalden başka bir şey değildir. Yalnızlığını zırh gibi kuşanan birinin kapısını çaldığında korkup kaçmak kolaydır, kalmaksa yürek ister, tabi kalbinizi çoktan içeride bırakmadıysanız. Üçüncü olarak da geçmişin gölgesinde kalmış hali vardır. Kalbinizi sakladığınız sandıklar ve başına diktiğiniz Amazonlar her zaman doğru kişiye çevirmeyebilirler mızraklarını. Acıdan gelen tecrübeler önyargıya dönüştüğünde hata yapabilir insan, geçmiş acımasız bir öğretmen olduğu gibi insanda travma yaratmaya da meyillidir. Travmalardan kaçmak bir şehirden kaçmaya benzemez, insan bir şehirde kaybolur da sora sora yolunu bulur. Kendi geçmişinde kaybolunca kime sorar insan? Yolunu kaybettiğinde elinden tutacak kimse kalmadığında yanlış yapmak kaçınılmazsa kimi suçlar insan? Eski bir aşk yeni bir aşkın üstüne kara çaldığında gözyaşlarıyla temizlenir mi ? Aşkın birden çok hali vardır elbet ancak bu gençlik hikayesinde ben size elimden geldiğinde bu üç halini anlatacağım. Benimle bu yola çıkmak ister misiniz? Yol virajlı ama manzara güzel.
KIRMIZI GÜLLER ÇABUK SOLAR by ceyzabel
KIRMIZI GÜLLER ÇABUK SOLAR
ceyzabel
  • Reads 800,826
  • Votes 60,757
  • Parts 54
"Ve unutma Zümrüt; tüm çiçekler yavaş yavaş, kırmızı güller çabuk solar." *** 1980 yılının Mayıs ayında, Dilektaşı Mahallesi'ndeki aylardır boş olan daireye genç bir adam taşındı. Tek başınaydı, bir karısı veya çocukları yoktu. Kimseyle konuşmazdı ve soğuk çehresi, tenindeki yanığa benzer farklı renkte izleri, şüpheli hareketleri nedeniyle kimsenin de onunla konuşmaya niyeti pek yoktu. Mahalleli, bu suskun ve gizemli adamın dönemin şartlarını da göz önünde bulundurarak bir Amerikan ajanı olduğuna karar vermişti ve adama kendi aralarında 'Dilsiz Ajan' diye sesleniyorlardı. Zümrüt Ayten Özsoy ise henüz yirmisine yeni basmıştı. Altı çocuklu bir ailenin ikinci çocuğuydu. Hayat hakkında bilgisi bu aileyle ve bu mahalleyle sınırlıydı. Liseyi yarıda bırakmak zorunda kalmıştı, hayata en büyük kızgınlığı da buydu. Hayallerini baltalayan şey yoksulluk ve yoksulluğunun sebebi ise başlarındaki sorumsuz babalarıydı. Çoğunlukla bu kalabalık mahallenin cıvıltısında ömrünün çürüyeceğini ve ailesine rağmen yapayalnız öleceğini düşünürdü. Onun için hayat, ışıltılı bir oyun sahnesiydi ve bu sahne, akşam babası eve geldikten sonra perdelerini kapatarak karanlığa bürünürdü. Ve bir gün Dilsiz Ajan nihayet konuştu. Zümrüt Ayten Özsoy ise hayallerine çok yakın olduğunun henüz farkında değildi. (30.03.2021)
Uyumadan Önce Tuttuğum Dilek by AnitaFelipova
Uyumadan Önce Tuttuğum Dilek
AnitaFelipova
  • Reads 1,233,613
  • Votes 73,329
  • Parts 47
Bir şeyi çok isteyince, sahiden olur mu?
LAVANTA (TAMAMLANDI) by prongs_so
LAVANTA (TAMAMLANDI)
prongs_so
  • Reads 37,501
  • Votes 2,588
  • Parts 37
'Bırakın.' Ağzımdan çıkan tek kelime buydu. O an sadece beni tutmayı bırakmalarını kastetmiyordum. Bulunduğum yeri, durumumu bırakmak istiyordum. Bütün bunları başıma açan bu şirketi bırakmak istiyordum. Burayı yakıp yıkmak ve arkama bakmadan o boktan kasabaya geri dönüp hakarete uğrayacaksam en azından bunun tanıdığım insanlardan gelmesini istiyordum. Çünkü onlarla başa edebilirdim. Onların bir yüzleri vardı ve ben onları tanıyordum. Bana ettikleri her hakaretin kendi kişiliklerinin bir yansıması olduğunu bilir hatta belki onlara acırdım bile. Ama böyle olmazdı. Bu şekilde olmazdı. Son kez bağırdım. 'Bırakın nolur. Dayanamıyorum.'
Boya by AnitaFelipova
Boya
AnitaFelipova
  • Reads 1,916,761
  • Votes 86,694
  • Parts 42
Parmaklarımın doğuştan yetenekli olduğunu çok duydum. Yeter ki bir kalem ya da bir boya verin bana. Başka bir şeye ihtiyacım yok. Ama kalbim sevmeye yetecek mi bilmiyorum. Onun müziğini işiten parmaklarım titremeye başlıyor. Korkuyorum.
Çocuk Ruhum by AnitaFelipova
Çocuk Ruhum
AnitaFelipova
  • Reads 1,045,130
  • Votes 45,979
  • Parts 46
Yoksa siz çocukken yaşadığınız şeylerin öylece geçip gittiğini mi sanıyorsunuz?