nephthysofvenus
- Reads 3,122
- Votes 2,189
- Parts 26
'Beni kışkırtmayı seviyorsun... ama beni kaybetme pahasına oynuyorsun.' parmağı sertçe alt dudağımı ezdi. Yeşil gözleri, içine zehir damlatılmış gibi koyulaştı; bakışlarının ağırlığı göğsüme bastırıyordu. O an, ilk defa yanaklarından süzülen yaşları gördüm. 'Hayır,' dedim kısık ama titreyen bir sesle. 'Seni keşfediyorum.'
Sözcüklerim havada asılı kaldı; yutkunamadım. Sanki kalbimle boğazım arasında keskin bir bıçak vardı. İtiraz etmek istedim ama dudaklarım kıpırdamadı. Nefesi, yüzümün hemen önünde, kırık ve telaşlıydı.
Elini yüzümden çekmedi, parmağı hâlâ dudağımda, baskısı hâlâ sertti. Ama dokunuşunun altında titreyen bir kırılganlık vardı. Gözlerimin içine bakarken fısıldadı: "Beni anlamıyorsun... O yüzden bu kadar acıtıyor."