"a dnf (dream not found) fanfic about two boys in different times that will definitely leave you sobbing" Originally written by astronomika

Ölüm Tanrısı Wei Wuxian, Bereket Tanrısı Lan Wangji ile tanıştığında beklediği son şey ayaklarının yerden kesilmesiydi. Ancak ne yazık ki, dünyanın geri kalanı onların bu kur yapma süresini pek onaylamamıştı. Evlenmelerine müsaade etmediklerinden, Wei Wuxian ve Lan Wangji kaçtı. Bu apaçık itaatsizlik eylemine öfkelenen diğer tanrılar ise yeraltı dünyasına savaş ilan ederek onurlu Hanguang-jun'u kaçırdığı için Wei Wuxian'ı cezalandırmaya yemin ettiler. Wei Wuxian ise bunu oldukça haksız bulmuştu çünkü eğer bilmedikleri bir şey varsa bu, onu kaçıran kişinin Lan Wangji olduğuydu! - Bu bir çeviridir ve hikayenin hakları tamamen TheLegendOfChel'e aittir.

Lan Wangji, dersten çıkmış düşüncelere dalmış bir şekilde Jingshi'ye ilerliyordu. O kadar dalmıştı ki arkasından birinin geldiğini bile hissetmemişti. Kısa bir süre sonra alın bandında hissettiği baskı ile arkasını dönmüş, gördüğü kişi ile yüzünü kaplayan sinirli ifade yerini şaşkınlığa bırakmıştı. Wei wuxian, sevdiği adamın yüzünde ki şaşkınlığı görünce kıkırdamış ve alın bandını dudağına götürüp öpmüştü. Gülümseyen gözlerle adama bakıp konuştu. ''Lan Zhan, uzun zaman oldu.''

Zhan tatil için arkadaşlarıyla Güney Kore'ye gitmişti. Akşam arkadaşları ile Hongdae sokaklarında gezerken kalabalık bir gurubun dans eden gençleri izlediğini fark ettiler. Jiyang, Zhan'ı heyacanla diğer insanların olduğu yere çekiştirdi ve dans edenleri izlemeye başladılar. Wang Yibo sırada yapacağı dans gösterisi için seyirciler arasından birini seçmeye karar verdi ve kalabalık guruba bir göz gezdirdi. Etrafına sıkılgan bakışlar atan düzgün fizikli çocuk dikkatini çekmişti. Wang Yibo yaklaştı ve çocuğu bileğinden tutup dans ettiği alana çekti. Xiao Zhan daha ne olduğunu anlamadan insanların çığlığı ve alkışları arasında kendisine yaslanıp anlamsız hareketleri yapan gence bakakaldı. Müzik bittikten sonra Wang Yibo kollarındaki çocuğu dudaklarından öpüp geri çekildi. Xiao Zhan: Sen az önce kalçama mı sürtündün?? Wang Yibo: Evet... hatta öptüm bile Yibo gülümseyip Xiao Zhan'a göz kırptı çocuğun hoşuna gittiğini düşünmüştü Xiao Zhan: Şimdi sıçtım ağzına!! Wang Yibo'ya saldıran bir Xiao Zhan ve karakolda biten bir gece

hayali konuşmalar + fanart çevirileri

"Bir insan hayatında üç kez aşık oluyormuş; ilki gençlik aşkıymış ve saçma bir nedenden bitiyormuş. İkincisi en toksik olanı ve bitirmesi en zor olanıymış. Üçüncüsü ise gerçek bir aşkmış, her anlamda tam bir beraberlikmiş. Bildiğim kadarıyla senin sadece bir hakkın kaldı... Beni sev Zhan-ge."

Garip bir şekilde sarhoş maskaralıklarından etkilenen Wei Wuxian, Lan Wangji'nin başının üstüne minik bir öpücük kondurdu ve kısık bir sesle, "Seni aptal adam," diye fısıldadı. "Ben de senden hoşlanıyorum." Hikayenin asıl sahibi: [sockweather (AO3)] *Çeviri izni alınmıştır.

"Böyle karanlık bir dünyaya nasıl doğdun sen öyle," dedi. "Ne senin ışığını hak ediyoruz, ne de seni kirletmeyi." [yizhan- short story]

🌈 Xiao Zhan, her zaman Wang Yibo'nun dikkatini çekti. İster 'Ah-Ling' (The Untamed) çekimleri sırasında, ister hayran toplantıları, konserler, ödül gösterileri sırasında. Zhan'ın bilmeden olduğu herhangi bir yer Yibo, Zhan'ın herhangi bir çaba sarf etmesine gerek kalmadan herşeyi yapan kişiydi. Böylece Zhan her zaman böyle olacağını düşündü, Didi'sinin dikkati her zaman onun üzerinde olacaktı. Her zaman 'iyi arkadaş' kalacaklarını sanıyordu zhan. Bir şekilde Xiao Zhan, Yibo'yu hafife almış olabilirdi. Ama ne kadar süreyle? Ya Yibo değişmeye başlarsa? Neler olucak hep birlikte okuyalım. Bu 3 bölümlük mini bir hikaye, okuyup destek olan herkese çok teşekkür ederim. YİZHAN*

Ona lanetlendiğini söylemişlerdi. Durumunu düzeltmenin bir yolunu bulabilmek için kütüphanedeki parşömenlere bakacaklarını da eklemişlerdi. Klan yaşlılarından bazıları, Wei Wuxian'ı unutmasının belki de o kadar kötü bir şey olmadığını öne sürmüştü. Hiç kimse ona Wei Wuxian'ın kim olduğunu söylemiyordu. Lan Wangji'yse bunu tahmin ederek bulabileceğini düşünüyordu. [A translation of 'tonight i can write the saddest lines' by sarahyyy.]